🌇🌆🌃✨🌌 ; NCT KISA HİKAYELER

🥃~2(Lee Jeno)

✑𝓞𝓷𝓮 𝓢𝓱𝓸𝓽

Jeno ile kısmen sevişmemizin arasından bir hafta geçmişti. Ve o geceden beri, sanki yıllardır birbiriyle iyi geçinen iki klişe sevgiliymişiz de, her gün ona günaydın mesajları atıp zamansız öpücükler veriyormuşum gibi davranıyordu. Bu durum kesinlikle ama kesinlikle benim gibi sadece lise birde kısa bir ilişkiye sahip olmuş bir kız için fazla garipti.

"Jeno okuldayız lanet olası!"

Sürekli kavga eden iki gencin birden bire sarmaş dolaş olmasına garip ve yadırgayan bakışlar atan öğrencilerde kısa bir göz gezdirirken homurdandım. Lee Jeno, hiçbir şeyi bir tarafına takmadığı gibi beni de takmamıştı.

"Çok güzel kokuyorsun. " Yüzümü buruşturdum. Ondan böyle iltifat duymak nadirdi. Hatta bana ilk defa iltifat ediyordu sanırım.

Beni, koyu kırmızı, üzerine öylesine stickerlar yapıştırdığım çelik dolabım ile kendi bedeni arasına hapsederken nefesi ensemi okşuyordu. Kapağı açık olan dolabımdan bir sonraki dersimin kitaplarını alırken ürperdiğimi hissediyordum.

Jeno'nun gülümsemesi kulaklarıma ilişirken ona doğru dönmeme izin vermeden güçlü kollarını belime sarıp beni göğsüne yasladı ve çenesini omzuma yerleştirdi. Şaşkınlıkla açılan gözlerim ve ağzım ile ne yapacağımı şaşırmıştım. Hızla atan kalbini sırtımda hissedebiliyordum. Uzun saçları yanaklarımı ve boynumu okşuyorken yapabildiğim kadarıyla etrafa göz atmaya çalıştım. Derslerinden yeni yeni çıkmış birkaç öğrenci fısıldaşarak arkamızdan geçip giderken yanaklarımın kızardığını hissettim. Ben böyle şeylere alışık değildim, Tanrı aşkına!

"Jeno, Yukhie kafana 48 numara kalın tabanlı botlarıyla mı vurdu napıyorsun ya?!"

Jeno tekrar güldü ama kafasını kaldırmadı. Yüzü boynuma bakacak şekilde kafasını sola çevirdi ve çıplak boynuma dudaklarını bastırdı uzunca. Çıldırmak üzereydim. Artık gerçekten onun Jeno olmadığını, yerini kafasında anten olan uzaylılardan birisinin aldığını düşünüyordum. Çünkü o hayatta birisinin ona dokunmasına bile izin vermezken sürekli bana yapışık olması hiç normal değildi.

Açıkçası Kore'ye geri geldiğimden beri bana olan tavırlarındaki değişikliğin farkındaydım ama umursamamıştım. Geçen haftaki sevişmemizde de (kısmen) sarhoş olduğu için böyle yaptığını, yüksek ihtimalle o geceden sonra yüzüme bile bakmayacağını düşünmüştüm ama öyle olmamıştı. O geceden beri kedi gibi etrafımdaydı ve elleri sürekli bedenimdeydi. Kâh elimi tutuyor, kâh yanında otururken elini bacağımda gezdiriyor ya da dudaklarını tenime yerleştiriyordu. Şu anda da yaptığı gibi.

"İki dakika sonra dersim başlıyor ve artık seni öldürmemek için başka sebebim kalmadı Jen!"

Öfkeyle ona seslendiğimde yavaşça benden ayrıldı. Dolabımın kapağını kapatıp kilitledikten sonra kucağımdaki kitaplarla bedenimi ona doğru çevirdim. Yüzündeki hayal kırıklığı anında gözlerimin önünde belirdiğinde şaşırmadan edemedim. Çok tuhaf davranıyordu. Sebebini bir ara sormam gerekiyordu çünkü bu halleri Lee Jeno için imkansız kategorisine giriyordu.

"Gidiyorum Jeno."

Kafasını salladı. Gözlerimin içine istekle bakıyordu. Dudaklarımın arasından derin bir nefes bıraktım. Bakışlarımı etrafta kısacık gezdirip etrafta birilerinin olup olmadığını kontrol ettikten sonra parmak ucumda uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Bunu yapmamı bekliyormuş gibi bir elini belime koyup yanağımı kavradıktan sonra sıcak dudaklarını dudaklarıma yerleştirdi ve beni öpmeye başladı. Bir şey demedim ve öpmesine izin verdim.

Kısa sürede benden ayrıldıktan sonra ellerini deri ceketinin ceplerine yerleştirdi ve kısılan gözleriyle bana baktı. "Dersin bitince görüşürüz."

Omuzlarımı aniden düşürürken gözlerimi kapatıp açtım ve kafamı sallayarak onu onayladım. "Tamam. Ararım seni."

Ona kısaca el sallayıp çoktan geç kaldığım dersime doğru koşturmaya başladım. Arkamdan yüksek sele seslendiğini duydum:

"Çabuk çık dersten!"

Gözlerimi devirdim ve gülümsedim. Tam bir baş belasıydı.

@sysisi
10.02.2023

[Yorum yapmayı unutmayın lütfen🤍]