Hoseok~
Yuna arkada kucağında uyuyan bebeğimizi öylece izlerken ben olanları düşünüyordum. Bu imkansızdı, doktor bana seçim yapmamı söylemiş ikisinden birinin her türlü zarar göreceğini söylemişti kesin bir dille.
Ben düşünme gereği duymadan Yuna'yı seçince bi nevi bebeğin ölmesine müsaade etmiştim.
Yuna uyanıp bebeğini sorunca elim ayağıma dolaşmış ne yapacağımı bilemez olmuştum. O an bebeğin öldü demek, canımdan can götürmeye gidiyordu.
Nasıl derdim ki, uğruna hayata tutunduğun bebeğin öldü diye...
Doktorun da dediği gibi bebeğin yaşaması bir mucize idi. Sanki birkaç saat önce bana seçim yaptıran o doktor değilmiş gibi, güler yüzü ile bebeği getirmişti kollarımıza.
Yuna'ya tuvalete gitme bahanesi ile ayrılıp doktor ile özel olarak konuşunca, ölü doğan bebeğin kalbi atmaya başlamıştı umudun hiç olmadığı saniyelerde.
Donghyun.. O bir mucize idi. Tıpkı Yunanın güzelliği kadar mucizevi ve gerçek dışı idi. İkiside üstün varlıklar gibiydiler gözümde. Onlar benim en değerli varlıklarımdı.
Sürdüğum arabada, gözümü yoldan kısa bir süreliğine almış arkama bakıp kontrol etmiştim ki Yuna'nin da uyuduğunu gördüm.
Çığlıkları hala kulağımdaydı. Çok acı çekmiş ve oldukça yorgun düşmüştü. Hala da yorgundu ne kadar dinlensede.
Eğer şuan bebek olmasaydı onunla asla bu kadar huzurlu dönemezdik. Muhtemelen olanlar üstüne çok kotu sonuçlar olabilirdi. Onu kaybedebilirdim. Fakat bebeğim onu da kendini de bana armağan etti...
Eve geldiğimizde arabayı evin barajına park edip çıkmak için hazırlandım. Kapımı en yavaş şekilde kapatıp arka kapıya yöneldim.
Yuna ve donghyun hala uyuyorlardı. Sanırm bu ikii bebeği taşımak bana kalıyordu. Yuna'nin kucağında uyuyan Donghyun'u en nazik şekilde alıp doğruldum. Yuna bu sırada kıpırdanmış ve muhtemelen elinde bebeği hissetmeyince gözlerini anında açıp etrafa bakmıştı.
"Ahh Hoseok... geldik mi "
Hemen yanındaki doğum çantasına eli gitmiş ve aşağı inmeye çalışmışti.
"Hop hop, bırak onu hemen ve olduğun yerde dur, Donghyun'u bırakıp geliyorum, sakın kalkma anladın mı beni"
Kısık fakat sinirli çıkarttığım sesim sayesinde başını sallamış hemen gözleri kapanmıştı. Ciddi anlamda gözlerinden yorgunluk akıyordu.
Bebeği yatağımızın başındaki beyaz sade beşiğine koymuş üstünü ince bir battaniye ile örtmüştüm. Açıkta kalan boynuna yaklaşıp içime çekmiştim huzur veren kokusunu.
Birkaç kıpırdanmadan sonra uykusuna devam etmişti küçük bebeğim.Aşağı inip bir koluma çantayı takıp uyuklayan Yuna'yı da çıkarmıştim arabadan.
Eve girip ayağımı gelişigüzel kapıya vurup kapanmasını sağladıktan sonra odamıza çıkarıp yatağa uyanmasını sağladım.
Olduğu yerden doğrulup başını ovmaya başlarken aynı zmanda konuştu,
"Kendimi iyi hissetmiyorum, bu baş ağrısı da nereden çıktı.. "
Gözleri kapalı bir eli başını okşuyordu. Canının yanmasına asla tahammül edemiyordum fakat doğanın bir parçasıydı bu..
Beşiğe taraf bakıp ayaklanmaya başladı ki anında onun hiç güç uygulamasına izin vermeden kaldırdım oturduğu yerden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD WIFE - JJK (+18)
Fanfiction(#yetişkiniçerik ve diyalog) Onunla olmak için yıllarca Tanrı'ya yalvarmam sonunda sonuç vermişti. Fakat onunla evlendikten sonra , bu denli değişmesini hiç tahmin etmemiştim. Tüm çektiğim acılara rağmen, asla kopamamıştım ondan taki beni bir parça...