Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✑𝓦𝓮 𝓨𝓸𝓾𝓷𝓰
"O kadını anlamıyorum cidden. Adamın içindeki pislik yüzüne vurmuş zaten. Tipinden de belli ne olduğu-"
"Jaemin!"
Wendy Unni Jaemin'i net bir ses tonuyla uyardığında Jaemin susmuş ve kahvesinden bir yudum almıştı. Wendy Unni ise yüzündeki sert ifadeyi anında yumuşatıp Yeri'nin dolan gözlerini silerek ona sıkıca sarılmıştı.
"Sorun yok, bebeğim. Bundan sonra istediğin kadar bende kalabilirsin. Eğer o kadın seni dinlemiyorsa sen de onu dinleme. Bana kaç."
"Oo! Wendy'miz kız kaçırıyor. Duygulandım..."
Donghyuck sahte bir yüz ifadesiyle gözyaşını siliyor gibi yaparak ortamı yumuşatmaya çalışmıştı. Wendy Unni Yeri'yi bırakıp karşısındaki oğlana yumruk savurduğunda, Donghyuck Jeno'nun kolundan tutunarak ve kafasını kolunun arkasına saklayarak ondan kaçmıştı. Bu sırada kahkaha atmayı da ihmal etmiyordu.
Sınavların başlamasına sadece iki hafta kalmıştı ve biz deli gibi ders çalışıyorduk. Gerçekten! Hepimiz derslerimize o kadar odaklanmıştık ki, bugünü kendimize ayıralım demiştik. Günlerden cumartesiydi. Hava güneşli ve oldukça kasvetliydi. Erken kalktığım için yorgundum. Soğuk kahvemi erkenden bitirdiğim için mutsuzdum ve başım gerçekten çok ağrıyordu. Ama buna rağmen onları kırmamış ve ayarladıkları bir kafeye kaykay sürerek gelmiştim. Şuan ise önümde keçeli kalemlerim, sağımdaki Jisung ve solumdaki Chenle ile birlikte kaykayımın altını boyuyordum. Kafamıza göre bir şeyler karalıyorduk ve zaman öldürmeye çalışıyorduk.
Kafamı kaldırdığımda, tam karşımda bana bakan oğlanla göz göze gelmiştim. Mark durgun bakışlarını üzerimde gezdirirken her an uyuyacak gibiydi. Ona gülümsediğimde ise bana yorgun bir gülümseme yolladıktan sonra çayından içmişti. Buradaki herkesin gecelediğinden emindim. Herkes yorgun ve durgun gözüküyordu çünkü.
İlerleyen saatlerde Yeri'nin neşesi yerine gelmiş ve biraz daha sohbet ettikten sonra ayrılmıştık. Saat akşam beşe doğru geliyordu. Jaemin ve Jeno bir kafede baristalık yaptıkları için erkenden kalkmışlardı. Onlardan birkaç dakika sonra biz de kalkmıştık. Donghyuck, Jisung ve Chenle'yu da alarak mahallemizdeki basketbol sahasına doğru yola koyulmuştu. Yeri ve Wendy Unni ikilisi evlerine doğru yavaş yavaş ilerlerken sona ben ve Mark kalmıştık. Acele etmeden ilerliyorduk kalabalık caddede. Sol kolumun altında kaykayım vardı. Mark'ın elleri ince ceketinin ceplerindeydi ve oldukça büyük olan adımlarıyla yanımda ilerliyordu.
Mark ve ben, onun ailesi tekrardan Kanada'ya döndüğünden beri birlikte yaşıyorduk. Evimiz çok büyük değildi ama oldukça ferahtı. İkimizin de ayrı odaları, Mark'ın ailesinin yatak odası ve salon ile mutfağımız vardı. Bir de iki adet banyo ile tuvaletimiz. Evimizin ferah olmasının nedeni az bir eşyamız olmasıydı. Odalarda toplasanız beş, altı tane falan süs niyetine konulan eşya vardı. Onun dışında ev açık renklerle döşenmişti ve sakindi.
Büyük bir markete girdiğimizde Mark eline küçük bir sepet aldı. Önce birkaç ihtiyacımızı topladık. Sonra kendimize birkaç çeşit aburcubur ve soğuk kahve ile şarap aldık. Şarap Mark'a aitti. Ben sadece soğuk kahve içebilirdim.
Marketten de ayrıldıktan sonra yavaş yavaş ilerlemeye devam ettik. Evimizin olduğu sokağa saptığımızda ve insanların kalabalığı azaldığında, sol kolumun altında tuttuğum kaykayımı yere bırakarak ayağımın altına aldım ve üzerine çıkarak sürmeye başladım. Amacım önden giderek evin kapısını açmaktı. Mark elindeki poşetlerle arkamdan geliyordu.
"Ne yeriz?"
İçeri girer girmez direkt mutfağa doğru ilerledim. Arkamdan gelen oğlana sorumu yönelttiğimde elindeki poşetleri bırakmış ve arkama geçerek kollarını karnıma sarmıştı. Alnını sağ omzuma yaslarken ellerimi karnımın üzerindeki kollarının üzerine yerleştirdim.
"Ne yaparsan onu yerim."
Sessizce mırıldandığında uykusu olduğunu anlamıştım. Sağ elimi kaldırdım ve saçlarını karıştırarak omzumdan ayrılmasını sağladım. Onu kısa süreliğine uyuması için odasına gönderirken ben de bir şeyler hazırlamak adına işe koyuldum.
@sysisi 08.07.2020
[We Young adında bir One Shot kitabım var. Öylesine yazılmış bir şeydi, devamını getirmek istesem bile başaramadım. Yazmaya çalıltığımda da ortaya böyle bir şey çıktı. Ben de buraya atayım bari dedim. Eğer o kitabı da okumadıysanız okuyun lütfen. Belki aklıma geldikçe burada devam ettiririm kısa kısa bilemiyorum.]
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
