26. Melek

7.4K 999 132
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

MELEK

"Melekler geliyor Maggie."

Bununla birlikte biz de Dominic gibi taş kesmiştik. Az önce bir kapı mı açmıştım? Az önce cennete bir kapı mı açmıştım!

Işık yavaş yavaş çekilirken, içinde birinin olduğunu fark ettim.

Aman tanrım...

Orada bir melek vardı.

Işık tamamen yok olduğunda, karşımda bir melek duruyordu. Tanrım... Çok güzeldi. Güzelliğini tarif edecek bir cümle gelmiyordu aklıma. O kadar güzeldi ki, aciz varlığım bir sinekten bile daha az yararlı gelmişti gözüme. İlahi varlığının altında eziliyordum sanki.

Bana bakıyordu.

Kalçalarının altına kadar uzanan kar beyaz saçları, bembeyaz bir teni vardı. Altın renkli gözleri, gözlerinin etrafında ve alnında beyaz dövmeleri vardı. Küçük bir burna, beyaz teninde parlayan pembe dudaklara sahipti. Küçük bir yüzü olmasına rağmen oldukça uzun boylu ve gösterişliydi.

Üzerinde beyaz, çift sıra altın düğmeleri iliklenmiş, üzerine tam oturan bir ceket vardı. Ceketin omuzlarında altından ipliklerle işlenmiş gösterişli apoletler vardı. Önünde, sol omzundaki apoletin altından çıkıp çapraz bir şekilde kalçasının sağ tarafına inen bir şerit vardı. Şu güzellik yarışmalarında dereceye girenlere taktıkları gibi. Ama onunki üzerini sarıyordu. Onun üzeri de aynı apoletleri gibi altın ipliklerle işlenmişti.

İki elinin de üzerinde, zarif dalları andıran altın renkte bir dövme vardı. Muhtemelen kolundan eline iniyor, oradan da dönerek parmaklarına dolanıyordu. Sarmaşık gibi sarıyordu parmaklarını.

Altında, pileli beyaz mini bir etek vardı. Ayağında, diz üstüne kadar çıkan beyaz çizmeleri vardı.

Etrafa ışık saçıyordu. Güzelliğinden dolayı değil, gerçekten ışık saçıyordu. İhtişamı karşısında nefesim kesilmişti. Ağlamak istiyordum.

"Şu ilahi oyunları kes. Aramızda etkilemen gereken kimse yok."

Aramızda ilk konuşan Dominic olmuştu. Ben meleğe ağlamak isteyecek kadar büyük bir hayranlıkla bakarken onun tiksinircesine konuşması şaşkınlıktan nefesimin kesilmesine neden olmuştu.

Melek, bana bakmayı kesip ona döndü. Onun yüzünde de en az Dominic'te olduğu kadar büyük bir tiksinti vardı.

Etrafa ışık saçmayı kestiğinde, rahat nefes aldığımı hissettim. Acizlik hissi yok olmuştu. İhtişamlı görüntüsü de yerini yirmili yaşlarında bir genç kıza bırakmıştı. Ama güzelliği birazcık bile değişmemişti.

"Bu oyun değil," dedi melek. Yumuşak ses tonu tenimde bir tüy dolaşıyormuş gibi bir etki bırakmıştı üzerimde. En azından ben öyle hissetmiştim.

"Tabii, sen nereden bileceksin," diye eklediğinde, sesi alaycı bir tona bürünmüştü.

Dominic cevap vermedi. Meleğin ilgisi yeniden bana döndü. Bu sefer ağır adımlarla bana yaklaştı. Karşımda durduğunda, çenemden nazikçe tutup yüzümü hafifçe yukarı kaldırarak gözlerimin içine baktı. Gözleri daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyordu. Darren ve Dominic'in gözleri bile, onunkilerin yanında sönük kalmıştı.

Gülümsedi. Tanrım, tekrar ağlamak istiyordum. Ama bu seferkinin nedeni güzelliğiydi. Elini çekip Darren ve Dominic'e döndü.

"Muhafızı bulmanız ne kadar sürdü?"

CADI | ASKIDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin