Umarım beğenirsiniz
Sınıfta daraldığımdan tek başıma dışardaki bankta oturuyordum. Elimdeki telefonla uğraşırken yanıma birisinin oturmasıyla oraya döndüm. ''Ne var Uraz? '' ''Annen bana sana göz kulak olmamı, seni korumamı söyledi. '' ''Hah, sen mi beni koruyacakmışsın? Sen önce kendini koru. '' ''Tabiiki de ben koruyacağım. Ayrıcaa....ben hem beni, hemde seni koruyacak güce sahibim. '' Bir git işine der gibi baktım ona.
''Ayrıcaa...şu fotoğraf olayını da anlatmamı istedi. '' İşte şimdi ilgimi çekmeye başlamıştı. ''Ee...ne dedin? '' ''Benden habersiz çekilmiş bir fotoğraftı, basına nasıl yansıdı bilmiyorum dedim. '' ''Başka? '' ''Selin yapmadı dedim. Annende sana inanmak istiyor gibi, ama Gözde'nin anlattıklarıda mantıklı gelmiş olmalı. '' ''Ne anlatmışki? '' ''O fotoğrafı yanlışlıkla Selin'e attım, oda arayıp sen görürsün deyip kapattı, demiş. '' Gözlerim şokla açıldı. ''Böyle birşey olmadı. Evet o fotoğrafı atınca onu aradım....ama böyle birşey demedim. Sadece bir daha bana böyle şeyler atma dedim. Sözde yanlışlıkla atmış ya......'' Durup, derin bir nefes aldım. ''Uraz...bana inanmıyorlar ama- '' ''Sen yapmadın, biliyorum. '' ''Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? '' ''Çünkü seni tanıyorum. Sen böyle çocukca şeyler yapmazsın....'' Sonra aklına birşey gelmiş gibi gülüp, ''Çocukca şeyler yapmazsın dedim ama...buna ben bile inanmmadım. Sonuçta sabah yüzüme köpük sürüp, ağda yaparak uyandıran ben değildim sonuçta. '' O anı hatırlayınca bende güldüm. ''O ayrı...'' ''Nasıl ayrı? Aynı şey işte. '' Durup, tekrar ciddileşti. ''Şaka bir yana, bu olayı açığa kavuşturmamız lazım. '' Omuz silkip ''Umrumda değil, kime inanacaksa inansın. Kimseye birşey kanıtlamak zorunda değilim. Ama gerçek er ya da geç ortaya çıkınca...yüzlerinin alacağı ifadeyi merak ediyorum gerçekten. '' ''Peki...okulu ve evi neden terkettin? '' ''Sence? '' ''Aklıma birşeyler geliyor tabii...ama senden duymak istiyorum. '' Derin bir nefes daha aldım. ''Onları öyle görüncee...içim acıyor. Sankii....onun ailesiyle geçirebileceği zamanı çalmışım gibi hissediyorum. Vee....onları yalnız bırakmam gerekiyor diye düşündüm. Hem bende annemle vakit geçiriyorum. Onlardan daha fazla para almak istemiyorum, kartlarını verdim....evlerinden ayrıldım. Onların taksitlerini ödediği okuldanda ayrıldım. Çünkü...canım acıyor. '' Sonlara doğru sesim kısılmıştı. ''Sen yokken camdan bakamıyorum artık. '' deyince önce güldüm, sonra kaşlarımı çatıp sordum. ''Neden? '' O da güldü. ''Annen odayı Gözde'ye vermiş. Kızda bunu fırsat bilip balkondan içeri girmiyor. Beni dikizliyor. Can güvenliğim yok. '' deyince seslice güldüm. ''Gülmee...ciddiyim. Ekim ayında olmasak balkonda yatacak yani...o derece. Perdelerim sürekli kapalı. Atalarımız ne demiş..güneş girmeyen eve doktor girer. Hasta olursam sorumlusu Gözde. Bir de sen. '' Kaşlarımı çatıp sordum. ''Ben mi? Benimle ne alakası var? '' ''Önceden perdemi açıp seni dikizlerdim, ama şimdii...yok. Perdelerim sürekli kapalı. Seni görmeyince, seninle uğraşmayınca olmuyor. ''
Merak ettiğim soruyu sordum. ''Ayrıca...sen neden geldin bu okula? Buralar sana göre değil. '' ''Neden öyle diyorsunki? Ben ilkokulu devlet okulunda okudum. '' deyince şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Tepkimi görünce gülüp ''Şaka şaka....Ted'de okudum. '' Yalandan üzülmüş gibi yapıp ''Bir an inanmıştım. '' ''Ondan hoşlanıyor musun? '' deyince kimden bahsettiğini anlamamıştım. Kafasıyla camı gösterip ''Savaş'tan. '' Dediği yere bakınca bize baka Savaş'ı gördüm. Değişik bakıyordu....sanki sinirlice. ''Nerden çıktı şimdi bu? '' ''Sürpriz yumurtadan. '' Ona cidden mi bakışı attım. ''Arkadaşız. '' Gülüp ''O seni öyle görüyor gibi görünmüyor ama. '' Omuz silkip ''Önemli olan benim nasıl gördüğüm. '' dedim. Çalan zili umursamadan oturmaya devam ettim. O da ayağa kalkmadı. Bir süre öylece susup oturduk. öbetçi olduğunu anladığım öğretmen uzaktan bize ''Zil çaldı...geç sınıfa. '' deyince Uraz'a baktım. Umursamış gibi durmuyordu. ''Bu rahatlık nerden geliyor? '' ''Bilmem...kolejden geldiğimiz için galiba.....ya da zengin olduğumuz için. '' Omuzlarımı düşürüp konuştum. ''Unuttun mu? Ben zengin değilim. '' ''Selinn....onlar senin ailen. Gereksiz ergen tripleri bunlar. '' deyip ayağa kalktı. Yürümeye başlayınca peşinden bende kalktım. ''Ben ergen değilim bir kere. '' ''Ergensin küçüğüm. '' ''Küçüğüm mü? Cebine gireyim birde istersen. '' ''Olur, seni orada daha iyi korurum. '' Beraber koridora geldiğimizde dersin çoktan başladığını anlamıştım. Sınıfın kapısını çaldığında hocanın girdiğini gördüm. Hoca bize bakıp ''Ben daha kaç kere diyeceğim size....benden sonra gelmek yok diye. Siz ne cüretle benden sonra sonra gelirsin?! '' diye bağıran hocaya karşın Uraz istifini hiç bozmamış duruyordu. Uraz konuşunca ona baktım. ''Daha öğretmenlerin zilinin çalmasınaaa..'' Saatine bakıp, devam etti. ''3 dakika var. Yani bu durumda geç gelmiş olan biz değil, erken gelmiş olan siz olmuş oluyorsunuz. '' ''Öğrenci zili çaldı mı? Çaldı. Senin sınıfta olman gerekir. Ben istediğim saatte gelirim, ve yine maaşımı alı- '' Bu sefer ben girdim devreye. '' Klasik öğretmen sözü. Alamazsınız. Eğer isterseniz bu konuyu müdürün yanında detaylıca konuşalım. Ne dersiniz? '' Hoca birkaç saniye sustu. Sonra yanımıza gelip ''Pekala, öyle olsun. Yürüyün müdürün odasına. '' deyince Uraz ve ben önde, hoca arkada müdürün odasına gelmiştik. Kapıyı elimle tıklattım. Müdür bizi görünce eliyle geçin işareti yaptı. Hoca hemen bizi şikayet etmeye başladı. ''Müdür bey, hem derse geç geliyorlar....hem de dilleri pabuç gibi. '' Uraz laf alıp konuştu. ''Murat bey, biz derse geç gelmedik. Öğretmenler zilinin çalmasına 3 dakika kala sınıftaydık. o erken geldi. Vee sadece birkaç dakika için bile olsa bu kadar fırça çekmeye gerek yok. '' ''Öğrenciyseniz öğrenci zili çaldıktan sonra sınıfta olacaksınız. '' Müdürümüz araya girip ''Şebnem hocam, uzatmaya gerek yok. Çocuklar öğretmen zilinden birkaç dakika önce gelmişler. Gereksiz yere tatsızlık çıkmasın. '' Bize döndü. ''Çocuklar, siz çıkabilirsiniz. '' deyince müdürün odasından ayrıldık. Çıkarken müdürün ''Hocam, bu çocuklar soylu ailelerden geliyorlar. Aileleri duysa bu durumu başımız yanar.....'' gibi şeyler söylediğini duymuştum. Gülüp Uraz'a baktım. ''Kapak oldu hocaya. '' Oda gülüp ''Aynen ya. Müdürün bizim yanımızda olduğunu görünce, yüzünün aldığı hali çok komikti. Ayrıca çıkarken müdürün dediklerini duydun mu? Soylu ailelerden geliyorlar dedi. Zengin olmanın yararları resmen. '' Gülüşerek sınıfa girdiğimizde herkes bize bakıyordu. Yerime geçtiğimde Burak bana dönüp "Noldu? Niye bu kadar mutlusunuz? " deyince Uraz arkaya döndü. "Çünkü az önce hocanıza haddini bildirdik. Bize birşey yapabileceğini sandı, zavallım. '' ''Valla Şebnem hoca intikamını alır. Dersten kalırsınız, söyleyeyim size. '' Çok da umurumdaydı sanki. Zaten misafir öğrenciyiz, elbet döneceğiz. '' Uraz bunu dedikten sonra benim yüzüme bakıp ''Döneceksin sende, değil mi? '' Bilmiyordum. Annemle sorunlar yaşadığımızdan dolayı, artık o eve dönemezdim. ''Bilmiyorum, amaa....sanırım hayır. Dönmeyeceğim. '' Bunu dedikten sonra Uraz'a baktım. Değişik bakıyordu. Sankiii...üzgün gibi. ''Peki ya sen? '' Oda bir süre bekledi. ''Ben...emin olamıyorum. Ama babam devlet okulunda okumamı başta ceza olarak istemişti. Ama şimdi böyle bir okulda olmamdan rahatsız gibi. '' ''Sen? Sen rahatsız mısın? '' ''Sen olmasan 5 dakika durmam burada ama... memnunum. '' O esnada kapı açılıp içeriye daha yeni tartıştığımız hoca girdi. Bize sert bakıyordu. Çok sert. Oh olsun ona!
Berrin'den
Eve geldiğimde son zamanlarda en çok yaptığım şeyi yapıp, kendimi Selin'in odasına yönelen merdivenlere attım yine. Yokluğunda onun odasına gider, bana onu hatırlatan odasında vakit geçirirdim. Ona sinirli olduğum için odasını Gözde'ye vermiştim, ama mobilyalarını değiştirmesine izin vermemiştim. Çünkü biliyordumki, er ya da geç bu eve geri dönecekti. Odasına tam girecekken bir ses durmamla durdum. Gözde'nin sesiydi bu. "Ya kızım, kaç kere söyleyeceğim daha? Ben attım magazincilere fotoğrafı. Hani haber çıkmıştı ya...ondan sonra bana gazetecilerden mesajlar yağmaya başladı. Bende aklımı kullandım, fotoğrafı gönderdim......nasıl niye? Herkes Uraz'ın bana ait olduğunu bilmeli.....özellikle de o varoş Selin. "
Aman Allah'ım! Selin'imin günahını almışım. Asıl fotoğrafı gönderen Gözde'ymiş. Hızlıca odaya girdim. Ve bağırmaya başladım. "Demek sendin ha! Bizi rezil eden sendin! " Beni görünce hızlıca ayağa kalkıp "N-ne diyorsun annecim? Hiç birşey anlamıyorum. " Birde beni kandırmaya çalışıyor. "Herşeyi duydum! Salağa yatma! Nasıl yaptın böyle birşeyi?! " "Anne ben birşey yapma- " "Senin yüzünden ben kendi büyüttüğüm çocuğumu suçladım be! Bana hiç yalan söylemeyen, tertemiz kızımı suçladım ben. Ben yapmadım dedi...ama ben aptal gibi senin yalanlarına inandım. " Yanına gidip kolundan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım. "Anne dur nere- " "Selin'e gerçekleri anlatacaksın. " Evden sürükleyerek dışarı attım. Arabaya bindirip Selin'in okuluna sürdüm. Gözde arkada ağlamaya başlamıştı.
Okula geldiğimizde öğrencilerin çıkış saati olduğunu anladım. Hızlıca inip Gözde'yi de indirmek için arkaya geçtim. Kapıyı açtığımda ağlayarak "Anne n'olur yapma...rezil olurum. N'olur söyleme. " deyince iyice sinirlendim ve "Onu Selin'e iftira atmadan önce düşünecektin. Yürü! " deyip kolundan tutup dışarı çıkardım. Gözlerim Selin'i görünce dolmuştu. Ona inanmamıştım. Ben yapmadım desede....ben aptal gibi daha yeni tanıdığım kıza inanmıştım. Selin bizi görünce kaşlarını çatıp yanımıza geldi. Yanında da Uraz vardı. "Ne işiniz var sizin burada? " Gözde'ye kaşlarımla Selin'i gösterdim. Anlatmaya başlasın diye. Kulağıma eğilip "Anne Uraz da var....yalvarırım sonr- " "Sen anlatmazsan ben anlatacağım. Anlat hemen! " Bana üzgünce bakıp Selin'e döndü. "Selin...ben...o fotoğrafı gazetecilere atan bendim. " Bunu demesiyle ne Selin'in yüzünde, ne de Uraz'ın yüzünde gram oynama olmamıştı. "Ee? Bize ne bundan. " Selin'in söylediği şeye karşılık ona baktım. "Nasıl bize ne? Kızım sen yapmadın. Açıklığa kavuştu işte. " O sırada Uraz lafa girdi. "Biz zaten biliyorduk Selin'in böyle birşey yapmadığını, anlayacağınız bizim için her zaman açıktı bu konu. Ama siz Selin'e değilde daha yeni tanıdığınız bu kıza inanıyorsunuz. " Bana bakmayan Selin'e üzgünce bakıp "Annecim...ben....ben aptallık ettim. Özür dil- " Bana bakıp bağırmaya başladı. "Dileme! Özür dileme....sen özür dileyince hepsi geçecek falan mı sanıyorsun ya! Bana inanmadığında benim ne kadar üzüldüğümü bilmiyorsun sen! Sen değiştin dedin...kıskançlık dedin. Ama asıl değişen sensin! Bana inanan bir tek Uraz vardı. Ya en kötüsü de ne biliyor musun? Ben sana hiç yalan söylememiştim. Ama sen...sen bana değilde bu kıza inandığın an bittin benim için! " Selin gitmeye yeltenince omu tutup dolu gözlerimle konuşmaya başladım. "Annecim bak- " Uraz gelip Selin'i benden kurtardı. "Şimdi sırası değil. " Ardından Selin'i götürdü. Düşecek gibi olduğumda arabanın kaportasına tutundum. Gözde yanıma gelince sinirle "Arabaya bin! Yanıma gelme....gözüme gözükme! Senin yüzünden oldu hepsi! " Gözümden akan bir damla yaşı silip, derin bir nefes aldım. Nasıl bu kıza inandım ben? Beni kandırmasına nasıl izin verdim? Aklım almıyordu.Bir koltukta öylece oturuyordum. Gözde'de karşımdaki koltuğa oturmuş, bana üzgünce bakıyordu. Kapı sesi gelince hızlıca ayağa kalkıp kocamın yanına gittim. Beni kızarmış gözlerimle görünce şaşırmıştı. "Hayatım, n'oldu? Ne bu haliniz? "Üzgünce konuştum. "Celal, ben çok kötü birşey yaptım. " Kaşlarını çatıp "Naptın Berrin? " deyince yere bakarak konuştum. "Magazincilere fotoğrafı gönderen Selin değilmiş....." cümlemi tamamladı. "Gözde'ymiş. " Ona doğru baktım. "Sen nerden biliyorsun? Selin mi dedi? " "Hayır.... Ben Selin'in böyle birşey yapmadığını başından beri biliyordum. Ben başından beri kızıma inanıyordum zaten. " Dediği şeyle yüzüm iyice kızarmıştı. O Selin'e inanırken, ben inanmamıştım. Celal, Gözde'nin yanına gidip oturdu. Bende peşinden gidip eski yerime oturdum. "Baba ben- " "Neden yaptın? İnkar etme....senin yaptığını biliyorum. " Gözde daha fazla yalan söylemeyi bırakıp gerçekleri anlatmaya başladı. "Karışma haberi çıktığından beri magazincilerden sürekli mesaj alıyordum. Uraz'da Selin'i seviyorum deyince, sinirlenip bir tanesine fotoğrafı gönderdim. Ama yemin ederim- " "Neden Selin'e iftira attın? " Bunu ben sormuştum. "Çünkü...siz hep Selin'i seviyordunuz. Onu öz kızınız olarak görüyordunuz. Bende....bir kez olsun Selin'i değil de beni sevin diye böyle birşey söyledim. Belki Selin kötü birşey yaparsa, onu daha az seversiniz diye. " "Gözde, biz senide Selin'i de eşit seviyoruz. Ama Selin'e iftira atmak da neyin nesi!? " "Ya siz farkında mısınız ya? Selin gittiğinden beri doğru dürüst uyku bile uyuyamıyorsunuz. Sami'yi gönderiyorsunuz, neden? Çünkü prenses kızınıza birşey olmasın diye. Fotoğrafı attım, çünkü Selin kötü birşey yaparsa bir kereliğinede olsa onu değil de beni seversiniz sandım. Ama yanılmışım. " Sıkıntıyla nefesimi verdim. "Ne istedin de almadık? Geldiğinden beri onu istiyorum, bunu istiyorum. Hepsini aldık. İyi bir okulda okuman için seni buraya getirdik. Seni düşündüğümüz için. Bize nasıl olurda seni sevmediğimizi söylersin? " "Tamam, beni seviyorsunuz diyelim. Ama desemki Selin mi ben mi? O zaman ne diyeceksiniz? " Bu neyin kıskançlığıydı acaba? Celal araya girip beni kurtardı.
"Biriniz büyüttüğümüz, diğeriniz öz çocuğumuz. Tercih yapamayız. " O sırada kapı çaldı. Ve konuşmamız bitti.
Selin'den devam
Annemin yanından uzaklaştığımızda yanağımın ıslanmasıyla ağladığımı anladım. Uraz elimden tutmuş beni yürütüyordu. Arabanın kapısını açıp beni bindirdi. Kendiside binince arabayı çalıştırıp bizi oradan uzaklaştırdı.
Durduğumuzda bir parka geldiğimizi anladım. Kendisi inip beni de indirdi. Banka oturduğumuzda önce gözümdeki yaşları sildi. Sonra ellerimi alıp ellerinin arasına koydu. "Selin....bak gerçek ortaya çıktı işte. Herkes anladı senin yapmadığını. Daha neden ağlıyorsun? " "Senin dışında kimse inanmadı bana. Özelliklede annemin bana inanmaması canımı çok yakıyor. " Üzgünce söylediğim şeyden sonra Uraz beni kendine çekip sarıldı. Bende başımı boynuna gömdüm. Urazla aramızdaki herşey bitti, herşeyin sonu geldi sanmıştım. Ama asıl herşeyin sonu değil, herşeyin başlangıcıymış bu ayrılık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ KOMŞUM
Genç Kız EdebiyatıUmut tükenince yine çarpar mıydı kalp? Hayatında hiçbir zorlukla karşılaşmamız bir kız. Normal bir aile. Normal bir hayat. Peki her şey mükemmel giderken, birden bu düzen bozulursa neler olur? Ailevi sorunları bir yana, sevgilisiyle olan sorunları...