Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✑𝓣𝓱𝓮 𝓔𝔂𝓮𝓼 𝓞𝓯 𝓠𝓸𝓿𝓮
Okula doğru yol almaya başladığım sırada yağmur yağmaya başlamıştı.Ve ben az önceki güneşli havaya aldanarak şemsiye falan almamıştım.Üstelik ince giyinmiştim ve hava buz gibiydi.Ama yine de güneş tüm parlaklığı ile benim yağmurun altından kaçarak okula girmemi izliyordu.
Sınıfımın olduğu koridora saptığım sırada öğretmenimizin derse başladığını görmüştüm.Bakışlarımı bileğimdeki saatime çevirdiğimde ve çoktan on beş dakikanın geçtiğini anımsadığımda adımlarımı aşağı kattaki yemekhaneye yönlendirmiştim.
Bir alt katımızdaki koridora adımladığımda hemen sağ köşedeki 'F' sınıfı gözüme çarpmıştı.Kapının yanında boydan boya uzanan sınıf camlarının orada durup kafamı hafifçe öne çıkardım.Öğretmen tüm hararetiyle dersini anlatırken çok dikkat çekmemek adına gözlerimi sınıfta gezdirdim.
Seul kafasını hafifçe öne eğmiş defterine bir şeyler karalıyordu.Ve buradan yazdıklarının yamuk ve harflerinin arası açık olduğu görünebiliyordu.Ona daha dikkatli bakabilmek için bedenimi yavaşça yukarı kaydırdığımda sınıf öğretmeninin dikkatini çekmiş ve anlattığı dersinin yarıda kesilmesini sağlamıştım.
Gözlerim heyecan ve korkudan açılırken öğretmen bir şeyler söylüyor,bütün sınıf gözlerini bende gezdiriyordu.Sırtımdan çıkarıp yere koyduğum çantamı hızla kapıp aşağı doğru koşturdum.Yemekhanedeki erkekler tuvaletine saklanabilirdim. Yemekhaneye girip kendimi tuvaletteki herhangi bir kabinin içine atıp üzerimden kilitlemiştim.Bütün sınıf beni görmüştü ve benim sabahtan beri 'Tenefüste Seul'un yanına gider ve onunla konuşurum.Hatta bahçede birlikte oturur eğer isterse tur atarız.' düşüncem tuzlabuz olmuştu.Derin bir nefes verip dışarı çıktım.Ellerimi yıkadım ve yemekhanedeki herhangi bir masaya oturup çantamı kafımın hemen altına yerleştirdim.
-
Tenefüs zilinin çalmasını beklerken 'F'sınıfının önündeydim.Canıma susamış gibi zilin çalmasına beş dakika kaladır kapının önünde bekliyor,beni görecek olan öğretmene ne diyeceğimi sorgulayıp duruyordum.
Kulaklarıma dolan tanıdık melodiyle olduğum yerde sıçrarken elimde tuttuğum sırt çantamın sol kulpunu sol omzuma asmıştım.Sınıfın kapısı sonuna kadar açılmış ve elindeki edebiyat kitaplarıyla Bay Jihyung bana doğru bakmıştı.Edebiyat hocamızın önünda saygıyla eğilip bakışlarımı ellerime çevirdim.
"Seni bir daha ders zamanı koridorlarda görmeyeyim,Jung Jaehyun." Kafamı olumlu anlamda sallayıp tekrardan eğildim.Bay Jihyung öğretmenler odasına giriş yaparken,ben de sınıfın girişine doğru adımladım.Seohyun ve tanımadığım bir kız birlikte konuşuyorlardı.Görünüşe göre Hyoyeon sınıfta yoktu ve Seul kendi sırasında boş gözlerle karşısındaki öğretmenlar masasına bakıyordu.
