Dünyanın bir haber olduğu büyük bir projenin merkezinde bulunan, masum bir denek.
Hiçbir suçları yokken, ceza çekmek zorunda kalan iki ajan.
Alec ve Jace başlarına nasıl bir bela geleceğinden habersiz görevlerinini sonunda, tahmin edemeyecekleri bü...
"Kırıcı oluyorsun, bebeğim. Ne hayallerim vardı, benim."
İkisi de karşılıklı kahkaha atmaya başladıklarında, Jace'in gözü saate takıldı. "Siktir." diyerek arabayı çalıştırdığında, Alec'de emniyet kemerini takmıştı. Az önce sarhoş adam yüzünden ölmemiş olabilirlerdi ama Jace'in panikle gaza basmalarının sonucu genel olarak iyi yerlere çıkmıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arabayla birimin önüne geldiklerinde, Alec gördüğü kişiyle gülümserken, Jace gözlerini devirerek ortağına bakmıştı.
"Cidden mi? Hala mı bu çocukla oynuyorsun?"
Alec, gözlerini irileştirerek gülmeye başladığında, Jace her zamanki sinir olmuş ifadesini yüzünde takınmaya devam etti.
"Simon onunla oynamamdan memnundur belki, neden karışıyorsun?"
Jace, sabır dileyerek arabadan inerken, Alec hızlı bir şekilde çaylağın yanına doğru yürüdü. Elindeki bardakta, özel olarak hazırlanmış filtre kahveyi alırken, "Günaydın, Simon." diyerek gülümsedi. Yudumladığı kahvenin keskin tadı Alec'in boğazını yakarken, dudaklarından memnun mırıltılar dökülüyordu.
Simon, "Günaydın efendim, istediğiniz dosyalarda burada." diyerek diğer elindeki dosyaları Alec'e uzattı. Alec, ona göz kırparak aldığında, teşekkür dahi etmeden önünden yürümeye başlamıştı. Aslında bu dosyaları hazırlaması gereken kişi kendisiydi. Luke ceza adı altında, dosya düzenleme işini ona verirken, Alec elinin altındaki Simon'ı kullanmaktan çekinmemişti.
Zavallı acemi, Alec'in yanında çalışarak onun yardımcısı olmayı, dahası saha görevlerine çıkmayı hayal ediyordu. Alec'in ise yaptığı tek şey, acemiyi getir götür işlerinde kullanmaktı. Canı çok sıkılırsa ders adı altında dövdüğü zamanlarda olmuyor değildi.
Asansörün önüne geldiğinde Jace ona yetişirken, saatini kontrol etti. Toplantıya sadece bir kaç dakika kalmıştı. Gelen asansör onları yirmi dördüncü kata çıkartırken, vakit kaybetmeden toplantı salonuna ilerlediler. Luke ile ucu ucuna yetiştikleri toplantı boyunca, Alec esnemeye başlamamak için kendini zor tutmuştu. Patronları zaten bildiği detayları yaya yaya anlatırken, sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Bu lanet toplantılardan gerçekten nefret ediyordu. Son iki haftadır, bu iş yüzünden geceleri barlarda takılma işi de askıya alınmıştı. Belki de sinirini tam olarak bundan kaynaklanıyordu. Onu bekleyen avlardan uzak kalıyordu.
