〽〽〽
Göğsüne iyiden iyiye yerleşen adama sıkıca sarılan Alec, saçlarına kondurduğu öpücük sonrasında gözlerini yumdu. İstediği tek şey bu gece de, kabusların onu bulmamasıydı.
〽〽〽
Alec, üzerindeki hareketlilikle gözlerini araladığında, zihni uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordu. Sabahlar onun için kabuslardan önce de sonra da, zorluydu. Magnus'un titreyen bedenini hissederek kendini toparladığında, Alec kollarını hareketli bedene doladı.
Neler oluyordu?
"Magnus."
"Magnus."
Alec bir kaç kez Magnus'un adını tekrar etse de, ondan beklediği tepkiyi bir türlü alamıyordu. Hala titremeleri süren Magnus, başını Alec'in boynuna daha fazla gömdü. Elleri, omuzlarını pençe gibi sararken, Alec ne yapması gerektiğini sorguluyordu. Tamamen bedeninin altında, hareketsiz dururken, onun uyanık olup olmadığını bile anlamıyordu.
"Magnus... Beni duyuyor musun? Kendine gelmelisin."
Alec'in kendini duyurma çabaları sonuçsuz kalırken, boynuna akan ılık damla ile dondu. Bunun ne olduğunu bulunduğu pozisyonda söylemesi mümkün değildi. Görmek içinde ilk baştan yapması gerekeni yaparak kavradığı bedenle yatakta yan döndü. Oda pencereden sızan güneş ışıklarıyla nispeten aydınlıktı.
Alec karşılaştığı manzarayı izlerken hareketlendiği anda, kolunu sertçe kavrayan eller ile karşılaştı. Magnus, anlamadığı kelimeler mırıldanırken, yanaklarından göz yaşları akıyordu. Ağlamaları yavaş yavaş iç çekişlere dönüştüğünde, dudaklarından acı çektiğini belli eden iniltiler dökülmeye başladı. Boşta kalan elini yavaşça yanaklarında gezdiren Alec, sakince konuştu.
"Magnus, uyan. Ben buradayım."
Magnus'un hareketlerinde herhangi bir değişme olmazken, Alec ne yapacağını bilemeyerek ona doğru eğildi. Kabus gördüğünü belliydi. Ne gördüğü ise tamamen muammaydı. Bu yüzden de onu sarsarak uyandırmak yerine daha sakin bir yol seçti. Yüzüne eğilerek, titreyen dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Ardından da yatakta hareketlenerek onun üzerine çıktı. Ağırlığını vermese de, varlığını hissetmesini için uğraşıyordu.
Titreyen dudakların bir süre tadını çıkaran Alec, saçlarını kavrayan ellerle gülümsedi. Sonunda uyanan koca bebeği görmek istediğinden hızla geri çekildi. Magnus, fazlasıyla donuk olan parlak kahverengi gözleriyle kendisine bakıyordu.
"İyi misin, bebeğim?"
Dudakları yavaşça aralanan adamın, konuşmasını bekleyen Alec, farklı bir tepkiyle karşılaştı. Magnus, saçlarından uzaklaştırmadığı eliyle, başını kavrayarak kendine çekmişti. Dudakları onun istediği şekilde birleşirken, her temasta Alec, yanaklarına bulaşan gözyaşlarını hissediyordu. Ağlamaya devam etmesi canını sıkarken, istediğini ona vermek için hareketsiz kaldı. Her dudak temaslarında, eli şefkatle Magnus'un bedeninde geziniyordu. Ama, Magnus'un son zamanlarda olduğu gibi başlattığı öpücük masum olsa da, hep o şekilde kalmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innocent Poison {MALEC}
FanfictionDünyanın bir haber olduğu büyük bir projenin merkezinde bulunan, masum bir denek. Hiçbir suçları yokken, ceza çekmek zorunda kalan iki ajan. Alec ve Jace başlarına nasıl bir bela geleceğinden habersiz görevlerinini sonunda, tahmin edemeyecekleri bü...