2 ☘️

5.9K 575 84
                                    

30 kişi okuyor la, sevindim..... yorum vote aynen başka bişi demicem jsdkflsdfs

>>>>>>>>>>

Etrafıma baktım. Altımda eşofman altı, üstümde üzerinde İngilizce görünmez anlamına gelen yazısıyla bir sweatshirt, ayağımda ise sadece sıcak tutmaya yarayan ev ayakkabılarından vardı. Annemin zoru ile giyiyor olsam da şu an ayağımda olduğu için seviniyordum. Çıplak ayakla olmaktan iyidir. Kesinlikle görünmez teriminden çok uzaktım. Yanımdan geçip giden insanlar bana uzun uzun bakıyordu. Giyinişim, onlarınkinden farklı olduğunu bağırmak istercesine ayrıydı. Sanırım ülkenin en fakir mahallesine falan düşmüştüm. Ve havada ki sıcaklığa bakarsak şu an kesinlikle kış değildi.

Madem beni buraya getireceksin, önceden haber ver hazırlığımı falan yapayım. Hala burada olduğuma inanmıyorum ben. Tuhaf bir rüyada falan olmalıyım. Bazen Lucid rüyaya girerdim. Kendim yönettiğim yalnızlığımın dünyasına. Her ne olmak istiyorsam olurdum. Şu an da onlardan birinde olmalıyım. Kendimi psikolojik olarak buna inandırmaya hazırlanıyordum.

Etrafta konuşulanlara kulak kabarttığımda bambaşka bir dil konuştuklarını fark ettim. Dünyanın hiçbir yerinde duymadığım bir dildi. Benim rüyamda benim bilmediğim bu kadar şeyin olması tabi ki de olanaksızdı.

Buraya nasıl geldiğimi ve ne için geldiğimi biliyordum. Fakat kitabın başlığı dışında içeriğinden bir kelime bile hatırlamıyordum. Okuduğum gibi ezberlediğim kitap sanki sayfalardaki yazılar gibi beynimden de silinmişti. Yani şu anda bu dünyaya karşı çok savunmasızdım.

Bütün evler taştan yapılmıştı. Fark ettiğime göre teknoloji buralara hiç uğramamıştı. Belki de bu ülkeye hiç uğramamıştı. Kolumdaki saate göz attığımda donduğunu fark ettim. Büyük saat kulesi gibi bir şey olabilir diye etrafa bakındım ama öyle bir yapı göremeyince hayal kırıklığıyla başımı öne eğdim. Kahkaha atmama ramak kalmıştı. Tabi ki sinirden.

Büyük ihtimalle para sistemi de çok farklıydı. Ve benim cebimde kesinlikle beş kuruş para yoktu. Bildiğim sekiz dilin hiçbirinde şu anki durumumu açıklayacak tek bir kelime bulamıyordum.

Üstümdekileri birkaç kuruşla takas etmeyi düşündüm, fakat bu kıyafetlerin buradaki değerini bilmiyordum. Değerinin altında bir fiyat biçebilirlerdi. Belki de fiyat bile biçmezlerdi çünkü yaz ayındayız ve benim üzerimde gayet kışlık olduğu anlaşılan kıyafetler vardı.

Biraz dolaşmaya karar vererek yürümeye başladım. Havanın giderek daha yakıcı olmasından saatin bir civarı olduğunu çıkarıyordum. Gözlerimi kısıp güneşe baktığımda tahmini batış zamanının yedi civarı olduğunu kestirebilmiştim. Akşamın biraz daha soğuk olmasını dilerken aslında akşama kadar çok fazla vaktim olduğunu fark ettim. Ayrıca kesinlikle uyuyacak bir yerim yoktu. Param da yoktu. Karnım da acıkıyordu. Bu şartlar altında nasıl kitabın baş karakteri olmamı bekler? Ayrıca beni buraya kim getirdi?

Şartlar göz önüne alındığında sıcaklıktan veya açıklıktan bayılabilirdim. Açlıkla bir şekilde idare edebilirdim ama su içmem lazımdı. Etrafa bakınarak yürüyordum. Biraz da olsa olup biteni anlamaya çalışıyordum. Birçok tezgâh vardı ve tezgahlarda sattıkları şeylerin kesinlikle birinci sınıf olmadığı açıktı.

Etrafta bellerinde kılıç olan hepsi belli üniformayı giymiş birkaç insan gördüğümde güvenlikten sorumlu olduklarını anlamam uzun sürmemişti. Fakat çoğu bir barda oturup alkol olduğunu düşündüğüm içeceği keyifle yudumluyordu. Ülkenin bu kısmının herkesin umudunu kestiği bir yer olarak algılamam uzun sürmemişti.

Tezgahların dışında dükkanlarda vardı. Sihir ya da büyü her neyse ondan olduğunu düşündüğüm garip hareketler yapıyorlardı. Bir tanesi suyu oynatarak mataraya benzer şeylere su dolduruyordu. Fantastik kitaplarda çok okuduğum element büyüsü olsa gerek diye geçiştirdim. Yine aklıma yatmayan şeyler beynimin bir köşesine kazınır hayatta unutmama imkân vermezdi.

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin