Multi:Dağhan
10k'mız hayırlı olsun genşşlleerr :P
☆☆☆
Can'dan
Bir sigara.
Ne kadar alabilirdi ki canınızın acısını?Ya da nasıl azaltabilirdi,ne gibi bir etkisi olurdu?
Küçücük bir dal parçası ya,nasıl iyileştirebilir sizi?
Çisem buna gerçekten inanıyordu.O parmağım kadar olan şeye nefes alması buna bağlıymışçasına gömülmüştü.Tüm derdini,kederini sileceğini sanıyordu.
İçine büyük bir yudum daha çekerken,buna daha fazla dayanamadım ve uzanıp parmaklarının arasından sigarayı aldım.Bana sinirli bir bakış attı.
"Sen de iyice alıştın buna." Dediğinde omuz silktim ve sırıtarak sigaradan bir yudum aldım. "Fazla içiyorsun." Diye mırıldanım.
"Evet," dedi. "Bu şey bana iyi geliyor."
"Hayır," dedim ben de aynı şekilde. "Bu şey sana iyi falan gelmiyor.Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?" Sigaradan bir yudum daha aldım.
"Peki,sen neden içiyorsun?" O an,söylediklerimle yaptıklarımın tezat içinde olduğunu farkettim ve güldüm gerizekalı gibi. "Sen içiyorsun diye."
Çisem gülümsedi ve gözlerini İstanbul manzarasına çevirdi.Emir'in evinin manzarası cidden güzeldi.Bizimki de yanında olduğundan,aynı manzaraya bakıyorduk doğal olarak.Beşiktaş'ın stadı ilk bakışta dikkat çekiyordu.Bana sorarsanız,ben pek beğenmiyordum stadı ama Deniz çok seviyordu.Stadın yan tarafında İTÜ kampüsleri belli ediyordu kendini.Ardında ise uçsuz bucaksız deniz vardı.
Çisem iç geçirip başını duvara yasladı.Bende sigarayı kül tablasında söndürüp ona çevirdim bakışlarımı.
"İzmir'i özledim." Diye itiraf etti. "Denizinin kokusu bile bir başkaydı." Başımla onayladım onu.
"Bir de bana sor.Burnumda tütüyor." Gözlerimi manzaraya çevirdim tekrar. "Annem ani bir şekilde evlenmeden önce,zor bir hayatım vardı.Hem çalışıyordum hem de sınava hazırlanıyordum.Birilerinin eve para getirmesi gerekiyordu çünkü.Babam olacak piç hayatımızın içine sıçıp bıraktı da biraz." O günleri hatırlayınca histerik bir şekilde güldüm ama bunu Çisem'e yansıtmak istemediğimden anlatmaya devam ettim.
"Koyu bir Göztepe taraftarıyım.Hiç bir maçını kaçırmamaya özen gösterirdim takımımın.Her hafta staddaydım.Bir sürü arkadaşlarım falan vardı.Okul ve maçta olmadığım zamanlarda,Deniz ve bir kaç arkadaşımla daha mahalledeki kafede pineklerdik.Bazen orada çalışıyordum.Sahibi çok severdi bizi.Hatta sen de biliyorsun o kafeyi,tartışmıştık ya kardeşin yüzünden." Eski günler yüzümde bir gülümseme oluşturmuştu. "O zamanlar ne Deniz değişmişti,ne de ben." Çisem'e baktım. "O günleri özlüyorum galiba."Çisem gülümsedi.Gözleri çok derin bakıyordu.Sanki her şeyi biliyorum,der gibi bakıyordu bana.
"Neden böyle bakıyorsun?" Diye fısıldadım.Bu istemsiz olmuştu.Kaşları havalandı ama bakışları değişmemişti. "Nasıl bakıyorum?"
"Her şeyi biliyormuş gibi..." Çisem sadece gülümsemekle yetindi.Dah fazla üstelemedim.Saçmalıyordum.
"Deniz ve senin değiştiğini söylerken ne demek istiyordun?" Diyerek konuyu değiştirdi.
"Deniz artık birine aşık.İstesek de eskisi gibi beraber takılamıyoruz.Eve geldikçe görüyoruz birbirimizi.Ayrıca eskisi gibi yaramaz bir kız çocuğu gibi bakmıyor bana.Gecenin bir yarısı bağıra bağıra Beşiktaş besteleri söyleyip İzmir'i ayağa kaldıran kız çocuğu gitti de,yerine olgun bir kız geldi.Emir Berkan onu olgunlaştırıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEPLASMAN • tamamlandı
Teen FictionKendi halinde futbolu takip eden ve okulunun futbol takımında amatör top oynayan, arkadaşlarıyla Playstation kafede zaman öldüren sıradan olduğuna kendini inandırmış bir kız ve Göztepe'nin forveti, hayatını futboluna adamış, yalnız bir futbolcunun h...