Not: Bu bölüm feelsten ve kalp krizinden hastaneye kaldırılırdığınız taktirde masraflar müessesemize ait değildir, teşekkürler teşekkürler.
Keyifli okumalar,satır aralarında buluşalım♥️ Zaten son bölümlere geldik az yorumlaşalım ya valla çok seviyorum sizlerle konuşmayı, yorum yapmayanın saçlarını yolarım hadi eyw xjlzcjxmcj
🦅
☆☆☆
Boyundan kızgın demir sokma hissini bilir misiniz? Bilmezsiniz tabi, nerden bileceksiniz? Ama ben tam olarak o hissi yaşıyordum şu an. Sanki her nefes alışımda boynuma kızgın demir sokuluyormuş gibiydi. Parmaklarım karıncalanıyordu.
Sanki Bayern Münih maçındaydım. Durum 5-0 ama ben hala çabalıyorum.
"Baba," dedim gözlerimdeki yaşları silerek. "Onlara bir şey olursa ben yaşayamam. Yemin ederim yaşayamam. Deniz benim her şeyim." Sanki o kurtarabilirdi de... Boş yapıyordum. Karım şu sikik ameliyathanenin içinde canıyla cebelleşirken ben burda boş yapıyordum.
"Benim kızım güçlüdür, sağ salim çıkacak. Az sonra ameliyathanenin kapısı açılıp da Deniz 'baba içimden üç tane küçücük şey çıktı, çok çirkinler bunlar benim olamaz!' Diyerek çıkarsa şaşırmam." Deyip zorla gülünce iç geçirip gözlerimi yine kapıya diktim.
Uyurken Deniz'in sesine uyanmıştım. Doğum başlamıştı. Ama henüz 7,5 aylıklardı, çok erkendi doğmaları için. Bu yüzdendir ki doktor sezaryena almıştı. Risk vardı, ama daha çok bebekler içindi bu risk. Üçüz oldukları için doktor daha fazla kalırlarsa öleceklerini söylemişti. O yüzden bu kadar erken başlamıştı doğum. Hala da risk vardı. Tam olarak gelişemedikleri için onlara bir şey olacak diye ödüm kopuyordu.
Şu 7 ayda iyice bağlanmıştım keratalara. Aylardır onlara oyuncaklar, mobilyalar, kıyafetler alıyorduk. Tamamen Beşiktaş temalıydı bu eşyalar. Tabii ki öyle olacaktı, gidip de mavi alamazdım ya? Şimdiden formalarını bile almış, arkalarına Jr. Berkan's yazdırmıştım. Bu beyaz formada yazandı. Siyah olanlarında hepsinde ayrı ayrı Metin-Ali-Feyyaz yazıyordu. Babam onlara bu ismi vermişti.
Kafamı dağıtmak için düşündüğüm bu şeyler işe yaramış, beni gülümsemişti. Benim karım güçlüydü, 4'ü de oradan sağ salim çıkacaktı.
Dememe kalmadan içeriden bir doktor çıkmıştı.
Ben hemen ayağa fırladım,bu bizim doktorumuzdu.
"Durum nedir doktor?" Dedim aceleyle. Doktor gülümseyince içim rahatladı. Elini samimi bir şekilde omzuma koydu. "Hepsi çok iyi. Senin oğlanlar biraz zorladı bizi, ama onlarında senin oğulların olmalarına bağlıyorum." İçim daha da rahatlarken gülerek doktora sarıldım. "Sağolasın doktor, şimdi görebilir miyim onları?"
"Ha orası biraz sıkıntılı Emir. Çocuklar bir kaç hafta küvezde kalmak zorundalar. Çünkü daha çok küçükler, biz büyümelerinde biraz yardımcı olacağız."
"Aman iyi olsunlar da..." İç geçirdim.
"Deniz'i odaya aldık ama uyuyordur daha. 105 numaralı odada. Çocukları görmek istiyorsan gidelim yanlarına." Babama baktım kararsızca. Gülümsedi. "Deniz uyuyordur daha,biz çocuklara bakalım."
Doktorla birlikte bir kaç koridordan sonra kocaman bir camın önüne gelmiştik.
"İlk sıradaki üç küvezdekiler sizin." Camın hemen önünde üç tane küvez vardı. İçlerinde ise... Çok küçük lan bunlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEPLASMAN • tamamlandı
Teen FictionKendi halinde futbolu takip eden ve okulunun futbol takımında amatör top oynayan, arkadaşlarıyla Playstation kafede zaman öldüren sıradan olduğuna kendini inandırmış bir kız ve Göztepe'nin forveti, hayatını futboluna adamış, yalnız bir futbolcunun h...