Aşağı inince hala aynı şekilde koltuğa yayılmış Jungkook ile o ortamda kalamayacağımı düşünerek adımlarımı durdurmadan mutfağa yönlendirmiştim.
Dolaba gidip portakal suyunu çıkarmış ve çekmecelerden büyük bardağa koyduğum portakal suyunu yavaş yavaş içmeye başlamıştım.
Tadı oldukça güzeldi. Belkide taze ve bizzat kendim sıktığım için bu kadar güzel geliyordu tadı..
Arkamdaki büyük yemek masasına geçip çektiğim en yakin sandalyeye oturmuştum.
Düşünceler bir bir beynime hücum ederken, ben uzun süredir düşündüğüm konu başlığı ile muhattap olmak istiyordum. Çünkü diğer düşüncelerin hepsi şuan salonda oturan bedenin sahibi ile ilgiliydi...
Bir an önce bir iş bulmalıydım.
Dong' un ihtiyaçları, ev gerekleri aylık giderler derken bunları karşılayacak bir kaynağım olmalıydı.
Karnımın ağrısı ile elimi oraya götürüp aslında önümdeki engeli hatırlamıştım.
Henüz doğmamış bebeğim ile çalışmayı sorun etmezdim fakat hamile birini işyerinde çalıştırmak isteyen olur muydu bilmiyordum..
Düzenimi kurmam gerekiyordu hemen. Hamileliğim umarım kötü geçmezdi çünkü Donghyun'a hamile iken pekte sıkıntısız geçtiği söylenemezdi..
Başımı masaya koyduğum koluma yaslayıp gözlerimi kapatmıştım bi süreliğine.
Kalkıp odama gitmeye karar verip ayakklanınca tezgaha yaslanmış Jungkook' u görmem ile irkildigimi belli etmiştim.
"Napıyorsun burada? Ödüm koptu"
Düz bir ifade ile başta tepki vermese de sonra konuşmuştu uykulu kalın sesi ile.
"Oğlum ile uyumam mümkün mü?"
Bi anda sorduğu soru bikac saniye düşünmemi gerektirmişti. Gerçekten onunla olmak istiyordu bundan şüphem yoktu. Onu zaten çok sevdiği belliydi ki söz konusu oğluydu.
Onunla oluşturduğu bağı içimi ısıtıyordu. Dong da onu görünce hep mutlu oluyor eğleniyordu. Bi an önce onunda anlayacağı yaşın gelmesini istiyordum herşeyi anlatmak için..
Elimle karnımı biraz daha ovalayıp başımı belli belirsiz sallamıştım. Salona doğru yürürken arkamdan geldiğini hissetmiştim.
Koltuğa doğru yönelip oturmuş onun da gelmesini bekler gibi bakıyordum ki uzun sürmeden gelmiş karşımdaki koltuğa.
Hemen söze girmeyi tercih etmiştim.
"Dong' un ve evin ihtiyaçları sürekli devam ediyor, Yarın iş bakmaya gideceğim, Dong'u yanına bırakmam sorun olur mu? Duruma göre erken dönmeye çalışırım."
Anlamaz gözlerini üzerime dikip sorusunu yöneltmişti anında.
"Yuna, farkında mısın bilmiyorum fakat karnında bebeğimiz var. Ona iyi bakmalıyız, seni yormama, işlerde yardim etme gibi kararlar almışken bana çalışman gerektiğinden bahsediyorsun.?"
"Senden para filan isteyemem Jungkook. Herşeyin farkındayım bebeğime nasıl bakmam konusunda. Para kazanmam lazım bir an önce bu yüzden tek istediğim yarın birkaç saatliğine Dong ile ilgilenmen?"
Jungkook yanıma gelip dizlerimin önünde dizleri üstüne çökmüştü. Kaslı ve şekilli bacakları iyice belirginleşmiş ve dikkatim kısa süreliğine de olsa oraya kaymıştı ki hızla gözlerimi bana bakan gözlerine dikmişti.
"Yuna lütfen.. Bebeğimiz çok küçük ve en ufak seye karşı çok hassas. Ayrıca Donghyun da hala küçük, gerçek bir Aile ortamına, anne babasının ilgisine ihtiyacı var. Benim sana da bebeklerime de bakacak gücüm var. Lütfen çalışma konusunu bir süreliğine de olsa aklından çıkar."
Onun parasına ihtiyacımız olmadğını bilmeli ve şuan bile gereksiz bir yakınlık vardı aramızda, ister istemez geriliyordum...
Şuan bu durumdan kurtulmak için başımı belli belirsiz sallamış ve ayaklanmıştım. Adımlarımı mutfağa yönlendirip ışıkları kapatmış ve merdivenleri sakince tırmanmıştım.
Ardımdan gelen Jungkook , girdiğim odama girince ne kadar kastığımı fark etmiştim. Kendimi daha fazla sıkmamin bebeğime zarar vereceğini düşüp derin bir nefes verdim.
Yatağımda uyuyan bebeğimi kontrol edip elimi beline sokmuştum kazağından. Terlememiş olması ile yüzüne bakıp öpücüğumu dudaklarına armağan ettim.
"Siz burada yatın. Ben salonda uyuyacağım. "
Elime aldım yastık ve çekmecedeki ince pikeyi aldım.
"Dong gece acıkınca uyanıyor. Uykusu bozulunca da huysuz olabilir, beni çağırırsın uyanınc-"
"Aşağıda uyuma belin tutulur, zarar görmeni istemiyorum. Siz yerinizde yatin ben koltukta uyurum."
Elimdekileri alacakken ondna önce davranıp yatağımin yaninda, pencerenin önünde ay ışığının vurduğu koltuğa yastığı ve pikeyi bırakıp ona bakmadan konuştum.
"Burada uyuyabilirsin. Isıtıcıyı demin açtım geç ısınır orası."
ıtiraz etmeden başını sallamış ve koltuğa çoktan yerleşmişti.
Bende yerime geçince onun, yarı çıplak yatma huyundan kurtulduğunu fark etmiştim. Yada sadece suanki durumda çekiniyordu rahat olmaya.
Üstündeki dar pantolonu sürekli kendine yapışan yerleri çekip bırakıyordu. Rahatsızlığı belli oluyordu her hareketinden ama yapacak birşey yoktu.
Düşüncelerimden hemen sonra aklıma, onun birkaç kıyafetini yanıma getirdiğimi hatırlamıştım.
Şimdinin aksine evlilik zamanlarımizda ayrılığımizdan beri bendeydi o birkaç parça.
Onlari verip vermemek konusunda çekinmiştim. Kendimi ele vermek gibi bisey olurdu sanırım.
Hâlâ pikenin altinda kıpırdandığını görünce dayanamamış dolabima yönelip ona ait olan bordo geniş tişört ve kapalı gri esofmani üzerine bırakmış tek kelime etmeden yatağıma dönüp Dong' a kollarımı sararak kendimi uykuya verdim. o sırada şaşkın gözler ile bana bakıyor sessiz konuşuyordu.
"B-bu kıyafetlerim oldukça eski. Hala yanında olmalarına şaşırdım..."
Cevap vermeden son kez derin nefes alıp uykuya teslim oldum.. En son hatırladığım şey ise Jungkook'u kıyafetlerini giyme sesi idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD WIFE - JJK (+18)
Fanfiction(#yetişkiniçerik ve diyalog) Onunla olmak için yıllarca Tanrı'ya yalvarmam sonunda sonuç vermişti. Fakat onunla evlendikten sonra , bu denli değişmesini hiç tahmin etmemiştim. Tüm çektiğim acılara rağmen, asla kopamamıştım ondan taki beni bir parça...