Beklenmedik Şey

1.2K 49 9
                                    

Umarım severek okursunuz<3

Yüzümde oluşan aptal gülümsemeyle aynada kendime bakıyordum. Heyecandan kızarmış yanaklarım adeta Heidi'yi anımsatıyordu . Yüzümü yıkayıp, havluyla kuruladım. Uraz son söylediklerinden sonra cevap vermemi beklemeden kalkıp gitmişti. Evdeydi ama nereye gittiğini bilmiyordum. O gittikten sonra ben de hızla kalkıp banyoya gelmiştim. Bana karşı bir mesafe koyduğunu anlamıştım. Bunu yapmakta haklıydı. Onu korumak için yaptığım şey bana pahalıya mal olmuştu. O da onu korumak için yaptığımı biliyordu. Bunun için bana kızmıyordu, ama işin kötüsü beni de affedemiyordu. Bunu gururuna yediremiyordu. Savaş'ın yaptığı şey... Gözde ile ikisi de amaçlarına ulaşmışlardı. Uraz ve beni ayırmışlardı. Ama şimdi ne Uraz Gözde ileydi ne de ben Savaş'laydım. Gözde öz ailesinin yanına gelemiyor, onlarla vakit geçiremiyordu. Savaşsa hapisteydi. Asıl olan bize olmuştu.

Çalan telefonumla bakışlarımı aynadan alıp cebimdeki telefona yönelttim. Annem arıyordu. Kaydırıp aramayı cevapladım. ''Efendim anne? ''

''Selin. Neredesin? '' Annemin telaşlı gelen sesiyle kaşlarımı çattım. Uraz'la olduğumu söylemeyecektim.

''Nisan'la birlikteyim anne. Sen neredesin? Ne yaptın? ''

''Ben hastanedeyim. Ama ben şey diyecektim Selin. Bugün Nisanlar'da kalabilir misin? '' Zaten çatılı olan kaşlarımı mümkünmüş gibi daha da çattım.

''Neden? ''

''Şeyden, şeyden...Hah Selin'cim biz bugün hastanede duracağız da. Evde tek kalma diye. ''

''Neden hastanede kalacaksınız? Ayrıca biz derken? ''

''Çağrı ve ben. Baban bugün nöbetçi. Bense öğrencimin yanındayım ve tüm gece burada kalacağım. Çağrı ile seni de tek bırakamayacağımıza göre. Ben Çağrı'yı aldım. Sen de Nisanlar'da kalsan. Hastanelerde yorulma şimdi. '' Daha önce Çağrı ve ben evde tek kalmıştık. Bu sefer fark neydi anlayamıyordum. Çok da sorgulamayarak kabul ettim.

''Tamam anne. Nisanlar'da kalırım ben. ''

''Tamam annecim. Çok sağ ol. Yarın eve geçince seni ararım. ''   Arkadan bir ses gelmişti. ''Tamam geliyorum. '' Ses tanıdık gelse de çıkaramadım kime ait olduğunu.

''Selin'cim benim şimdi kapatmam lazım annecim. Yarın görüşürüz. '' deyip telefonu yüzüme kapattı  annem. Kaşlarım çatılı bir şekilde dururken arkadan gelen sesle sıçradım.

''Kaşlarını çatma. Sana yakışmıyor. '' Baş parmağımı damağıma götürüp kafamı geriye attım. Arkamı dönüp bana bakan Uraz'a baktım.

''Ödümü kopardın. ''

''Seni korkutmak istememiştim. Sadece ben açım, yemek yiyeceğim. Sen ne yemek istersin diye soracaktım. ''

''Benim için fark etmez. Hem çok da aç değilim zaten. ''

''Yokluğum sana yaramamış belli. 3 ayda bayağı bir zayıflamışsın. Neredeyse kemiklerin sayılıyor. '' Haklıydı. Geçen 3 ayda neredeyse hiçbir şey yememiş, içmemiştim. Sadece onu ve ona yaptığım yanlışı düşünmüştüm. Onu ne kadar yıprattığımı. Bana diyordu ama geçen 3 ay ona da yaramamıştı. Morarmış göz altları, kızarmış zümrüt yeşili gözleri, zayıflamış bedeni... Ama her şeye rağmen çok güzeldi. Benim için her türlü çok güzeldi.

''Bana diyene bak. Sen hiç aynaya baktın mı? Şuna bak ne kadar zayıflamışsın. Göz altların morarmış. Asıl sen yaptın kendine? ''

''Benim kendime bir şey yaptığım yok. Bana bunu yapan başkaları. '' İmalı sözlerine aldırış etmeden konuyu değiştirdim.

YENİ KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin