✑𝓢𝓻𝓲𝓼𝓸𝓷𝓮𝓻
Tüm gözler üzerimdeyken hiçbirini umursamıyor, üzerime oldukça bol olan kolej ceketimin ceplerine yerleştirdiğim ellerimle, genişçe oturduğum deri koltuktan karşımdaki bedenleri izliyordum. Hepsinin gözlerinde aynı duygular vardı. Sinirli ve şaşkınlardı. Bu gayet normaldi çünkü, yıllar önce ölüme terk ettikleri küçük kız hayatta kalmış, üstüne üslük sağlıklı bir şekilde büyümüş ve karşılarına dikilmişti.
Genişçe sırıttım. Çünkü her birinin gözlerindeki öfke bana feci halde zevk veriyordu. Modum bir anda oldukça yükselmişti.
"Beni gördüğünüze sevinmediniz sanırım." dedim oldukça ukalaca çıkan sesimle ve hafifçe yukarı doğru kaldırdığım sağ kaşımla onlara bakarken. Bedenimi tamamen deri koltuğa yasladım ve bacaklarımı hemen dibimdeki cam sehpanın üzerine yerleştirdim. Bacaklarımı üst üste gelecek şekilde koymuş ve gözlerimi tamamen onlara doğru çevirmiştim. Yüzümdeki gülümseme silindiği sırada, birleştirdiğim bacaklarımı yavaşça yukarı doğru kaldırdım. Ama kendime doğru çekmemiştim. Onun yerine tekrardan ve oldukça sert bir şekilde bacaklarımı sehpaya geçirdiğimde, postallarımın kalın topukları sayesinde anında tuzla buz olan sehpaya baktım kısa süreliğine.
İçlerinde, orta yaşlı ve oldukça çirkef görünen bir kadın sinirle ayağa fırladığında, yanındaki bir adam onu durdurmak için kolundan tutmuştu. Şaşkın ve sinirli bakışların eşliğinde yere doğru eğildim. Bacaklarımı kendime doğru çekmiş ve dirseklerimi dizlerime yaslayarak oturmuştum. Yerden aldığım küçük bir cam parçasıyla sol elimin üzerine gülümseyen ağız çizmiştim. Ne yaptığımı anlamaya çalışan dehşet dolu gözler hareketlerimi izliyordu sadece. İşim bittiğinde, çoktan kanla kaplanmış cam parçasını gelişigüzel fırlattıktan sonra sol elimi dudaklarımın üzerine kapatmıştım.
"Ama ben sevindim." dedim duygudan uzak bir ses tonuyla. Ardından gözlerimi hafifçe kısarak onlara baktım.
-
"Sen delirmişsin!"
Johnny'nin yüksek çıkan sesi ile yüzümü buruşturmuştum.
"Şu elinin haline bak!"
Elimi, aniden getirdiği sargı bezi ile sararken söyleniyordu. Oturduğum koltukta hafif sağa doğru kayarak aldığım bira şişesini kafama diktim. Aslında içmekten nefret ederdim. Ama böyle anlarda içmek aşırı zevk vericiydi.
"Bir daha o eve gitmek istemiyorum."
Johnny elimi sarmayı bıraktıktan sonra gözlerimin içine baktı.
"Neden? Sana ne dediler?"
"Bir şey demediler. Sadece... Sevmedim."
Duraksadığım sırada karşıya doğru baktım birkaç saniye. Sonrasında bira şişesinden birkaç yudum daha aldım.
"Öyle bir yer... Çok kasvetli. Çok karanlık, tıpkı yaşadığım yer gibi."
Gözlerimin önünde beliren anılar ile gülümsedim. Bakışlarımı Johnny'ye çevirdim ve gülümsememi genişlettim.
"Eğer bir daha gitmek zorunda kalırsam sen de gel."
Johnny öylece baktı bana birkaç saniye. Ardından gülümsedi ve sertçe saçlarımı karıştırdı.
"Gitmek istemiyorsan bir daha gitmek zorunda kalmazsın." dedi sol gözünü kırparak. "Merak etme."
O bilir bir tavırla konuştuğunda gözlerimi devirdim. Bir şekilde o eve tekrardan gidecek gibiydim ve o da benimle gelecekti. Sadece şov yapıyordu.
@sysisi
08.06.2021[İçimde en ufak yazma isteği kalmadığı şu dönemlerde, sağda solda bulduğum taslakları atıyorum aylar sonra zpzkşsös]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌇🌆🌃✨🌌 ; NCT KISA HİKAYELER
Novela Juvenil[NCT AND MORE] ❅ ❅ ❅ ❅ [SHORT STORIES] [Top 10] #1- Renjun , #1- Winwin , #1- Taeil , #2- Doyoung , #2- Yangyang #4- Marklee , #8- Wayv , #9- Xiaojun , #4- NctU , #6- NctDream , #5- Nct127 , #8- Lucas , #10- Taeyong , #10- Jungwoo , #4...