Multimedya: Sara'nın hamileliği.
Bu sırada Sara'nın dersleri başlamıştı her gün yeni bir şeyler öğrenerek geçiriyordu vaktini. İki güne bir ise Toprağın kendine ait küçük evini derslik olarak kullanıyorlardı. Sara her elementi özelliklerini denemeye çalıştığında evi ya su basıyor ya da alev alıyordu. Bunun yanında ev çiçek bahçesine dönüyordu. Hava elementini çalışırken ise bütün eşyalar hava da uçuşuyor ve bazen kontrolünü kaybedince eşyalar kırılıyordu. Toprak ise sevdiği hatta tapıp aşık olduğu kadının her seferinde evine verdiği zararları gülerek izliyordu. Bana bir zarar gelecekse ondan gelsin o iyi olsun düşüncesi ile evini dağıtmasına izin veriyordu. Bir tarafta aşık rolü yapan bir güç budalası vardı. Diğer tarafta ise o iyi olsun diye canını yoluna feda eden Toprak vardı.
DÖRT AY SONRA:
Sara'nın hamileliği beşinci ayına gelmişti. Derslerde zorlanıyordu ama bu içine düştüğü durumdan bir an önce çıkabilmek için çalışmaya devam ediyordu. Artık elementleri kontrol edebiliyor çalışırken etrafına daha az hasar veriyordu. Hamileliği ilerlediği için element bekçileri onu fazla yormuyor günde en fazla iki saat alıştırma yapıyorlardı.
Bu günlük bu kadar yeter prensesim daha fazla zorlamayalım sizi. Biraz daha çalışalım yorulmadım henüz. Sara beşinci ayına girdin artık kendini daha fazla zorlama malısın dedi Toprak. Victoria abim haklı artık bitirmeliyiz saraya dönmemiz lazım dedi. Benimde hoşuma gitmez o hıyarın yanına gitmen ama sağlığını da düşünmem gerekiyor Sara. Toprak ama... Ama yok güzelim şimdi biraz dinlendikten sonra saraya dönüyoruz. Peki tamam istediğiniz gibi olsun ama bir şartla. Nedir şartın? Gitmeden önce bol çikolatalı bir tatlı istiyorum. Toprak içten bir kahkaha atarak tek şartın bu olsun ben sana istediğin tatlıyı getiririm dedi.
Sara tatlısını yedikten sonra iki gün sonra yine çalışmak üzere anlaşıp saraya döndüler. Güzel kızım nerelerdeydin. Arkadaşlarım ile biraz dolaştık baba. Peki kızım ama hamileliğin iyice ilerledi çok yorma kendini. HESTİA arkadan yaklaşarak Sara'nın koluna girdi ve PANAS haklı kızım senin artık kendini çok yormaman gerekiyor canım. Haklısınız anne ama canım sıkılıyor biraz dolaşmak istedim sadece. Gülümseyerek peki ama dikkat et bize bu yeter dedi. Peki anne dikkat ederim. APOL'Ü gördünüz mü? Hayır kızım ama dışarı çıktığını görmüştüm belki bir işi vardır. Dışarı çıkacağı zaman hep bana haber verirdi ne oldu acaba diye düşündü. Ama bu düşüncesini PANAS ve HESTİA'YA belli etmemek istercesine gülümseyip peki dedi. Ama PANAS içten içten gülüyordu ve oğlunun ilgisizliğini düşündüğünü biliyordu. HESTİA durumu toparlamak için aceleyle çıktı güzel kızım haber vermeye fırsatı olmamıştır dedi. Hem nasıl olsa işi bitmiştir birazdan gelir. Tamam anne ben zaten öylesine sordum. Bir şey olursa üzerimi değiştirip MİTHRA'NIN yanında olacağım. HESTİA gülümseyerek kafasını salladı. Sara yavaş ve dikkatli adımlar ile merdivenleri çıkmaya başladı. Artık bebek büyüdüğü için zorlanmaya başlamıştı birkaç basamakta bir mutlaka dinleniyordu.
Odasına çıkıp önce bir duş aldı ve daha sonra kendisine kırmızı bir elbise seçti. Baban kırmızı elbiseye bayılıyor oğlum o yüzden bugün kırmızı giyelim dedi. Elbisesini giyip sade bir makyaj yaptıktan sonra MİTHRA'NIN yanına gitmek için odadan çıktı. Evet oğlum halanın yanına gidelim bakalım ne yapıyormuş diyerek dikkatli bir şekilde alt kata indi. Odasının kapısını yavaşça tıklattı. İçeriden müsaade gelince yavaşça kapıyı açıp içeri girdi. Merhaba MİTHRA gelebilir miyim? Gel Sara. Nasılsın ne yapıyorsun diye oğlum ile buraya gelelim dedik. Ben iyiyim odada sıkıntıdan patlıyorum ama bir şey sorabilir miyim? Sor tabi. Oğlumla dedin ya nereden biliyorsun erkek olacağını. Bilmem içime öyle doğdu dedi. Biliyor musun bunu öğrenmenin bir yolu var. Gerçekten mi nasıl olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN KEHANETİ LOTUS
FantasyGeceyle gündüzün tam ortasında soğuk bir kış gününde bir prenses geldi dünyaya. Lakin sevgili prensesin kaderi yüzyıllar öncesinden belliydi. Kaderinde savaş kan ve ölüm vardı. Sara bu savaşın kehanet ile can bulmuş haliydi.