OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN ^
☾
GÜVEN BANA
Max'in isteği üzerine odasında toplanmıştık. "Odamda ölmek istiyorum," demişti.
Herkes sessizce beklerken, ben elimdeki kağıtları inceliyordum. Max'i öldürecek büyülerin yazılı olduğu kağıtları. Önce acı çekmemesi için kendinden geçmesini sağlayacak bir büyü yapacaktım. Sonrasında ise nefes almasını engelleyecek başka bir büyü.
"Beni getirmek için çok fazla zamanınız olmayacak," dedi Max. "Ne kadar zaman geçerse, beni getirmeniz o kadar zor olur."
Gözlerimi kağıtlardan çevirip ona baktım. "Ne kadar zamanımız var?"
Nazikçe gülümsedi. "Ruhumu bedenime sokmanız ne kadar uzun sürerse, ruhumun diğer tarafta açacağın kapıdan uzaklaşma ihtimali o kadar fazla. Ayrıca, bu ihtimali saymıyorum ama olur da şafağa kadar beni geri getirmeyi başaramazsan, sonsuza dek orada kalacağım."
Şafak mı? Akşam olmasına birkaç saat kalmıştı yalnızca. Sonrasında şafağa ne vardı ki? Bu süre biraz az değil miydi? Paniğe kapılmaya başladığımı hissederken derin bir nefes aldım. Panik, her şeyi daha da kötü hale getirirdi. Düşünmemi engellerdi ve şu an tek ihtiyacım olan şey, duru bir beyin ve ruh haliydi.
"Tamam," dedim, kafamı sallayarak. "Acele etmeye çalışırım ama bir planım yok. Ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim bile yok."
Max yatağına uzandı. "Sadece akışına bırak. Muhafız olmayı öğrenmen gerekmiyor, yalnızca hatırlaman gerekiyor. Ne zaman hazır olursan başlayabilirsin. Başlamak için acele etme."
Derin bir nefes alıp verdim. İlk aşama kolaydı benim için. Kağıdın üzerindeki sözleri okuduğumda, Max'in bilinci kapandı. O kağıdı diğerinin arkasına koyduğumda, sıra diğer büyüye gelmişti. Bunu yapıp yapmama konusunda emin değildim. Max'in canını alacak sözler elimde duruyordu. Sadece onları okumam gerekiyordu. Bir canı almam için sadece elimdeki kağıtta yazılı sözleri okumam gerekiyordu.
Mag tedirginliğimi fark edip yanıma gelerek elimi tuttu. "Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum," dedi, anlayışlı bir ifadeyle. "Ama büyük resmi görmelisin Em. Bu, çok daha büyük bir şeyin ufak bir parçası yalnızca. Ayrıca, Max'in isteği."
"Evet, bunlar bize Max'in söyledikleri," dediğimde, Mag bana kafası karışmış bir şekilde baktı. "Yani, haklısın diyorum, Max'in isteği. Ama sanırım yapamayacağım Mag."
Max, onun ruhunu tekrar bedenine döndürecek kişi ben olduğum için, bu büyüyü benim yapmamın daha iyi olacağını söylemişti. Nasıl yapacağımı bilmediğim için hissettiğim korkunun üstesinden gelmemi sağlayabilirmiş. Ama hayır, yapamayacaktım.
"Benim yapmamı ister misin?"
Mag'in sorusuyla gözlerim minnet yaşları ile doldu. Bu stres bana çok fazla olduğundan her az hazırda bekliyorlardı zaten. "Benim için yapar mısın bunu?"
"Senin için her şeyi yaparım Em, sen benim kardeşimsin."
Mag'e sıkı sıkı sarıldım. Bu gerilim beni mahvetmişti.
"Şşt," dedi, sırtımı sıvazlayıp beni sakinleştirmeye çalışarak. "Bunun da üstesinden geleceksin. Sen şimdiye dek nelerin üstesinden gelmedin ki?"
Birbirimizden ayrıldığımızda elimdeki kağıdı alıp okumaya başladı. Yalnızca üç cümle... Ve o üç cümlenin sonunda, Max'in ağır ağır inip kalkan göğsü durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI | ASKIDA
FantasyYanılmıştım, gözlerinde şeytanın ışığını taşımıyordu. O; şeytanın ta kendisiydi. || * "Nesin sen Darren?" Dudaklarında oluşan kıvrım tehlike uyarısıydı. Onun bizden çok farklı olduğunu anladığımı biliyordu ama bu tehlikeli sulara gireceğimi düşünm...