Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✑𝓢𝓾𝓷 𝓐𝓷𝓭 𝓜𝓸𝓸𝓷
Yorgun bedeni, gün boyu ağrıyan başı ve titremeye devam eden bacaklarıyla sonunda varabilmişti malikanesine Sun. Ardı ardına iki kez kilitlediği beyaz çelik kapının anahtarlarını bir köşeye atmış ve bedenini salonun geniş koltuklarından birisine bırakmıştı. İki kolu iflas edercesini iki yanına açılırken onları oynatabilecek hali bile olduğunu zannettmiyordu. Uzun dalgalı kahverengi saçları yaslandığı başlığın her bir köşesine savrulurken gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Enerjisinin tamamen çekildiğini hissediyordu.
"Gelebildin."
Birkaç dakikanın ve çoktan iflas eden bedeninin ardından kulaklarını dolduran gür ses gözlerini yavaşça aralamasına neden olmuştu. Başını hafifçe sağa doğru eğdi ve kendisine doğru yaklaşan bedeni izlemeye başladı.
"Üzgünüm bebeğim. Sana haber vermedim."
Hafifçe gülümsediğinde ve oturduğu yerde dikleştiğinde başının arkasından giren ağrı ile yüzünü buruşturmak zorunda kalmıştı.
"İyi misin?"
Haechan genç kızın sağındaki boşluğa oturmuş ve gözlerini yüzünde gezdirmişti. Sun'un kendisini kısa bir kafa sallamayla onaylamasının ardından da üstelemedi ve genç kadını izlemeye devam etti.
Sun derin bir nefes aldığında kendisine bakan gözler ile göz göze gelmişti. Sessizce güldü ve genç oğlanın saçlarını karıştırdı.
"Gerçekten iyiyim."
Haechan kafasıyla yavaşça onu onayladığında Sun bedenini tamamen dikleştirdi ve bacaklarını daha düzgün bir hale gerdi. İki elini dizlerine yerleştirdikten sonra yavaşça patpatladığında bakışları hala genç oğlanın üzerindeydi.
Haechan sakince genç kadının hareketlerini izliyorken son yapılan hareket ile beklemeden ayağa kalktı ve ağırlığını genç kadının bacaklarına verdi. Yüzü ve bedeni tamamen Sun'a dönükken bacaklarını hafifçe kaldırdı ve genç kadının beline sardı. Sun onu daha çok kendine çekerken ve kollarını genç oğlanın iki yanına koyarken ikisinin de bakışları birbirinin üzerindeydi.
"Tüm gün evde miydin?"
Sun sessiz bir tonda mırıldandığında ve sağ elinin ince parmaklarıyla genç oğlanın saçlarına nazikçe dokunuyorken Haechan kafasıyla onu onayladı ve derin bir iç çekti.
"Dışarı çıkmama izin vermiyorsun ki. Sadece okul ve Mark Hyung'un evi."
Haechan bıkkınlıkla konuştuğunda Sun gülümsedi ve uzanıp genç oğlanın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Sağ eli saçları ve boynu arasında bir yerdeyken yavaşça okşuyordu.
