Bir masanın etrafına oturmuştuk. Sevgili Azra da bize eşlik ediyordu ama çoğunlukla Rena dili konuştuğumuz için hiçbir şey anlamıyordu. Onun acınası halini bir köşeye bırakırsak konuşmaya devam ettim.
"Ethan, olaylara şahit olanların hafızlarını silmen gerekiyor. Ne olacaksa olsun umurumda değil diyorsan ısrar etmeyeceğim." Bunu İngilizce olarak söylemiştim. Özellikle elçinin bunu duymaması gerekiyordu, Ethan'ın olumsuz cevabı ihtimaline karşın.
"Durumu anlıyorum." Dedi geriye yaslanarak. "Eğer turnuvadakiler gelmişse, içlerinde bizim topluluktan insanlar da vardır. Özellikle onların soylularla bir arada tutulması zararlı olacaktır. Ayrıca kendi hallerine bırakırsak bir ülkenin onları lehine kullanması dahilinde çıkacak sonuçları anlayabiliyorum. O yüzden ben varım."
"Ethan varsa bende varım." Dedi Amy omuz silkerek. "İşinize nasıl yararım bilmiyorum ama, elimden geleni yapacağım."
Rua, Ethan'ı görünce ortalığı ayağa kaldıracaktı ki zar zor sakinleştirmiştik. Sonuçta ona göre Ethan, krallığın düşmanıydı. Ona yavaşça müdürün olayını anlatıp sakinleştirdik. Ethan'ın baştan beri oyuna geldiğini aslında hiçbir suçu olmadığından bahsettik. Bize inanmışa benziyordu, sonuç olarak şu an Ethan'la aynı masada oturuyordu, gerisi önemli değildi.
Ethan bizim dünyamızda yaklaşık 9 aydır yoktu. Rena'da dört yıl kalmış olmasına rağmen oraya gittiğinde fazla değişmediğini söylemişti. Bize eski resimlerinden birini göstererek, 'Hiçte 4 yıl yaşlanmışım gibi değil, değil mi?' demişti. Ayrıca Rena'ya çekildiğinde 18 yaşında olduğunu söylemişti. Ben ise tanımla yaptığımda 19 yaşında görünüyordu. Yani dünyamızdaki gerçek yaşını gösteriyordu.
Rena'nın zaman olayı çok karmaşık olduğundan üstünde fazla durmadım. Sadece onlara zamanın orada daha yavaş aktığından bahsettim. Bu yüzden, buraya çekilen insanların bir an önce geri gönderilmesi gerektiğini anlattım.
"Biz geleli iki hafta oldu, yani orada neredeyse üç ay olacak. Turnuva savaş alanına dönmüştü, onun son durumu ne onu da bilmiyoruz. Eğer müdür paçayı kurtardıysa, tekrar geçit açıp gelme olasılığı çok yüksek. Öyle olursa yalnız gelmeyeceğinden eminim. O lanet ejderha da onunla gelecektir muhtemelen." Ejderhanın tek darbesiyle ölüme yakın yaralanan Kayla aklıma gelince tüylerim ürperdi.
Anlaşılan o korkunç dakikalar herkesin aklına gelmişti. Kimseden çıt çıkmıyordu. O karmaşada neler olduğunu herkes anlamasa da ejderha ve müdürün varlığı, uyguladıkları baskı bariz belliydi. Müdürün gücü muhtemelen morun da üstündeydi. Yani mühürlemeye kalksam daha önce hiç görmediğim bir renkte zincir çıkması olasıydı. Zaten müdürü mühürleyebilsem, sorunumuzun büyük çoğunluğu ortadan kalkardı.
"Sana gelince Daniel." Dedim ona dönerek. "Kan anlaşmasını bozabiliriz. Sonuçta amacına ulaşıp geri döndün. Daha fazla karışmak istemeyebilirsin."
"Gerçekten bozabilir misiniz?" diye sordu Kayla gözleri parlayarak. "Boz ve onu rahatça öldüreyim, lütfen."
"Hayatta olmaz." Diye çıkıştı Daniel. "Sorunlar bir yana, siz çocuklar dünyanı gezeceksiniz değil mi? Beni bundan mahrum bırakmayı nasıl düşünürsünüz? Hem geldiğimiz gibi geri gitme ihtimalimiz de var değil mi? Ayrıca şunun bayram etmesini istemiyorum." Dedi gözleriyle Kayla'yı göstererek.
"Sana daha kaç kere söylemeliyim? Adım Kayla. Şu diye seslenme."
Sorunlar bir yana mı? Kaygısızlıkta zirveyi oynuyordu. Çocuğa üçüncü dünya savaşı çıkabilir diyordum ama umurunda değildi, gelmiş dünyayı gezmekten bahsediyordu. Kayla kadar basit düşünsem, Daniel kadar da kaygısız olsam yeterdi aslında. Dünyayı ikisinin elleri arasına bıraksaydık, çoktan yok olmanın eşiğine gelmişti sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rena (GirlxGirl)
FantasíaGirl x Girl olacak arkadaşlar. Eski hesaptan rastgelen olursa nolur darlamayın gitti o hesap bu kitabın da yeri bende çok farklı o yüzden buraya aldım. Evet girlxgirl. İsterseniz tekrar söyleyeyim, girlxgirl. Bu konu hakkında tek bir şey duymamayım...