HECTOR

68 4 2
                                    


Bugün yeni bir gün yeni bir hayata atılan ilk adımın sabahı bakalım bu ormanın ardında bizi neler bekliyor.

Uzun uzun baktı kara ormana ve ardında gizlediği bilinmezliğe. İçinde bir huzursuzluk vardı anlamlandıramadığı. Sabahtan beri hareketli bir şekilde dönüp duran oğlunu düşünerek elini karnına koydu.

Oğlum kalktığımızdan bu yana çok hareketlisin yoksa sıkıntımı sana mı yansıtıyorum. Korkma oğlum bugünden sonra güvende olacağız. Babandan uzakta bilmediğimiz bir hayatın kapısını aralayacağız. Belki de bizim için en doğrusu budur.

Herkes bizim için savaşıyor bizi düşünen o kadar çok insan var ki. Hepsi de senin ve benim yaşamamız için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve bende senin için her şeyi yapmaya hazırım. Yaşaman için ölmem gerekiyorsa ölürüm.

Kimse ölmeyecek. Sara gözlerindeki yaşı silerek arkasına baktı. Ama Tanrıçam. Ama değil güzel Kraliçem kötü düşünceleri sil at kafandan.

Size bir şey sormak istiyorum Tanrıçam. Tabi ki sorabilirsin Sara. Benim hakkımda ki gerçeği biliyor muydunuz? Güneş prensesi olduğunu mu?

Evet ne zamandır biliyorsunuz? Annen Kraliçe Lena öldüğü gün güneşin ışığı üzerine dökülmeye ve seni kutsamaya başladı. O gün fark ettim Güneş soyundan olduğunu. Aslında ne yalan söyleyeyim çok şaşırdım.

Neden?

Çünkü anneni saf bir Yıldız Kraliyet soyundan biliyorduk. Peki bende gördüğünüzü yıllarca annemde nasıl görmediniz? Bunu merak edip araştırdım. Sara dikkatlice Hera'yı dinlemeye devam etti.

Önce anne ve babanın soy geçmişlerine baktım. Baban saf kan Yıldızdı lakin annen. Annem. Kraliçe Lena'nın annesi Prenses LYDİA'nın annesi bir saf kan Güneş Tanrıçasıymış. Benden önceki Güneş Tanrıçası Artemis'in torunusun.

Sara şaşkın gözleri ile anlamayan bir şekilde Tanrıça Hera'ya bakıyordu. Annen sana belli ki bir şeyleri eksik anlatmış güzel kızım. Annem bana bunu neden anlatmadı. Belli ki gücünün nereden geldiğini bilirsen seni daha fazla tehlikeye atacağını düşünmüş olmalı.

Sara bütün olanları düşünürken aklına gelen ile bir anda Hera'ya bakıp duraksadı. Ama hatırladığım kadarı ile Tanrıça Artemis yaşıyor. Yorulduğu ve kutsal görevi olan Ana Tanrıçalık için Tahttan kendi isteği ile inmişti.

Haklısın güzel kızım Tanrıça Artemis yaşıyor. Sen sormadan söyleyeyim Güneş ülkesinin içinde bulunan Artemis tapınağına çekildi orada yaşıyor.

Burada olduğumu biliyor mu? Bilmesine gerek yok seni hissedebilir. Beni ona götürebilir misin? Tanrıçam. Beni takip et o halde. Sara büyük bir heyecanla hiç konuşmadan Hera'yı tapınağın önüne kadar takip etti.

Hera geldiği için tapınağın muhafızları içeriye girmesine izin verdiler. Önünde açılan kapıları tek, tek arkada bırakarak son kapının önüne kadar geldi Sara. Son kapı açıldığında heyecan ve korku ile içeriye bir adım attı.

Birkaç adım attıktan sonra Hera ve Sara eğilerek selam verdiler.

Sen kızımın kokusu ile adımını attın bu saraya hoş geldin soyumun en güçlü Tanrıçası. Sara ne diyeceğini bilemiyordu. YAKLAŞ.

Sara yavaş adımlar ile tahta doğru yürümeye başladı. Bu sırada Hera sessizliğini bozarak müsaadenizle Tanrıçam benim görevim burada son buldu dedi. Artemis ayağa kalkarak müsaade senindir gidebilirsin diyerek kapıyı gösterdi.

Sara ise yavaşça tahtın önünde durarak yaşlanmasına rağmen gücü, kudreti ve güzelliği ile kendisine bakan Tanrıçaya bakıyordu.

Tanrıça bir adım atarak yavaşça Sara'ya sarılıp bunca yıldır hasret olduğum kızımın kokusu ile geldin bana dedi. Bunca zamandır neredeydin. Neden hiç gelmedin.

KRALİÇENİN KEHANETİ LOTUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin