Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✑𝓨𝓸𝓾
2010
Elimde tuttuğum beyaz mini fotoğraf kamerasıyla karşımda bana bir şeyler anlatan babama çevirdim gözlerimi.
"Bu makine ile kendin için güzel bulduğun ne varsa çekmeni istiyorum.Gözlerin ve kalbin neleri güzel bulursa onların fotoğrafını çek ve bu deftere yapıştır."
İki eliyle de uzattığı kahverengi,eskimiş karton kapağının zıttında parlak ve düz sayfalara sahip defteri bana uzattı.
Gözlerimi etrafta gezdirmeye başladığım sırada gözüm bir şeye takılmıştı.Benim yaşlarımda,parlayan koyu gözleri,beyaz teni,hafif pembeleşmiş yanaklarındaki iki gamzesi,terden dağılmış ince,uzun saçları ve enerjisinin aksine sıska bir vücudu vardı.Gülümsediği her an gözleri daha da parlıyor,yanağındaki gamzeler daha da belirginleşiyordu.Kahkaha attığı her an,mümkünmüşçesine gözleri tamamen kayboluyor,hafif ince sesi kulaklarıma doluyordu.
Elimdeki beyaz fotoğraf makinesini daha çok kavramış ve ayağa kalkarak adımlarımı onun yanına yönlendirmiştim. Yanında iki erkek arkadaşı vardı ve eğleniyora benziyordu.Yanlarına gidip gitmemekte tereddüt etsem bile ilerlemeye devam ediyordum.O sırada babam da tüm dikkatini ayaklandığımdan beri bana vermişti.
İlerlemeye devam ettim.Yüzü bana doğru dönüktü ve sadece onların oynadığı kum havuzuna yaklaştığım sırada arkadaşlarıyla birlikte dikkatini bana vermişti.Gözleri bir bende bir de elimdeki kamerada gidip geliyordu. Ayaklarım kum havuzunun kenarındaki hafif çıkıntının köşesine çarparak durduğunda gözlerim hâlâ ondaydı.Meraklı bakışları hâlâ ben ve kameram arasındaydı.
Kimseye farkettirmeden derin bir nefes almış ve normalin aksine kendinden emin çıkan ses tonumla konuşmaya çalışmıştım.
"Babam güzel bulduğum şeylerin fotoğrafını çekmemi istemişti.Çekebilir miyim?"
Parlayan gözleri hafif şaşkınlıkla aralanmış ve kafasını yavaşça aşağı sallamıştı.
"Evet çekebilirsin de,neyi?"
"Seni."
Büyüyen gözleri parladıkça daha da parlıyordu.Arkadaşlarının tüm odakları ve beni izleyen babamın tüm ilgisi benim üzerimdeydi ama bunu umursamadan kameramı kaldırdım ve babamın gösterdiği gibi kameranın düğmesine bastım. Kameradan çıkan beyaz ışık ve ardından gelen 'dııt' sesinin sonunda kameranın alt kısmından çıkan fotoğrafı elime almış ve kendine gelmesini beklemiştim.
Hafif buğulu çıkan fotoğraf çok güzeldi.Şaşkın ifadesi,dağılan saçları ve parlayan gözleri benim için bu dünyada ki en güzel şey olmuştu.
_
Kahverengi kapaklı defterimin ilk sayfasına bir hafta önce yapıştırdığım fotoğrafın üzerinde gezdirdiğim ince parmaklarımı kaldırıp yavaşça ikinci sayfayı çevirdim. Üzerindeki kırmızı bol tişört,dağılmış karemel saçları,parlayan gözleri ve iki yanağındaki gamzeleri ile güzeldi yine.İlk fotoğrafımı katı yapıştırıcıyla yapıştırmış,altına o günün tarihini yazmıştım.Ama elimdeki bu fotoğrafı,babamın iki gün önce marketten benim için aldığı resimli ve renkli yara bantlarıyla yapıştıracaktım.Çünkü gamzeli çocuk beni üzmüştü.Ona kırgındım.
[Dört saat önce]
İlk fotoğrafımın ardından bir hafta geçmişti.Babam bu konu hakkında onu rahatsız edebileceğimi söylemişti ama dinlememiştim.Bir haftanın sonunda tekrardan o parka gitmiştik.Babam adını okuyamadığım yabancı bir kitapla birlikte bankta oturuyordu.Sakince sayfaları biten cümlelerle birlikte çeviriyordu.
Ben de sarı renkli kaydırağın arkasında,kum havuzunun içinde en fazla ondan iki yaş büyük olan bir kız çocuğuyla konuşan gamzeli çocuğu izliyordum.Yanındaki kız ve kendisi buraya doğru bakıyor,gamzeli çocuk eliyle bulunduğum yeri işaret ediyordu.
Gamzeli çocuk ve kız benim yanıma gelmişlerdi.Büyük kız tam önümde bana kaşlarını çatarak bakıyordu.Bense onun arkasındaki gamzeli çocuğa bakıyordum.Burayı izliyordu.
"Sen misin kardeşimin fotoğrafını izinsizce çeken?" Sesi yüksek çıkan kıza çevirmiştim bakışlarımı.Korkunç görünüyordu.Yüzümde üfak bir tebessüm vardı ve tuhaf bir şekilde karşımdaki bu kızdan korkuyor olsam bile silinmiyordu.
"Mina," diye seslendi gamzeli oğlan.Karşımdaki kız ile birlikte benim de bakışlarım onu bulmuştu.Oğlanın kaşları çatıktı ve gözleri benim üzerimdeydi.
"Bu kızı istemiyorum," dedi parmağıyla beni işaret ederken.Neden bilmiyorum,sanırım tanımadığım bu çocuğu çokça benimsemiştim kendime,yüzümdeki tabessüm yavaşça sönmüş,gözlerim dolmaya başlamıştı.
Adının Mina olduğunu öğrendiğim kız küçük oğlanı kafasıyla onayladıktan sonra tekrardan bana dönmüş ve beni bir güzel azarlamıştı.Kafam yerde,ışıklı ayakkabılarımın sönen ışıklarını izlerken onu dinlemiyordum.
Bir süre daha öylece bekledim.Mina ve gamzeli çocuk gitmişlerdi.Beni öylece dikilmiş bir şekilde gören babam hızla yanıma gelmiş ve ne olduğunu sormuştu.Dolan gözlerime inat kafamı dik tutmuş ve gülümsemiştim.
"Ben yeni arkadaşımın fotoğrafını çekmeye gidiyorum baba," dedim ve koşarak oradan ayrıldım.Babam arkamdan seslense bile nafileydi.Çoktan yolun yarısını bitiren iki bedenin arkasından koşar adımlarla ilerlemiştim.
Ben Seul,asla ama asla uslanmayan,yaramaz bir kızdım.
@sysisi 23.11.2019
[ÇOOOK önceden yazmıştım. Sevmişsinizdir umarım. ALACAKARANLIK'A DEVAM!!]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
[Hikaye başlıkları emoji olarak yayımlanıyor. Aynı emojiye sahip olan bölümler birbirinin devamıdır. (Örn; 💸, 💸~2) Okuduğunuz hikayenin devamını okumak için lütfen aynı emojiye sahip bölümlere gidiniz.]
