44. Hain

6.4K 828 547
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)


HAİN

Ramona önümüze geçerek kendini bize siper etti. Dominic arkasından çıkıp Ramona'nın yanında yer aldığında, Ramona bir anlığına şaşırarak Dom'a baktı. Binlerce yıl sonra aynı safta yer almak onu sarsmıştı ama kendini hemen toparladı. Meleklerden biri, sesinde iğrenme dolu bir ifadeyle, "Hain," dedi, tıslayarak.

Önümüzde duran Ramona, Dominic ve Darren'ın aynı anda gerildiğini vücutlarından anlayabiliyordum.

Karşımızdaki üç meleğe baktım. İkisi kız, biri erkekti. Duruşları ve bakışlarıyla bizi ölümle tehdit etmeleri ve hatta büyük bir ihtimalle bunun için burada olmaları, güzelliklerine duyduğum hayranlığı bastıramamıştı. Aynı zamanda Ramona'nın güzelliğinin, melekler için bile olağanüstü olduğunu anlamamı sağlamışlardı. Ne kadar güzel olurlarsa olsunlar, Ramona ile yarışamazlardı.

Hepsinin saçları Ramona'nınki gibi beyazdı. Gözleri de aynı altın renge sahipti.

Ramona'nın kısaca bahsettiği bilgilerden yola çıkarak, en düşük rütbeli olduğunu tahmin ettiğim meleği inceledim. Üzerinde beyaz, dizlerinin epey üzerinde bir elbise vardı. Ebiseyi, omuzlarından straplez yakasına inen iki kalın askı tutuyordu. Askılarla çok benzeyen üç kalın kemer beline sarılmıştı. Şu an burada bulunan tüm meleklerin aksine, yüzünde herhangi bir dövme yoktu. Ayağında, Ramona'yı ilk gördüğüm gün giydiği dizüstü çizmelerin bir benzeri vardı. Ama onunki farklı olarak neredeyse baldırlarına kadar çıkıyordu. Çizmelerin üst kısmı da belindekiler gibi kemerlerden oluşuyordu.

Diğer meleklerin Ramona ile aynı ya da yakın rütbelerde olduğunu tahmin ediyordum. Onların da yüzlerinde beyaz renkte dövmeleri ve kıyafetlerinde altın renkte detayları vardı. Bu, onların rütbelerinin yüksek olduğunu gösterirdi. Başımıza bela olacaklarını hissediyordum. Özellikle de tüm vücudunu ikinci bir deri gibi saran beyaz bir kıyafet giymiş olan meleğin... İki omuzunda, birbirine zincirlerle bağlı zırhı vardı. Zırhından çıkan kapüşonu kafasına geçirmişti. Açık olan sol koluna, bileğinden dirseğine kadar uzanan, altın bileziğe benzer bir şey takmıştı. Sağ kolunun dirseğinden omzuna kadar olan kısmı ise kafes gibi bir şeyle sarılmıştı.

Tek erkek meleğin saçları da diğerleri gibi uzundu. Kemikli ve keskin yüz hatlarının özel bir ölçüye sahip olduğuna yemin edebilirdim çünkü kusursuzdu. Onun kıyafetlerinde daha çok bakır renk ağırlıktaydı. Vücuduna oturan ceketinin etekleri dizlerine kadar uzanıyordu. Ceketinin altından, altın renkte zincirlerle örülmüş zırhının uçları sarkıyordu. Omuzlarında apoletler vardı. Sağ elinde, tıpkı Ramona'da olduğu gibi dövmeler vardı ama daha kaba görünüyorlardı.

"Neden buradasız?" diye sordu, Ramona.

"Sakın bizimle konuşmaya çalışma, hain!"

Yavaş yavaş hareket eden siyah bulutlar, üzerimizdeki gökyüzünü kaplayarak siyah bir çatı oluşturdular. Güneş yok olmuş, gün neredeyse akşam saatlerine dönmüştü.

Havada değişik bir akım oluştu.

Karşımızda duran meleklerin üzerindekiler hareket etmeye başladı. Onlar takı ya da süs değidi, silahtı! Kemerler yılan gibi hareket ederek uçlarında bıçaklar olan kırbaç benzeri bir silaha, bilezik kalkana ve kafes bıçaklara dönüştü.

İşte şimdi yanmıştık! Meleklerin bizden çok daha güçlü büyülerinin olması yetmiyormuş gibi bir de silahları vardı. Biz ise karşılarında tamamen silahsızdık. Ayrıca kaçabileceğimiz bir yer yoktu çünkü bir adadaydık.

CADI | ASKIDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin