Eğer bu hikayeyi seviyorsanız ve yükselmesini istiyorsanız oy vermeyi unutmayın lütfen :) Yorumlarınızı da bekliyorum ^^
Okuyup hiç oy vermeyenler var. Yorum yaptıklarında görüyorum ki hiç oy vermemişler. Üzüyorsunuz :(
Part 2 bu akşam her zamanki saatte! 22.00'de burada buluşalım!
Bu bölüm hemen her bölüm yorum yapan @grantinki gelsin öyleyse! ^^
☾
ÖLECEKSİN CADI
Karanlık.
Karanlıktan nefret ederim.
Sonsuz bir karanlığın içindeyim.
Gözlerimin kapalı mı açık mı olduğunu bile anlayamıyorum.
Çok karanlık.
Karanlıktan korkarım.
Ağlıyorum.
Karanlıkta nefes alamam.
"Kimse yok mu!"
Siyah yavaş yavaş dağılıyor. Gri oluyor bir süre sonra. Gözlerim renk değişimine alışırken, buna izin verilmiyor, beyaz bir ışık patlıyor.
Her yer bembeyaz.
Düşüyorum.
Sonsuzluğun içinde, sonsuzluğa doğru düşüyorum.
Beyaz, sarı oluyor. Sarı, turuncu ve kırmızı... Bir renk cümbüşüne dalıyorum sonra. Dakikalardır düşüyorum.
Çığlık çığlığa bağırıyorum.
"Biri bana yardım etsin!"
Durabilmek için çırpınıyorum.
"Yardım edin!"
Kalbim bedenimden daha çok çırpınıyor.
"Bana bunu neden yapıyorsunuz?"
Tutunabileceğim hiçbir şey yok.
Bir süre sonra çevremdeki rengi ayırt edemiyorum. Beynimin algılayamadığı bir rengin içindeyim.
Kafamı çevirip nereye doğru düştüğüme bakıyorum. Aşağıda bir şeyler var. Gözlerimi kapatıp yere çakılmaya hazırlıyorum kendimi. Ölecek miyim? Yoksa zaten çoktan öldüm mü?
Duruyorum. Gözlerim sımsıkı kapalı. Yavaşça açıyorum. Gözlerim net görmüyor, her yer bulanık. Önce tiz bir çınlama doluyor kulaklarıma. Sonra feryatlara dönüşüyor ses. Görüntü netleşiyor. Her yerde ruhlar var. Yarı saydam insanlar. O kadar çoklar ki, bulanıklık sandığım şey aslında onlar. Ayağa kalkıp etrafıma bakıyorum.
"Ben... Öldüm mü?"
Etrafımdan geçip giderlerken sesleniyorum.
"Hey! Yardım et bana!"
Yanımdan geçip giden bir tanesini tutmaya çalışıyorum ama tutamıyorum. Ellerime bakıyorum. Ben onlar gibi değilim. Bu daha da çok korkutuyor beni.
Ölümü hiçbir zaman bu kadar korkutucu düşünmemiştim.
Dikkatle inceliyorum etrafımı. Yarı saydam insanlar netlik kazanıyor. Birisi karşımda durunca ona dönüyorum.
"Şimdi ne yapmam gerekiyor?" diye soruyor, gülümseyerek.
Cevap vermiyorum. Önce geriye doğru bir iki adımla ondan uzaklaşıyorum, sonra arkama bile bakmadan koşarak uzaklaşıyorum ondan. İnsanların arasından koşarak uzaklaşırken ağlıyorum delice. Peşimden gelip gelmediğini kontrol etmek için arkama bakıyorum. Kimse gelmiyor. Tekrar önüme döndüğümde ise bir ipin üzerinde buluyorum kendimi. Her şey yok olmuş, yine tek başınayım. Ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgi bu, biliyorum. Dikkatli adımlarla ilerliyorum. Sonunu göremiyorum. Dengem bozuluyor, yine düşmeye başlıyorum. Bir tüy düşüyor benimle birlikte. Neden yaptığımı bilmesem de, uzanıp almaya çalışıyorum ama başaramıyorum. O sanki benimle düşmüyor, bana eşlik ediyor gibi. Çırpınıyorum tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI | ASKIDA
FantasyYanılmıştım, gözlerinde şeytanın ışığını taşımıyordu. O; şeytanın ta kendisiydi. || * "Nesin sen Darren?" Dudaklarında oluşan kıvrım tehlike uyarısıydı. Onun bizden çok farklı olduğunu anladığımı biliyordu ama bu tehlikeli sulara gireceğimi düşünm...