Sonsuzluğun başlangıcı Sonsuz yaşamın simgesi LOTUS.
İKİNCİ SINAV (CEHALET)
Sara bir süre dinlendikten sonra ikinci sınav için yola çıktı. Sara o kadar çok korkuyordu ki. Çünkü ilk sınavda az daha kaybediyordu ve ne ile karşılaşacağına dair en ufak bir fikri yoktu. Korkmak da haklıydı cehalet vadisi her şeyin göze öyle güzel göründüğü hiçbir şeyin önemsenmediği bir vadiydi. Sara vadiye yaklaştıkça korkusu daha da büyümüştü.
Bir süre daha yürüdükten sonra Sara CEHALET vadisine girmişti sonunda. Onu neyin beklediğinden haberi yoktu. Vadi o kadar güzeldi ki rengarenk çiçekler, ağaçlar, kuşlar pırıl, pırıl bir gökyüzü ve güneşin yakmayan sıcaklığı tenine vurdukça büyünün etkisi kendini göstermeye başlamıştı. Sara bu güzelliğe kendini kaptırmış hiçbir şeyi önemsememeye başlamıştı. Önemsemedikçe düşünmemiş düşünmedikçe unutmaya başlamıştı. Simurg'u bulması gerektiğini unutmuş, unuttukça yükleri hafiflemeye başlamıştı. Hatta artık gülümsemeye başlamış bütün huzursuzluğunu yaşadıklarını unutmuştu. Onun için bu cennet gibi yer ve karnında sürekli huzursuzca dönüp duran bebeği vardı.
Sara çimenlerin üzerine uzanmış güneşin keyfini çıkarıyordu. Birbirinden güzel çiçeklerin kokusu burnuna doldukça huzuru daha da artmış mutluluğuna diyecek yoktu. Tek bir sorun vardı o da huzursuz bir şekilde içeride dönüp duran tekmeler atan oğluydu. Sara yine de gülümseyerek oğlunu severek böyle güzel bir günde böyle bir hava da neden bu kadar huzursuzsun oğlum dedi. Bebek sanki onu daha fazla huzursuz etmek için daha da çok tekme atmaya başladı. Sara yine de önemsemeden uzanmaya devam etti. Ellerini yukarıya kaldırarak güneşi kapatmak ister gibi tutarak gökyüzüne baktı.
BASSAN bana kraliçeyi göster dedi. Peki efendim diyerek önünde eğildi ve Sara'yı görmesini sağladı. Dün son anda başardı bugün ne yapacak acaba? Şimdilik çimenlerin üzerine uzanmış güneşli havanın keyfini çıkarıyor efendim. Neden arada bir yüzünü buruşturuyor. Sanırım büyü bebeğe işlemiyor efendim ve sürekli huzursuzca hareket edip tekmeliyor. Ama nasıl olur büyünün bebeğe de işlemesi gerekiyor. Onun bu kadar huzursuz olmaması lazım. Bilmiyorum efendim nasıl oldu anlamıyorum ama sanırım bu bebeğe büyü işlemedi. Hatırlarsanız dün gece ailesi ile neşeli bir zaman geçirirken bebeğin huzursuzlandığını söyleyerek odaya çıkmıştı. Evet hatırlıyorum BASSAN. Efendim ben ilk önce onu prens ile baş başa kalmak için bir oyun sanmıştım ama galiba değilmiş. Bugüne kadar böyle bir şey duyulmuş şey değil efendim. Ama bir kere görüldü diye içinden geçirdi Anka efendisi. Efendim ne yapmamı emredersiniz? İzle sadece bir müdahale de bulunma. Ama efendim bebek için bir diyecek iken Anka efendisi onu susturdu. Sana sadece izle müdahale de bulunma dedim üzerine konuşulacak bir şey kaldı mı? BASSAN. Hayır efendim özür dilerim diyerek önünde eğildi.
Sara bebek daha da dönüp huzursuz etmeye başladıkça bütün neşesi kaçtı. Ah oğlum neden bana bunu yapıyorsun diyerek karnında oluşan ağrı ile doğrularak sırtını bir ağaca yasladı. Elini karnına koyarak onu sakinleştirmek için ayağını hissettiği yerlerde dolaştırmaya başladı. Ama daha da ağrısı artmaya başlayınca Sara bir anda duraksadı. Ah güzel oğlum bana ne anlatmaya çalışıyorsun da bu kadar huzursuzsun dedi. Biraz daha kendini yukarı çekmeye çalışırken elbisesinin yakası düştü Sara onu düzeltmek için baktığında gördüğüne inanamadı. Kanayan açık bir yara nasıl oldu bu diye düşünürken bebeğin huzursuzluğu bir anda kesildi. Ama bu nasıl olur bütün gün hiç durmayan oğlum ben yarayı görünce nedensiz bir şekilde sakinleşti. Bu yara nasıl oldu niye diye sorgularken önemsememezliği üzerinden çekilmeye başlamıştı. Unuttukları yavaş yavaş aklına süzülüyordu. Aklına süzülenler ise korku içinde dehşete kapılmasına sebep oluyordu. Başına gelenleri sevdiklerinin ona söyledikleri ve bulması gereken Anka efendisini hatırladı. Ama önce geçmesi gereken yedi sınav vardı ve burada biraz daha oyalanırsa ikinci sınavı kaybedecekti. Hemen kalkıp bilgeyi araması gerekiyordu. Ağaca tutunarak yerden kalktı ama nereden başlayacağını bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN KEHANETİ LOTUS
FantasyGeceyle gündüzün tam ortasında soğuk bir kış gününde bir prenses geldi dünyaya. Lakin sevgili prensesin kaderi yüzyıllar öncesinden belliydi. Kaderinde savaş kan ve ölüm vardı. Sara bu savaşın kehanet ile can bulmuş haliydi.