OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ^^
Bu bölüm her bölüme birden fazla yorum yaparak heyecanıma ortak olan @0Hayatınmavisi0 için :)
BÖLÜM İSMİ BİR KARAKTERİN ADIYSA, O BÖLÜM O KARAKTERİN AĞZINDAN YAZILMIŞ DEMEKTİR. BU BÖLÜM DE MAGGIE'NİN BAKIŞ AÇISINDAN.
☾
Maggie
Anlamıştım. Henüz ilk gün anlamıştım bir şeyler olacağını. Değişimin kokusu her yere yayılmıştı. Algılarımızın üzerinde bir değişimdi bu. İlahi bir değişimdi. Bir yerlerde bir şeyler değişmişti. Bir yerlerde birileri harekete geçmişti. O zaman nasıl bir değişimin bizi beklediğini bilmiyordum. Artık öğrenmiştim, kötü şeyler olacaktı. Birileri söylememişti bana, kötü şeylerin bizi beklediğini. Tüm gün tarot açtığım o gün anlamıştım. Sonuçlar değişmiyordu. Bizi bekleyen şeyler hep aynıydı: Savaş, gerçeklerin açığa çıkması, birleşme- birlik olma, ölüm, kaos, korku, heyecan, gözyaşı...
Onu her yerde aramışlardı. Beni her yerde aramışlardı. Böyle olmasını istemezdim. Arkadaşlarımın yasını bile tutamamıştım. En yakın arkadaşımı ıstırabının, kâbuslarının arasında tek başına bırakmak zorunda kalmıştım.
Emily yeniden sayıklamaya başladığında yanına oturdum. Ne söylediğini anlamıyordum, bilmediğim bir dilde konuşuyordu. İki gündür kesintisiz uyuyor, sayıklıyor ve krize giriyordu.
Yeniden kalkıp Darren'ın birçok otu birleştirip bağlayarak hazırladığı demeti aldım. Daha önce yakıp söndürdüğüm ucu yeniden yakıp, Emily'nin üzerinde dolaştırdım. Bu tütsünün onu sakinleştirmesi ve acısına son vermesi gerekiyordu.
"Uyan artık Emily," dedim, beni duymasını umarak. Ancak ne onunla konuşmam ne de tütsü bir işe yarıyormuş gibi görünüyordu. Emily'nin sayıklamaları daha da şiddetli hale gelirken ağlamaya başladı. Lanet olsun, yine bir titreme krizine girecekti. Onu daha fazla bu şekilde görmek istemiyordum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Koşarak masanın üzerindeki ikinci demeti alıp onu da yaktım. İşe yaramamıştı, Emily titreme krizine girmişti. Bu seferki her saniye daha da şiddetli bir hal alıyordu. Sakin kalmaya çalışmak buraya kadardı, kendimi bırakıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Tütsüleri komodinin üzerine bırakıp yanına oturdum. Bir elimle elini tutup, diğerini alnına koydum.
"Emily," diyerek seslendim, ağlayarak. "Emily, artık uyanmak zorundasın."
Titremesi hiç olmadığı kadar şiddetli bir hal almıştı. Alnındaki elimi çekip Darren'ı aradım. İlk çalışında açtı. Her zamanki gibi sessizdi, telefonu açtığını belirtecek bir kelime söylememişti.
"Emily tekrar krize girdi," dedim, hıçkırıklarımın ve iç çekmelerimin arasından söylediklerimi anlamasını umarak.
Cevap vermedi.
"Bir şeyler yapmalısın," dedim bu sefer.
"Bunun olacağını söylemiştim," dedi, her zamanki duygusuz sesiyle.
"Ama bu sefer farklı. Bu hepsinden daha şiddetli. Ona yardım et Darren, acı çekiyor."
Telefonun ucundan bir cevap gelmedi. Emily'nin titremesiyle aynı oranda yükselen sesini dinliyor olmasını ve birazdan burada olacağını söylemesini umdum. Sessizlik bir süre daha sürdü.
"Acı çekmesi umurumda değil," dedi Darren sonunda.
Sabrım taşmıştı artık.
"Ondan neden bu kadar nefret ediyorsun?" diye sitem ettim. "O sana ne yaptı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI | ASKIDA
FantasyYanılmıştım, gözlerinde şeytanın ışığını taşımıyordu. O; şeytanın ta kendisiydi. || * "Nesin sen Darren?" Dudaklarında oluşan kıvrım tehlike uyarısıydı. Onun bizden çok farklı olduğunu anladığımı biliyordu ama bu tehlikeli sulara gireceğimi düşünm...