Sözlerimi sona doğru zor tamamlamıştım. Çünkü her lanet şeye rağmen onu özlemiştim fakat bilmesine gerek yoktu. Asla da bilmeyecekti.
Boynumda oluşan ıslaklık ile kalbim ona sarıl diye emir verdikçe ben direniyordum..
Başını boynuma yaslayıp sesli devam etmişti ağlamasına. Daha fazla ağlama da defol git artık Kook çünkü sana tüm yıllarin özlemini , en sonda pişman olacağım şekilde çıkaracaktım.. git artık bırak beni de git artık..
Bedenini iyice üstüme vermiş boynumdaki yüzü ıslatmaya devam ediyordu tenimi. Hafifçe kıpırdanmıştım çünkü altımdaki acıyı tekrar hissetmeye başlamıştım.
Koltuğun ıslak olduğuna emindim artık çünkü bacak aramdaki ıslaklık bunu işaret ediyordu.
"C-canım yan-yanıyor"
Zar zor çıkan sesimle söylediklerim üstüne anında kalkmıştı. Ne diye biraz daha seninle temas halinde olmama engel olursun ki, ne zamandan beri dediklerimi önemser oldun be adam...
Ayaklarımın dibindeki küçük boşluğa oturmuş altımdaki ıslaklığa kaşları çatık bakıyordu.
Gözleri hala ordayken kısık sesini bahsetmişti.
"Noldu Yuna, neden bu durumdasın. Hoseok evde yok, sana dokunacak kimse de yok evde başka."
Sona doğru o kadar kötü olmuştu ki yüzünden tek tek bunu söylerken ki duyguları belli oluyordu. Böyle acı çekmen artık hoşuma bile giderdi Jungkook. Üzgünüm...
"Sana ne kim dokunduysa? Şimdi tek kelime etmeden beni hastaneye bırak ve defol git hayatımdan yada arabadan indir evime gidip taksi çağırayım."
Net konuştuğum için mutluydum çünkü duygularımı takip etsem tek yapacağım sabaha kadar sarılıp dokunmaktı özlediğim tenine.
Oturduğu yerden sinirle kalkıp kapıyı üzerime sertçe kapatmıştı. Bu havalar da nerden geliyordu böyle. Şuan yazık denilecek durumda olan oydu oysa ki..
Şöför koltuğuna oturmuş arabayı elini çabuk tutarak çalıştırıp yola koyuldu.
Öylece olanları düşünüp sinirleniyordum fakat varlığı yanı başımda olduğu için içten içe mutlu ve heyecanlıydım.
Bir süre yol alıp durmuştu. Bana bir göz atıp inmişti arabadan. Benim tarafıma gelip hala acıdan kıvranan bedenimi kavrayıp hastaneye girdi.
Ne ara aldığımı bilmediğim telefon sanırım baştan yeri elimdeydi. Boynuna doladigim ellerimi iyice sıkılaştırıp başımı göğsüne yasladım. Bu fırsatı birdaha bulamayabilirdim. Sonsuza kadar gibi bir süre için..
~
Muayene olmuş hastane odasında öylece tavanı izliyordum. Iyi değildim, hemde hiç. Nasıl fark edemezdim bunu asla gizlenecek birsey değildi.
Donghyun'da çok okay anlamıştım hamile olduğumu. Fa-fakat bebeğimi kaybetmiştim fark edemediğim için..
Şuan yaşadığım duyguların kat ve Katını öğrenince Hoseok daha fazla yaşayıp,
yıkılacaktı. Onun Donghyun'dan sonra da çocuk istediğini çok iyi biliyordum. Çok fazla üzülecekti. Hatta onu bilerek öldürdüğümü bile düşünürdü belki. Sürekli istemediğimi dile getirdiğim için böyle düşünmekte haklı olurdu da..
Karşıda bana biraz uzak sayılacak koltukta uyuyakalan adam da benim devrelerimi iyice bozuyordu.
Gelir gelmez beni ameliyathaneye aldıkları için yaklaşık 3 saat süren ölü bebeğimi almaları süresince yorgun düşüp uyuyakalmıştı.
Ameliyathaneye girmeden ne kadae gitmesini söylesem de gitmeyeceğini biliyordum.
Yorgun düşen bedeni küçük koltuğa zar zor sığsada kıvrılmıştı öylece.
Ne kadar yanlış olsa da kolumdaki serumu çıkarmış ayaklanmıştım. Dikişler çok tazeydi fakat ona yakın olup doyasıya izlemem istiyordum..
Duvardaki saate gözüm gidince sabah 5'e geldiğini ayırt etmiştim.
Yanında dizlerimin üstünde çöküp öylece izledim özlediğim adamı.
Saçları dağılmış, ağzı hafif açık kalmış ve masum masum uyuyordu.
Ahh tanrım... neden yıllar sonra onu tekrar gönderdin bana, yolumdan sapmak istemiyorum, bir ailem var. Neyle sananıyorum böyle...
"Beni izlemek yerine sana eskisi gibi dokunmama izin verip kollarıma gelsen de birlikte uyusak ha?"
Bi anda konuşunca elim ayağım dolanmıştı. Hemen bi bahane ortaya atmaya koyuldum.
"Gitmen için uyandıracaktım, daha fazla kalmanı istemiyorum. "
Gözlerini hafifçe aralamış bana çevirmişti yüzünü . Ellerini saçlarına götürüp ileri geri karıştırıp tekrar eski haline bırakmıştı yumuşak olduğu belli olan saç tutamlarını.
"Yanında duracak biri yok, Hoseok da 4 güne anca gelir işi uzadı sana söylemiş olması gerekti aslında."
Bi dakika ya bu iş hiçte normal bir hal almıyordu. Ne yani ikisi iletişimde miydi birbiri ile..
Yavaşca ayaklanıp üstümdeki hasta elbisesini aşağı çektip düzelttim.
"Siz konuşuyor musunuz Hoseok ile? Nereden biliyorsun işinin uzadığını ve daha doğrusu iş için gittiğini?"
"Sakin ol Yuna kocan gelince o anlatır anlatması gerekenleri. Şimdi geç ve dinlen, doktordan neden ameliyat olduğunu öğreneceğim."
Ikiletme gereği duymadan yatağıma geçip Jungkook 'un gönderdiğini düşündüğüm hemşire serumu takarken onun boşuna gittiğini düşünmüştüm çünkü doktora yanımdaki adama kaybettiğim çocuğum ile ilgili birşey söylemesini istemediğimi belirtmiştim. Bi süre kimse bilsin istemiyordum fakat Hoseok gelince fikrim değişirdi eminim ki.
Şimdi tek istediğim yorgunluğumu alacağını umduğum bir uyku çekmekti. Jungkook'un kalıp kalmayacağı veya herhangi birsey düşünmeden uykunun kollarına bırakıverdim kollarımı..
(Selam! 700 kelimelik çok kısa bir bölüm oldu fakat diğer bölümlerde olacakları sabırsızlıkla bekleyin!~♡)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD WIFE - JJK (+18)
Fanfiction(#yetişkiniçerik ve diyalog) Onunla olmak için yıllarca Tanrı'ya yalvarmam sonunda sonuç vermişti. Fakat onunla evlendikten sonra , bu denli değişmesini hiç tahmin etmemiştim. Tüm çektiğim acılara rağmen, asla kopamamıştım ondan taki beni bir parça...