Bölüm ☆48☆ Anne

11.6K 666 47
                                    

Emir'den

"Ne yapmalıyım?" Diye sordu.Göz bebekleri titriyordu resmen.Canının acısındandı bu. Bu acıyı geçirememek beni bitiriyordu.

"Sen konuş." Diyerek telefonunu slime tutuşturdu Deniz. "Bu doğru değil." Dedim.Başını iki yana salladı. "Şu an konuşmak istemiyorum Emir,lütfen."

Ona kıyamayıp açtım telefonu.Ben bir şey diyemeden annesi konuşmaya başladı.

"Deniz,kızım!" Annesinin sesi hatırladığım kadarıyla böyle değildi.Başka bir kadın konuşuyor olmalıydı.

"Ben Deniz'in erkek arkadaşıyım,kimsiniz acaba?" Deniz kaşlarını çatarak baktı bana. Ne yaptığımı anlamadığı belliydi.Ki ben de bilmiyordum.

"Deniz yanında mı?" Dedi kadın.

"Yanımda olsaydı kendisi açardı,değil mi? Bir sorun mu var?" Kadın pes etmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Ben Deniz'in teyzesi Suna. Ablam...Yani Deniz'in annesi şu an hastanede.Durumu hiç iyi değil." Şokla gözlerimi kırpıştırdım. "Ne?Nesi var?"

"O şerefsiz herif yapmış yine yapacağını.Kırılmadık kemiğini bırakmamış." Kadın ağlamaya başladı. "Şu an yoğun bakımda,kafasını duvara çarptığı için beyin kanaması riski var...İsminin Emir olduğunu hatırlıyorum. Lütfen Emir,Deniz'i annesine getir.Belki... Son kez görmek ister annesini." Kadın ağlayarak telefonu kapattığında,ben de telefonu kulağımdan ayırmış aptal aptal telefona bakıyordum.

Deniz'in annesi...Ölmek üzereydi resmen.Annesini sevmesem de,bir anneydi sonuçta.Anneler ölür müydü ki?

"Emir,ne oldu?" Dedi Deniz panikle.Ben şimdi nasıl anlatacaktım bunları?Derin bir nefes alıp dolan gözlerimi sildim ve Deniz'e baktım.

Söylemem gerekiyordu.

Ama üzülecekti...

Belki de o kadar üzülmezdi,annesiyle arası çok iyi değildi sonuçta.

Ah,kendimi kandırıyordum.

"Annen..." yutkundum.Deniz sabırsızca bana bakıyordu ve korktuğu belliydi. "Yine kavga etmişler sanırım." Der demez anlamıştı zaten.Titreyen elleri salık saçlarını biraz daha dağıtırken,bu huyunun benden bulaştığını düşünüyordum istemsizce.Ben de panik olduğumda saçlarımla oynardım.

"Ne yapmış ona?" Gözleri resmen 'iyiymiş' demem için yalvarıyordu ama ona yalan söyleyemezdim.Özellikle bu konuda.

"Bir kaç kemiğinde kırık varmış..." anında gözleri dolarken yutkundum ve devam ettim. "Ayrıca başını duvara çarpmış sanırım,ağır yaralanmış.Şu an...Yoğun bakımdaymış.Teyzen Suna Hanım söyledi."

Deniz ellerini ağzına bastırdı şokla.Gözlerinden yaşlar boşalmaya başlamıştı bile.İşte, her ne kadar annelik yapmasa da 'anne' olduğu için seviliyordu işte.

Ellerini yüzünden çektim ve avucum içine aldım yanaklarını.Eğilip gözlerine baktım. "Şimdi hemen babanın yanına gidiyoruz ve ilk uçakla İzmir'e gidiyoruz,tamam mı?" Deniz bir şey demeden başını salladı.O an aksini söylesem bile onaylayacak haldeydi.Sanki bir tür boşluğa düşmüştü.

İçim acırken,elimden bir şey gelmediği için kendimden nefret ediyordum.Tek yapabileceğim sıkıca sarılıp yükünü sırtlanmaktı.Başka ne yapabilirdim ki?

☆☆☆

Gökhan Abi'ye haber verdim arabada.O da havaalanına gitmemizi,oraya geleceğini söyledi.Bilet işini de ona bırakmıştım çünkü yanımda oturan Deniz'in pek bir şey yapacak hali yoktu.Ona kısa bir bakış attım.

DEPLASMAN • tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin