✑𝓚𝓪𝓷𝓰 𝓢𝓮𝓾𝓵
Uyandığımda hava henüz aydınlanıyordu. Güneşin kendini zar zor gösterdiği gökyüzü turunculuğunu koruyordu. Tahmin edileceği gibi Jeno'daydım. Hatta onun odasında ve onun yatağındaydım. Kendisi de hemen dibimdeydi zaten. Saçları sağ elimin hemen altındaydı ve birbirine girmişlerdi. Yumuşaklığını dokunmadan bile hissedebiliyordum. Kafası omzumun hemen altına yaslıydı ve kollarını etrafıma sarmıştı. Her zamanki gibi, üzerinde yine hiçbir şey yoktu. Bu onun küçüklük alışkanlığıydı. Yaz ya da kış geceleri olsun, tişörtün kendisini boğduğunu söyleyerek çıkartıyordu. Alışmıştım artık onu üstsüz görmeye.
Parmaklarımı saçlarına daldırdım. Anında kıpırdanmaya başladığında umursamamıştım. Saçlarını okşamaya devam ettim ve gözlerimi tavana dikip turuncu gökyüzünü izlemeye başladım.
Evet, Jeno'nun iki kişilik yatağının tavanında yaklaşık iki metrelik bir cam vardı. Bu camı istediğiniz gibi açıp kapatabiliyordunuz. Siyah bir perdesi ve hırsız kilitleri de vardı. Dün gece yağmur atıştırmıştı. O sırada da gökyüzünde binlerce yıldız vardı. Sayıları çok fazla olmasa da güzellerdi ve ben onları izlemek istemiştim. Jeno'da benim için perdeyi kaldırmıştı. Etrafında silikon kaplamalar vardı. Yani içeriye soğuk falan girmiyordu camı açmadığınız sürece. Güzeldi yani.
"Uyu." Jeno'nun uykulu ve boğuk sesi bakışlarımı yüzüne çevirmemi sağlamıştı. Yüzünü tam net göremiyordum. Koyu renk saçları yüzünü kapatıyorken onları nazikçe arkaya taradım. "Uyu yoksa seni okula göndermem."
Aslında buna sevinebilirdim. Okula gitmek gibi bir isteğim yoktu tabii. Ama bugün Kore Tarihi sınavım vardı ve altı kredili bir dersin sınavını kaçırmam benim için iyi olmazdı. Ki Jeno bunu umursamaz, dediğini yapmazsam cidden de göndermezdi. Ve ben de sahte rapor bulmak için yırtınırdım. O'nun yüzünden bir çok sınava sonradan girmek zorunda kalmıştım.
Bu yüzden gözlerimi kapattım. Gözlerim kapalı olsa da odadaki aydınlık ve hemen üstümüzdeki camdan vuran güneş ışıkları rahatsız olmama neden olmuştu. Jeno'nun kıpırdandığını hissettim. Kafasını yukarı doğru kaldırmış ve yanağını omzuma yaslamıştı. Sağ elimi saçlarından çekerek serbest bıraktım.
"Endişeleniyorum." Sesi boğuk ve durgundu. Yorganın altında kalan sol elini kaldırdı. Uzandı ve omuzlarıma dökülen kızıl saçlarıma dokundu. "Senin için, Jaemin için. En çok senin için..."
Sesindeki o durgunluk devam etti. Biliyordum. Endişelendiğini ve neler hissettiğini biliyordum. Korkuyordu. Benim için, Jaemin için ve kendisi için... Ve biliyordum, en çok kendisi için korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌇🌆🌃✨🌌 ; NCT KISA HİKAYELER
Novela Juvenil[NCT AND MORE] ❅ ❅ ❅ ❅ [SHORT STORIES] [Top 10] #1- Renjun , #1- Winwin , #1- Taeil , #2- Doyoung , #2- Yangyang #4- Marklee , #8- Wayv , #9- Xiaojun , #4- NctU , #6- NctDream , #5- Nct127 , #8- Lucas , #10- Taeyong , #10- Jungwoo , #4...