Hediyemi? Siz zaten bana en büyük hediyemi veriyorsunuz. Aileme sevdiklerime geri dönmenin verdiği mutluluğu bir bilseniz. Biliyorum düşündüklerini hissedebiliyorum. Şimdi dinle beni. Peki Simurg kraliçesi dedi Sara. Sen Sara Simurg'un yeni bekçisi sonsuzluğun başlangıcısın. Kehanet taşı kırıldıktan sonra sana sonsuz gücü ve ölümsüzlüğü hediye ediyorum. Benden sonra tüm gücümün sahibi sen olacaksın. Na- nasıl yani? Günü geldiğinde öğrenirsin Sara. Günü ne zaman gelecek. Sen sus ve önce beni dinle. Sara sadece başını sallayarak onayladı. Simurg kraliçesi ellerini Sara'nın karnına koydu ve sessizce bir büyü fısıldadı. Ellerinde oluşan ışık genişledi ve tüm karnına yayıldı. Büyü bittikten sonra gülümseyerek Sara'ya baktı ve oğluna 18 yaşına girip taç giyme töreni gerçekleştikten sonra ölümsüzlüğü ve eşsiz gücünü hediye ediyorum. Sonra sustu ve lakin o güne kadar dikkatli ol kraliçe çünkü daha kim olduğunu ve nasıl bir bebek taşıdığını bilmiyorsun dedi. O da ne demek? Ben kimim oğlum o dedi ve sustu. Bunları sonra öğreneceksin kraliçe sabırlı ol sadece. İyilik ve sevgi ile kal adaletin, güzelliğin ve benden sonraki Simurg'un bekçisi. Senden isteğim oğlun doğduğu gün onu da al ve yanıma gel. Ben buraya nasıl geleceğim. Bilge FARİŞ'İN sana verdiği bu canlı Lotus kolyesi senin buraya geçmen için bir anahtar. Elini boynuna atıp kolyede gezdirdikten sonra ama bunun ile nasıl buraya gelebilirim ki diye sordu. Sadece kolyeyi avucunun içine al ve içinden buraya yanıma gelmeyi dile kolye dileğini gerçekleştirecektir. Bir de bu kolyenin sana burada hediye edildiğini muhafızlarından başkası bilmesin. Onlar zaten biliyor kutsal ışığın bekçisine sorup öğrendiler ama buraya geçiş anahtarı olduğunu sadece onlara söyleyebilirsin. Diğerleri için bunu öğrenmeleri demek büyük bir tehlikeye sebep olur. Tamam peki nasıl istersen. Şimdi seni kendi sarayıma götüreceğim yat dinlen yarın ki tören ile seni evine yollayacağım. Hem benimde yıllar sonra insan bedeninde dinlenmem kendimi toparlamam gerekiyor diyerek gülümsedi. Ne zamandır bir kuşsun. Çok uzun süredir hem de tahmin edemeyeceğin kadar uzun. Neden peki insan neden bir kuş olarak yaşamayı tercih eder. Gerçekten bilmek ister misin? Evet bilmek isterim. Buna sarayımda devam edelim sana her şeyi en başından bu yana anlatayım.
Sara girdiği ihtişamlı saraya baktı. Göz alıcı ve kendi sarayı kadar büyüktü. İçeriye geçip oturduklarında meraklı gözlerini anlat dercesine SYBIL'A dikip beklemeye başladı. Madem bu kadar merak ettin büyüyü bozduğun için sana anlatayım dedi. Sara sessizce ve büyük bir merak ile onu dinlemeye başladı.
18 yaşıma yeni girmiştim genç ve güzel bir kadındım. Bir gün dolaşırken bir ejderhaya rastladım. Mavi gözleri hayran olunacak kadar güzel ve çarpıcıydı. Herkes ejderha efendilerinden korkarken ben hiç korkmamıştım. Gülümsedi ve devam etti. Anlatılan ejderha hikayeleri köyümde o kadar yaygındı ki herkes korku içinde yaşardı. Beyaz mavi gözlü oluşu ve pütürlü derisine dokunmak için can atıyordum. Yavaşça yaklaşıp onu sevdim. Ben sevdikçe bana hiç dokunmadı yere yattı ve bende üzerine yattım. Orada onunla ne kadar zaman kaldım bilmiyorum. Gitme zamanım geldiğinde ayağa kalktım ve ejderha ile vedalaştım. Tam gideceğim zaman insana dönüştü. Onu karşımda insan vücudunda görünce o kadar şaşırdım ki anlatamam. O mavi gözlerini gözlerimin ta içine dikip tekrar ne zaman seni görebilirim diye sordu. Her gün oraya gidip onu görmeye başladım. Bir süre sonra ona aşık olduğumu söyledim o da bana. Çok seviyordum onu ve emindim o da beni onu sevdiğim kadar çok seviyordu. Sara araya girerek bence hala onu çok seviyorsun dedi. SYBIL gülümseyerek pencereden dışarıyı izlemeye başladı bir süre sonra sadece kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen hala seviyordu onu. Peki bütün bu durum ile ne alakası var. Biz uzun bir süre herkesten saklı yaşadık aşkımızı. Bir gün yine onunla görüşmeye giderken yaralı başka bir ejderha gördüm. Ona yardım ettim onunla ilgilendim. Gözünü açmasını beklerken üzerinde uyuya kalmışım. Bizi uzaktan izlemiş. Ejderha uyandığında onu bulduğumu ve yarasına baktığımı anlattım. O da dönüşüp bana teşekkür edip sarıldı. O gittikten sonra yanıma WESTER geldi. Çok kızmış ve öfkeli görünüyordu. Sinirden göz bebekleri büyümüş ve kırmızı duruyordu. Ona sarılmak istediğimde beni aldattın diye bağırdı. Ne olduğunu anlayamadım şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. Ona sarıldın gördüm aynı benimle uyuduğun gibi onunla uyudun. Seni farklı sanmıştım seni çok sevmiştim güvenimi yıktın dedi. Ben daha ağzımı açıp olanı anlamadan öfke ile tekrar bağırmaya başladı. Bana ihanetinin bedelini ödeyeceksin sonsuza kadar acı çekeceksin dedi. Birden haykırarak bir büyü yapmaya başladı. SVAKİ DAN NOVORODENCETA SE GRCİ OD BOLA. SVAKİ PUT KAD JE MRTVA, PONOVO JE RODENA. ZİVİ VECNO NA KRİLU ZLATNE PTİCE dedi ve ben Simurg kuşuna dönüştüm. Daha sonra da bana dönerek konuşmaya başladı. Yaşadığın süre boyunca biri gelip seni kurtarana kadar seni bu kuşa hapsediyorum dedi. Ve bir taşın içine yani Pers diyarına hapsetti. Taşı da o kurtardığım ejderhaya mühürledi. Daha sonra ejderha olan biteni anlattı her şeyi öğrendi ama iş işten çoktan geçmişti. Birinin gelip beni hapsettiği bu taştan çıkarması için ARKADYUS'U geçip ölümün sırrını bulması gerekiyordu. Bugüne kadar kimse gelmedi mi? Kimse sen kadar güçlü değildi. Bazıları ejderhayı geçemedi bazıları pes etti. Ölüm vadisine girebilenler ise ARKADYUS'U geçemedi sen ilksin. Çünkü sen özelsin.
Sara yerinde huzursuzca kıpırdanarak zorlukla aklındaki soruyu sordu. Peki ya WESTER ona ne oldu. SYBIL bir süre durduktan sonra anlatmaya başladı. Bana yaptığı yanlış ile çok üzüldü ve kendisini cezalandırmak için acı kalesine hapsetti. Ejderhalar çok uzun süre yaşayabilir kalpleri çıkarılmadığı sürece. WESTER da bu yüzden hala o kalede kendini cezalandırıyor. Dönüştüğünden haberi var mı? Bilmiyorum. Zaten olsa da artık bir önemi yok. Ama sen hala onu seviyorsun. O beni artık sevmiyor dedi ve dolan gözlerini ağlamamak için eli ile kapattı. Üzülme sevilmemek ikimizin de kaderi dedi Sara durgun bir sesle. SYBIL Sara'ya bakarak üzgünüm senin durumun benden zor ve seni kendi derdimle üzüyorum. En azından unutuyorum derdimi sen anlattıkça oyalıyorum kendimi. Mesela bu anlattığın acı kalesi nerede onu merak ettim ben hiç öyle bir yer duymadım. Buz krallığının eteklerinde ormanın derinliklerine hapsolmuş hatta artık unutulmuş bir kaledir. Biliyor musun bilmem ama ejderhalar orada yaşar dedi. Ben bugüne kadar buzlar ülkesi diye bir yer olduğunu bile bilmiyordum. Haklısın Yıldız krallığı hepsine uzak ve iyilik ile dolu bir yer o krallık ile pek işi olmamıştır çünkü kara ormandan geçer yolu dedi. O kara orman sayesinde şimdi buradayım dedi sıkıntılı bir ses ile. Daha sonra ise gülümseyerek en azından seni kurtarmama sebep oldu dedi Sara. Teşekkür ederim kraliçe.
Sara gülümsedi ve önemli değil dedi. Merak ettiğim bir şey var. Nedir diye sordu SYBIL. Yarın bir törenden bahsettin ne töreni o? Yarın ben ilk defa tahta çıkıp bilgeleri toplayacağım. Daha sonra ise güneş en tepeye çıktığında seni ailene kavuşturacağım. Nasıl bir tören oluyor. Yedi bilge yedi rengin gücü ile büyüyü birleştirip ruhunu bedenin ile birleştiriyoruz. Peki oraya döndüğümde burası hakkında söylememem gereken başka bir şey var mı? Çünkü her şeyi soracaklardır. Kolye ve sana hediyelerim dışında söylememen gereken bir şey yok. Ha bir de buraya gelmen gerektiğini sakla. Bilirler ise her şeyi çözerler. Bu kolye ya da buraya geçmeleri neden bu kadar önemli SYBIL. Çünkü pers diyarını bilenler gücümün sahibi olmaya çalışacaklardır. Sonuçta bu kadar önemli bir büyüyü herkes yapamaz. Anlıyorum ve merak etme bilmeleri gereken dışında hiçbir şey bilmeyecekler. Muhafızlarına güven kraliçe onlara anlatabilirsin. Çünkü onlar sana bağlı çok özel kişiler. Ben zaten onlara kendimden çok güveniyorum. Öğrenmen gerekenleri öğrendiğine göre biraz dinlensen iyi olur. Baksana prens huzursuzlanmaya başladı. Her şeyi hissetmek iyi bir şey mi? Kesinlikle hayır kızım sen acı çekersen bende acı çekerim ve bu gücümün laneti gibi bir şey. Şimdi git yat uykusuzluğunu da hissediyorum. Ayrıca odanda ihtiyacın olacak her şey var yatağının kenarında da bir bardak süt var içmeyi unutma. Peki içerim diyerek ayağa kalktı Sara. Odam nerede peki? Ayakların seni odana götürecek merak etme. İyi uykular. Size de diyerek Sara odaya doğru yürümeye başladı. Odaya girdiğinde yataktaki gecelik ile üzerini değiştirdi lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra sütünü içti. Sonunda huzurlu yarını düşünmeden uyuyabilirim diyerek başını rahat yastığa koydu ve anında uykuya daldı.
Son sınavı da geçti artık evine geri dönüyor. Sevdikleri ise sabırsızca onu bekliyor peki ya sonra ne olacak kaçabilecek mi kaderinden. Sara'yı bundan sonra neler bekliyor. Okuyalım görelim keyifli okumalar.
İnstagram:maviates95
ggunesgultepe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇENİN KEHANETİ LOTUS
FantasiGeceyle gündüzün tam ortasında soğuk bir kış gününde bir prenses geldi dünyaya. Lakin sevgili prensesin kaderi yüzyıllar öncesinden belliydi. Kaderinde savaş kan ve ölüm vardı. Sara bu savaşın kehanet ile can bulmuş haliydi.