Çıkma Teklifi

1.8K 70 4
                                    

Uzun zaman sonra yeni bölümle karşınızdayım. Sınavlar dolayısıyla bölüm atamamıştım ama artık daha sık bölüm atacağım. İyi okumalar😘😘.
Nisan'dan

Merakla Deniz'in vereceği cevabı bekliyordum.Bana sırıtan Deniz'e döndüm.
"Evet. Neymiş köleliğin ilk görevi. '' Deniz düşünüyormuş gibi yaptı.
'O sırada geveze Can ortaya fikir attı. ''Buldum. Bence Deniz'i öpsün. ''
Anında reddettim.
''Ya saçmalamayın. O tarz şeyler yok. ''
"Niye ya bence güzeldi. " Can'a öldürücü bakışlarımı attım. O da anlamış olacak ki sustu. Can'dan da böyle bir fikir beklenirdi zaten. Deniz'e dönüp ''Hadi ama ya .Sabah oldu. Bugün söyleyeceksindir umarım. '' dedim.
"Tamam tamam. Buldum. İlk görevin bir hafta boyunca çantamı sen taşıyacaksın. '' Hah. Bu muydu yani?
''Bu muydu ya? Bende zor bir şey sanmıştım. Tabi canım seve seve yaparım. ''Benim sevincime karşılık Deniz alaycı bir bakış attı.
''Dur kızım. Bu daha ilk görevin. İlk diye zor bir şey seçmemiş olmam, diğerlerinin zor olmayacağı anlamına gelmiyor. Kork benden. '' ''Senden korkan senin gibi olsun. ''

Çıkışta

''Ya Selin keşke evimiz yakın yerlerde olsaydı. Ne güzel beraber giderdik. '' ''Aynen ya. Keşke Uraz'ın oturduğu yerde siz otursaydınız. Hep beraber olurduk. Ama bizde şans yok ki. '' ''Neyse en azından aynı okuldayız. Canım arkadaşım benim. ''deyip Selin'e sıkıca sarıldım. O da anında bana karşılık verdi. Biz böyle sarılırken bizi ayıran öksürük sesiydi. ''Bölüyorum ama gitsek mi artık Nisan? ''
''Tamam geliyorum ya. Bölmezsen olmaz. Hadi aşkım görüşürüz yarın. '' ''Görüşürüz bitanemm. '' Selinle vedalaştıktan sonra Deniz'in yanına gittim. Yanına gider gitmez çantasını elime tutuşturdu. "Ya 2 dakika bekleyemedin de mi? Geldik işte. Hadi gidelim. ''Yürümeye başladığımızda hala konuşuyordu. ''Sana bıraksam sabaha kadar sarılırdın. Yedin bitirdin kızı. ''
''Sen ne anlarsın kızlardan. Hödük. '' Bana esprili bir bakış attı.
''Tatlım. Karşında okulun en popüler çocuğu duruyor. Bütün kızlar bana hasta. Ayrıca kızlardan da çok iyi anlarım. '' Ona inanmaz bir bakış attım.
''Canım sen hayal dünyasında yaşıyorsun. Bütün kızlar sana hastaymış. Hah. Şu tipe kim hasta olur ya? '' İçimden çarpılmamak için Allah'a dualar ediyordum ki Deniz şok olacağım şeyi söyledi. ''Nisancığım senin bana hasta olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Aşıksın bana. '' Gerçekten şok olmuştum.
''Hah. '' Bir kahkaha patlattım.
''Ben sana aşık mışım? Ben. ''
''Evet sen. Hem de deliler gibi. ''
''Ya bir git ya. Senden hoşlanacakmışım. " O sırada konuyu değiştirmek için ortaya başka bir fikir attım. " Hem bu çanta bu kadar hafif sen bunu taşıyamıyor musun? Ben sana deyim sen bu kasları boşuna yapmışsın. '' Deniz omuz silkti.
''Amaç seninle gitmekti. Çanta bahane. Yoksa bu kasları boşuna yapmadım. '' ''Deniz'in itirafı karşısında şok olmuştum.
''Sen benimle gelmek için mi böyle bir görev verdin bana? ''
''Evet. Seninle uğraşmaktan çok zevk alıyorum. '' '
'Ne mutlu o zaman senin adına. Bence benim görevim çantayı taşımak değil,bir hafta boyunca sabah akşam senin benimle uğraşmalarına katlanmak. Bu arada nerede oturuyordun? '' '
'Gazi Osman Paşa'da. Sen? '' Bende orada oturuyorum.Büyük marketin orada. '' '
'Aa bizim evin yakınlarında. " "Aynen. "
Yol boyu Denizle konuşmuştuk. Aslında diğer günlerin aksine bugün fazla espri yapmıyor,benimle uğraşmıyordu. Ne yalan söyleyeyim benimle uğraşmaması garibime gitmişti. Hatta benimle uğraşmasını sevdiğimi bile söyleyebilirim. Onun benimle uğraşması için az önce aldığım dondurmadan biraz alıp burnuna sürdüm. "Böyle daha güzel oldu. " Böyle bir şey beklemediğinden olsa gerek şaşırmıştı. O da eline biraz dondurma aldı. Ne yapacağını anlayınca "Sakınn. Aklından bile geçirme! " deyip koşmaya başladım. Şansıma çevre yolunda kimse yoktu. Onun da benim peşimden geldiğini duyunca adımlarımı hızlandırdım. Aynı zamanda da arkaya dönüp Deniz'e dil çıkartıyordum.Deniz'de nihayet o mükemmel gülümsemesiyle gülmeye başlayınca amacıma ulaşmış olduğumdan daha da gülmeye başladım. "Beni yakalayamazsın ki! " Sert bir şeye toslamamla durdum. Çarptığım kişi bir erkekti. "Ayy. Pardon ya. Görmedim. " O sırada Deniz yanıma geldi. Çarptığım çocuk bana dönüp sırıttı. "Önemli değil güzelim. İstediğin kadar çarpabilirsin. " Çocuğun ne kadar yavşak birisi olduğunu anladığımdan Deniz'i kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Aksi taktirde çocuğu bakışlarıyla öldürecek gibi duruyordu. Arkadan çarptığım çocuk ve arkadaşlarından ses gelince ben oralı olmadım ama Deniz tüm ilgisini oraya vermiş gibiydi.
"Lan bir şu güzelliğe bak,bir de şu yanındaki bebeye. "
"Ee kanka boşuna dememişler Allah çirkin şansı versinler diye. " deyip iğrenç bir şekilde gülmeye başladılar.
"Deniz. Boş ver şu geri zekalıları ya. Hadi gidelim. " desem de Deniz elimden kurtulup oğlanların yanına gitmeye koyuldu.
"Siz kime bebe diyorsunuz lan? Sizin ağzınıza sıçarım oğlum. " deyip bana laf atan çocuğu yakasından tutup duvara yapıştırdı. Çocuğun yüzüne yumruk atarken çocukta ona vurmaya çalışıyordu.-ama sadece çalışıyordu- Aynı zamanda çocuğun arkadaşları arkadan Deniz'e doğru gelmeye başladılar. Onları görünce hemen elime ilk gelen taşı alıp onlara fırlattım. Yess be tam isabet. Çocuğu alnından vurmuştum. Aynı zamanda da bağırıyordum. "Deniz arkandalar. " Deniz elindeki çocuğu bırakıp arkadakilere döndü. Formalarından anladığım kadarıyla liseliydiler ve tiplerine bakacak olursak da 1.sınıftaydılar. Deniz kolaylıkla 2 çocuğu da yere yıktığında gerçekten bu kasları boşuna yapmadığını anladım. İkisinden birini döverken diğeri kaçtı.Kalleş diye geçirdim içimden. Çocuğun arkasından bağırdım."Sen kime çirkin diyorsun be hödük? Sen önce aynaya bak. Şu tipe çirkin denir mi? " O sırada kendime gelip hemen kendimi susturdum. Allah'tan Deniz duymamıştı. Yerde yatan çocuğa baktığımda ağzı yüzü dağılmıştı. Deniz'in yanına gidip omzuna dokundum.
"Deniz. Bırak şu pisliği ya. Bak diğer ikisi kaçtı. Bunu da bırak gitsin. " Deniz ayağa kalkıp çocuğun üstüne tükürdü. "Ulan o arkadaşlarına da söyle. Bir daha sizi etrafımda görmeyim. Yoksa fena olur. " Çocuk "Tamam abi. Bir daha olmaz. " deyip koşar adımlarla yanımızdan uzaklaştı. Deniz'e dönüp "İyi misin? Sana vurdular mı? "diye sordum. "Yok ya. Bir iki vurmaya çalıştılar ama bunların yumruğundan ne olur? Soğan erkeği bunlar. " Güldüm. "Soğan erkeği diyorsun ama kaşın kanıyor. Gel şuraya oturalım "deyip Deniz'i banka çektim. Çantamdan ıslak mendil ve yara bandını çıkardım. "Gel bakalım. " Deniz'in kaşını ıslak mendille temizledikten sonra tam yara bandını takacaktım ki gözleri ilgimi çekti. Masmavi gözleri vardı. Benim kahvelerin aksine maviydi onlar. Bana baktığını fark edince gözlerimi kaçırdım. Ama o ısrarla bakıyordu. Hissediyordum. Konuyu değiştirmek adına "Gözlerin çok güzel. " dedim.
"Biliyorum. " Güldüm.
"Çok fazla mütevazisin. "
"Sağ ol canım. Allah vergisi. Şaka şaka ben kendimle övünmeyi pek sevmem. Hatta inanmayacaksın ama mütevaziyimdir. Ya sen onu bunu bırak da ben çocuğu döverken bir şey duydum. Bana çirkin dediği için çocuğa kızıyordun. Bu beni güzel bulduğun anlamına mı geliyor? " deyip muzip bir bakış attı.
"Ay ne var canım? Seni savunmak içindi. Başka yerlere çekme hemen. " Aslında baya da yakışıklı çocuktu. Çarpılmazsam iyi valla diye düşünürken yara bandını yapıştırdım. "Bittii. "
"Teşekkür ederim güzelim. " "Güzelim mi? "
" Evet. Yoksa kendini güzel olarak görmüyor musun? "
"Bilmem. Kendime hiç alıcı gözüyle bakmadım " O an aklıma gelen soruyu direk sordum. "Sence ben güzel miyim?" Bana güzelim demesi çok güzel hissettirmişti. Kumral saçlarım,kahverengi gözlerim vardı. İdeal kilomun biraz hatta çok çok az üstündeydim.
"Çok... fazla güzelsin. İnan ilk defa şaka yapmıyorum. " Deniz gibi birinden bunları duymak çok, tarif edemeyeceğim kadar güzel hissettirmişti. "Peki ya sence? Güzel misin sen? "
"Bence tam ortası. Ne güzel ne de çirkin. Sonuçta kahverengi göz,kumral saçlar herkeste var. " "Hayır. Yani belki kahverengi göz kumral saç herkeste olabilir evet ama senin gözlerin sadece sende var. Farklı bakıyor seninkiler. " İtirafı karşısında hayretler içindeydim. Bugün kendi değil gibiydi. Şaka yapmıyor,sürekli iltifatta bulunuyordu. Bende içimden geçenleri söylemek istedim. "Biliyor musun? Hani beni sinir ediyorsun ya,bende sana kızıyorum. Yapma diyorum. Ama aslında bunlar benim hoşuma gidiyor. Yani benimle uğraşmanı seviyorum. Mesela bugün uğraşmadın benimle ve dondurmayı alıp yüzüne sürmemin sebebi de buydu zaten. Benimle uğraş diye. " "Sen ciddi misin? Ben onlardan nefret ediyorsun sanıyordum. Bundan sonra hep seve seve yaparım. " "Sağ ol canım ama ben almayım. Seviyoruz dediysek sürekli yap diye demedik. " "Aa Nisan. Ben çantamı yola atmıştım. Sen beni bekle ben alıp geleyim hemen. "Deniz'i beklerken telefonumu alıp Pou'mu beslemeye başladım. Biliyorum çocuk oyunu ama can sıkıntısı işte. Aniden yüzüme gelen soğukluğu hissettiğimde korkudan yerimden sıçramıştım. Bana gülen Deniz'i fark etmemle Denizzz diye cırlamaya başladım. O ise elindeki telefonla hala beni çekmeye çalışıyordu. "Madem seninle uğraşmamı seviyorsun al o zaman? " Üstüne yürüyüp elindeki dondurmayı aldım ve bende onun yüzüne sürdüm. "Nasılmış? " O da bende gülmeye başladığımızda ne kadar garip olduğumuzun bir kez daha farkına vardım. Bir süre daha güldükten sonra ıslak mendille yüzümüzü sildik. "Ya Deniz biz seninle ne zaman dışarıya çıksak hep bir kavga dövüş oluyor. Artık beraber dışarıya çıkmasak mı? " "Seninle her dışarı çıktığımızda kavga çıkıyor olabilir ama bunun yüzünden seninle dışarıya çıkmamaktansa daha fazla kavga ederim daha iyi. " Gülüp "Şapşiksin sen. " "Ne şapşiği ya? ""Şapşalın değişik versiyonu. Bu arada artık eve gidelim mi? " "Aynen. Benimde işlerim var zaten. " Denizle evimiz yakın olduğundan Deniz beni eve bırakıp ardından kendi evine geçmişti.

Aynı gün Selin'den
Nisanla vedalaştıktan sonra eve gitmek için yürümeye başladım. Son zamanlarda havalar gitgide soğumaya başladığı için güzel havanın tadını çıkartıyordum. 1-2 dakika yürümüştüm ki Uraz'ın sesini duydum. "Yanında yürümemde bir sakınca var mı? " Ona baktım ve konuştum.
"Yok. Hem bende tek sıkılıyordum zaten. " Beraber yürümeye başladığımızda ikimizde sessizdik. Sessizliği ilk bozan o oldu. "Sen babanın aracıyla gitmiyor muydun? Niye yürüyorsun? "
"Kış geliyor ya. Sıcak havanın tadını çıkarayım dedim. Sen niye yürüyorsun? "
"Senin tek yürüdüğünü gördüm. Benimde canım sıkılmıştı. Yürüyeyim dedim. "
"İyi yapmışsın. "
"Ya Selin. Benim sana söylemem gereken çok önemli bir şey var. Ama burada olmaz. Bir kafeye gidelim mi? " Diyeceği şeyi çok merak etmiştim. "Tamam olur. Ben annemi arayıp haber veriyim o zaman. " Annemi aradım. Çalıyor çalıyor. Açtı. "Alo anne?"
"Efendim Selinciğim? "
"Ben Uraz'la kafeye gideceğimde haber veriyim dedim. "
"Tamam tatlım. Ama 2-3 saatten önce gelme olur mu? " Niye böyle birşey dediğini anlamamıştım.
"Olur da neden? "
"Iımm. Şeyden..." Birkaç saniye sessizlik oldu. Şüphelenmiştim.
"Hah. Tatlım biz teyzenlerle dışarı çıkacağız da evde tek kalma diye. " "İyi. Evde görüşürüz o zaman. Kendine iyi bak." "Sen de tatlım. " Telefonu kapattıktan sonra Uraz'a döndüm. "2-3 saat benimlesin. Annem 2-3 saat eve gelme dedi. " "Niye? Kafa dinlemek için mi? " "Haa pislik. " Omzuna vurdum. "Ahahahah .Dur ya şaka yaptım. " Elimle tırnak işareti yaparak "Kafa dinlemek için değil evde kimse olmadığından annem eve geç gel dedi. " dedim. "İyi o zaman. Şurada çok güzel bir kafe var gel bir şeyler yiyelim ben çok açım. "deyip beni elimden sürüklemeye başladı. Kafeye geldiğimizde cam kenarında bir masaya oturduk. Uraz tavuklu dürüm ve kola,bense bir hamburger ve ice-tea almıştım. Siparişlerimizin gelmesini beklerken Uraz'a dönüp "Ee neymiş bana söyleyeceğin şey? " "Kızım ben çok açım. Yemek gelsin yiyelim sonra konuşuruz. Acelemiz yok ya. " "Doğru söylüyorsun. Ee ne demişler? Aç ayı oynamaz de mi? " deyip kıkırdadım. " "Haha Selinciğim ne kadar da komikti. Paket yap seneye de güleriz. " "Ha ha ha" Biz saçma diyaloğumuzu sürdürürken siparişlerimiz gelince ikimizde susup yemeğimizi yemeye koyulduk. Ben insanca yerken Uraz kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu. "Uraz. Yavaş ye boğulacaksın. " "Kızım sabahtan beri hiç bir şey yemedim. Ölüyorum. Ayrıca sende sanki evde de böyle yiyormuş gibi yapma. Eminim dışarıdayız diye böylesindir. " "Uydurma be. Ben normalde de insanca yerim. Dışarıdayız diye değil yani. Ayrıca ben yavaş değilim,sen çok hızlısın. Hem ben senin kızın değilim. İkide bir bana kızım deyip durma. " Güldü. "Kızım olacaksın ama. " Bunu sanki kendine söylemiş gibiydi. Nihayet yemeğimizi yedikten sonra Uraz'ın söyleyeceği şeyi merakla beklemeye başladım. "Evet Uraz. Neymiş bana söyleyeceğin şey"
"Selin. Iımm. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama. Direkt gireceğim konuya. Benimle çıkar mısın? "
Sorusu üstüne şoka girmiştim. Böyle bir şey beklemediğinden birkaç dakika boyunca hiçbir şey söyleyememiştim. Birkaç saniyenin sonunda bir şey söylemem gerektiğini farkındaydım. Bende aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

YENİ KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin