Merb
RENA'YI YAZACAK MENTALİ TOPLAYAMIYORUM BU LANET HİKAYEYİ YAZMADAN BAŞKA HİKAYE DE YAZMAIYORUM RABBİM ŞU HİKAYEYE BİR FİNAL VEREBİLİRSEM DÜNYANIN EN MUTLU KİŞİSİ OLUCAM
>>>>>>>>>>
Ülkece bizim de aranıyor haberimiz çıkmadan Rena'ya girmeliydik. Bu yüzden de Laka'nın merkezine gidiyorduk. Ülkeleri birbirine bağlayan geçit büyüleri vardı. Onlardan biriyle Rena'ya gidecektik. Fakat Rena'ya girer girmez muhtemelen müdürün kulağına girişimiz gidecekti. Bu en hızlı yoldu. Gizlilik altında uzun yoldan gidersek en az 2 ayımız yollarda geçecekti ki bu istediğimiz son şeydi.
Keşke Rua'nın şekil değiştirme boşluk büyüsü bende olsaydı. Ne kadar uğraştıysam da, deseni gördüysem de oluşturamamıştım. Dediğine göre bu büyü çok eskiymiş ve yıllardır kralın hizmetkarlığını yapan ata büyüsüymüş. Büyüye dair hala bilmediğim çok şey vardı.
Geçit için para ödeyip sıramızı bekledik. Parası çok fazlaydı yeni herkes kafasına giriş çıkış yapamıyordu. Lonca kartlarımız yanımızda olmadığı için kimlik doğrulaması için ekstra para ödemiştik. Elimizde avucumuzda çok bir şey kalmamıştı yani.
Neyse bizim Luts'umuz var.
Belki boyut değiştirmediğimizden, belki süre kısa olduğundan buraya geçtiğimizdeki mide bulantısını çok fazla hissetmemiştik. Sonunda Rena'nın tanıdık kokusu burnumuzu doldurmuş, sefalet içinde geçirdiğimiz günler aklımıza doluşmuştu.
Artık ezbere bildiğimiz sokaklardaydık. Geçitten çıktığımız gibi uzaklaşmıştık. Müdürün ne zaman haberi olur, ne zaman üstümüze gelir bilmiyorduk çünkü.
Doğrudan Luts'un evine giderken geçtiğimiz 3 yılda neler değişmiş diye etrafı inceliyorduk. Rena aynıydı, burada kaldığımız süre boyunca da Rena hep aynıydı. Rena sanki bir boşluğun içine hapsolmuş ve zaman hep döngü şeklinde ilerliyor gibiydi.
Luts'un ailesi bizi görünce çok şaşırmışlardı. Nerede olduğumuzu, Eve'in nerede olduğunu sormuşlardı. Güvende olduğunu söylediğimizde bayağı sevinmişlerdi. Sonra yüzlerinin aniden düştüğünü gördüm.
"Luts'u görmenize izin veremem." Ben dahi mimiklerimi kontrol edemeden şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"O ne demek?"
"Daha yeni toparladı, evlendi ve kendine bir hayat kurdu. Ona tekrar Eve'in umudunu vermenize izin veremem. Çocuğum hayatından birkaç yıl daha kaybedemez."
Şaşkınlığım daha da artarken dikkatle yüzüne baktım. Oğlu için endişelenen bir kadın vardı sadece karşımda.
"Aboov." Diyen Kayla eliyle ağzını kapatmıştı.
"Yine de onunla görüşmemiz gerekiyor."
"Bakın anlamıyorsunuz." Kadın sinirle alnını ovuşturdu. "O günlere tekrar dönmemesi gerekiyor. Eve'in geri döneceği umudu bile güç bela kurduğu ailesini dağıtabilir."
"Açıkçası." Diyerek söze başladım. "Eve'in dönüp dönmeyeceği belli değil." Yalan söylemiyordum. Herkesi Rena'ya gönderecek bir geçit Dünya'da açmamız imkansızdı. Bulduğumuz ilk geçitte önceliği Eve'e pek tabi verebilirdik fakat Kayla'yla yaptığımız fevri davranıştan sonra şu an Dünya'da olan geçitlerin hali meçhuldü. Artık daha gizli olacaklardı ve bir süreliğine çoğunu kapatacak bile olabilirlerdi. Yani Eve'in döneceği umudu Luts'a yüklenmemeliydi.
"Sanırım Luts, Eve'in yaşadığını bilse içi biraz olsun daha rahatlar?" Manipülatif tarafım ortaya çıkmıştı. Kafasında bu ihtimali tartmaya başladığında tekrar konuştum. "Yaşadığını bilsin ama dönebileceğini bilmesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rena (GirlxGirl)
FantasíaGirl x Girl olacak arkadaşlar. Eski hesaptan rastgelen olursa nolur darlamayın gitti o hesap bu kitabın da yeri bende çok farklı o yüzden buraya aldım. Evet girlxgirl. İsterseniz tekrar söyleyeyim, girlxgirl. Bu konu hakkında tek bir şey duymamayım...