•56

2.8K 132 47
                                    

Doldurduğum valize tekrar bir göz atıp birşey unutup unutmadığımı kontrol etmiştim ki yatağın kenarında olan küçük çekmeceye yönelmeye başlamıştım.

Ne olur ne olmaz diye evin anahtarını almak istemiştim yanıma ve en son oraya koydum diye hatırlıyordum.

Çekmecenin önünde eğilip yavaşça açmıştım.

Içinden direkt gözüme çarpan şey beni son derece korkutmuş ve endişelendirmişti.

Bunun Hoseok ile ne gibi bir bağlantısı olurdu anlamıyordum.

"Y-yoksa kendisi için m-mi?"

Son derece sessiz ve dışımdan mırıldandığımdan ürpersemde bu silâhı yanımda götürmem gerektiğini düşünüyordum.

Elime almaya bile korksam da hemen silaha yapışıp birkaç filmde gördüğüm sahnelerdeki gibi içindekileri çıkarmış ve valizin kenarına koymuştum silahla birlikte.

Ona birşey olsa asla kendimi affedemezdim.

Çünkü hicbir insan ölüme gidecek kadar kötü değildi, Ve bu kişi Hoseok hiç değildi.

Valizi kapatıp kalkarken dağınık yorgana elimi atıp düzeltmeye başlamıştım.

Erkek başına doğal olarak yapamıyor olmalıydı, veya bunlarla uğraşacak durumda değildi gerçekten.

Yorganı ucundan tutup çekmiş ve yere düşmesini sağlamıştım.

Altındaki pikenin kenarlarına giden elim gördüğüm şeyle donakalmıştı..

Buda neydi böyle?

Umarım ki düşündüğüm şey değildi bu Hoseok, bu sefer gerçekten biterdi..

Yatağın üstündeki ilişki sonrasından kalan çeşitli sıvılar beni korkutuyordu.

Hoseok aldatmak gibi kelimelere en uzak adamdi bu yüzden elimin titremesini geçirmek için bunun benimle ilişkiye girdiği geceden kalma olduğunu aklıma sokmuştum.

E-evet evet, bizim pisliğimizdi tabiki de.

Derin bir nefes alıp pikeyi sökmeye başlamıştım.

Iyice bir araya toplayıp ele alınacak hale getirip banyo ya atmak için kalkıyorken bir yanı yatağın altında, bir yanı bariz ortada olan iç çamaşırları ile gözümün ıslandığıni fark etmiştim.

Evet..

Aldatmıştı işte.   Aldatmıştı gerçekten de beni.. bu kadarmış, ayrılma lafı ağzımdan çıkmasa da boş olmasını fırsat bilir gibi eve kadın atmıştı.

Bu kadar düşüktü.  Işte tam olarak bu kadar düşük biriydi.

Onu asla tanıyamamışim, hiç tanıyamamışim..

Gözyaşlarımı elimin tersi ile silip görmemezlikten gelip ayağım ile yatağın altına görünen çamaşırların geri kalanını da itmiştim.

Ne kadar iğrenç biri olduğunu yüzüne vurup iyice düşmesini izlemek yerine herseyi tam olarak bitirp kendi pisliğinde boğulmasına bırakacaktım sadece.

En azından geç olsa da görmüştüm işte kim olduğunu,  ne olduğunu..

Valize doğru gidip aynada yansımama saniyelik bakmıştım.

Tekrar valize dönüp aşağı indirmiş ve Donghyun'u aramıştı gözüm.

Kanepede uzanmış ve ellerinde Donghyunu yukari aşağı atarak güldürüyordu onu.

Oysa kendisinin göz yaşlarından ıskalanan kirpikleri gülse de bariz belliydi.

Şuanki tablo ne kadar can yaksa da ona baktıkça midem bulanıyordu.

Aldatıldiğini öğrenen bir kadın için fazla mı sakindim.?

Bilmiyorum , sadece artık bunlara dayanamıyordum.

Yıllar beni yıpratmaktan başka birşey yapmamıştı. Dayanacak gücümde yoktu.

Hiç kimseye ihtiyacim yoktu ve artık kimseyi istemiyordum. Oğlum ile kendi hayatımı kurmak istiyordum tüm bunlardan uzaklaşarak..

"D-donghyun, gidiyoruz hadi."

Ikisi de bir anda bana dönmüş ve mızmız bey çoktan başlamıştı konuşmaya.

"Hayır anne evimizde kalmak istiyorum, oyuncaklarım burada hem.
Babamda gelecekse gidelim."

Ahh şuan hic sırası değildi Dong, lütfen yapma bebeğim. Annen dokunsan tüm yaşadıklarını haykıracak durumdaydı.. lütfen sadece gel..

Yaklaşıp sadece Donghyun ile göz teması kurarak onu adeta çekip almıştım. Aklıma bir kadının onun vücuduna dokunması ve şuan Dong'un Hoseok ile temas etmesi geldikçe iğreniyordum..

Donghyun mızmızlansa ds onu aldırmamış ayakkabısını giymeye başlamıştım.

Ağlama başlayan donghyun'a susmasini söylerken valizi elime almış ve peşimden kapıya sürüklemiştim.

Hoseok yanıma koşup yalvarmaya başlamıştı gitmemem için.

"Lütfen gitmeyin, lütfen Yuna. Özür dilerim asla olmicak bir daha bunların hiçbiri. Yemin ederim kii.."

Onun aksine sessiz ses tonum ve göz temasi kurmayarak son sözümü söylemiştim.

"Boşanma evraklarıni göndereceğim."

Hoseok uzun uğraşları sonucu son dediğim ile dizlerinin üstüne çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

H-hayir umrumda değildi. Aldatmıştı utanmadan beni.  Bu roller inandırıcı gelmiyordu asla..

Yalvarmalari sürse de kapıyı açıp bir an önce arabaya koyduğum valizi ve Donghyunla bende binip uzaklaşmıştım oradan.

Ona yaptığından sonra tüm herşeyle birlikte nefretimi ve paramparça olan kalbimin pisliklerirni püskürmediğime sevinebilirdi.

O artık bitmişti.  Benim için Hoseok yoktu, bitmişti artık benim için..

Şuan ne olacak bilmiyordum ama her ne olacaksa herkesten ve herşeyden uzak sadece ben ve oğlumla olacaktı..

~

16:08

Arkada çocuk koltuğunda uyuyan Donghyun'a aynadan bir göz atıp önüme dönmüştüm.

Oda çok yorulmuş ve yıpranmıştı olanlardan çokta anlamasada.

Melek gibi uyuması tüm yorgunluğumu ve yaşadıklarımı bir nebze azaltıyordu.

Her şeye rağmen hafif bir gülümseme de olsa buna sebep olan tek şey onun tatlı yüzünü hala gülerken görüyor olmaktı.

Onun mutluluğu herşeyden kat ve kat daha önemliydi.

Umarım ki Her seyi onun için en iyi şekilde olmasını sağlayabilirdim...

*Jeongguk arıyor...*

Çalan telefonuma uzanıp bir kaç çalışta açmıştım kim olduğuna bakmadan.

Yolda telefon kullanmaktan çekindiğim için kısa suremsini umarak cevap vermiştim.

"Evet?"

"Neredesin?"

Sorgulyan ve kalın sesin sahibi Jungkook'tan başkası değildi.

Sanki 2 saat once ağlayan ben değilmişim gibi şuan içimde tuhaf bir his olmuştu. Nedeni belliydi ama tam olarak da açıklayamiyodum..,

"Neden ilgilendiriyor bu seni?"

"Yoongi'nin evindeyim bekliyorum."

Ahh bir sen eksiksik Jungkook... kafayi yememd ramak kaldı Tanrım...

BAD WIFE - JJK  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin