Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✑𝓑𝓻𝓸𝓽𝓱𝓮𝓻𝓼
Annem, o gece kapıdan çıkıp gittikten sonra bir daha gelmemişti. Aradan çok bir zaman geçmese de, neredeyse iki günü arkamızda bırakmıştık, ne aramış ne de geceleri uğramıştı buraya.
O geceden beri Chenle ve Jisung benimle birlikte kalıyordu. Odamda iki kişilik bir yatak vardı ve birisini sağıma, diğerini soluma alarak bütün gecemizi birlikte geçiriyorduk. Jisung uyku sorunu çekiyordu, Chenle kendini huzursuz hissediyordu ve ben biraz da olsa rahatlamaları için onları yanımdan ayırmıyordum. Onlar uyurken saçlarını okşuyor, şarkılar mırıldanıyordum.
Bugün günlerden çarşambaydı. Chenle ve Jisung okullarına gitmek için erkenden hazırlanırken ben onlara kısa bir kahvaltı hazırlamaya çalışıyordum. İkisine de karınlarını tok tutması için bol sebzeli ve yoğurtlu smoothie hazırlıyordum. Neyse ki seviyorlardı.
Chenle merdivenlerden aşağı ilk inen olmuştu. Üzerindeki bordo renkli okul takımı düzenli bir şekilde üzerindeydi ve saçları güzelce taranmıştı. Hazırladığım smoothie tabağını, yanına koyduğum muz ile birlikte atıştırmaya başlarken Jisung hemen arkasından mutfağa giriş yapmıştı. Chenle'nun aksine kıyafetleri dağınık, gömleği adam akıllı iliklenmemiş ve saçları karışıktı. Boynundaki okul kıravatını bağlamaya çalışıyorken mızmızlanarak bir şeyler söylüyordu.
Elimdeki tabağı masaya bıraktım ve gülümseyerek yanına ilerledim. İlk önce alnına küçük bir öpücük kondurmuş ve "Günaydın. " demiştim. Aynı şekilde, gülümseyerek karşılık verirken ellerini iki yanına indirmiş ve kravatını bağlamam için bana izin vermişti. Güzelce bağladığım kravattan sonra iliklenmemiş düğmelerini ilikledim ve ceketini düzelttim. Saçlarını da ellerimle tarayarak şöyle bir şekil verdiğimde bana teşekkür etmiş ve yanağıma küçük bir öpücük bırakarak sandalyesine oturmuştu.
Onlar atıştırıyorken ben odama çıkarak hemencecik hazırlanmıştım. Bir beş dakikanın ardından aşağıdan Chenle'nun seslenişleri duyuluyorken sırt çantamı da aldıktan sonra motorumun anahtarını da alarak aşağı indim. İkisi kapının önünde beni bekliyorlardı. Onlara askılığa astığım kaskları uzatırken kendiminkini de almış, ayakkabılarımı da giyerek evden ayrılmıştım.
Motorumu kilidinden çıkarıp asfalt yola çıkardıktan sonra ilk ben bindim. Jisung benim arkama geçerek kollarını sıkıca belime sardıktan sonra onun arkasına Chenle geçmiş ve sıkıca tutunmuştu kardeşine. Neyse ki arkamdaki koltuk iki kişiyi de rahat bir şekilde alacak kadar geniş ve büyüktü. Zaten okulumız da çok uzak değildi. Beş dakikanın ardından çabucak varmıştık.
Dersin başlamasına henüz beş dakikadan biraz daha fazla bir süre vardı. Motorumu güvenlik boyunca dizili olan bisiklet ve motor kilitlerinden birine taktıktan sonra beni bekleyen Chenle ve Jisung ile birlikte okula girmiştim. Onların sınıfı ilk kattaydı. İkisi ile birlikte sınıflarına kadar gitmiştim. Okula girdiğimiz anda başlayan fısıltılar sınıfa girdiğimizde de devam ediyordu. Onları unursamadan kardeşlerime kısaca sarılmış ve onları çok sevdiğimi söyleyerek ikisinin de yanaklarına öpücük bırakmıştım. Sınıftan çıkmadan önce etrafa kısa bir bakış attıktan sonra kendi sınıfıma doğru ilerleyerek üst kata çıkmıştım.
