19 ☘️

2.8K 335 122
                                    

"Sen delisin." Dedi Eve heyecanını gizleme gereği duymadan kulağımın dibinde bağırarak.

"Onu geç de sizin sınıfın şu anki en iyisi ile aramdaki farkı söyle. Acilen onu geçmem lazım."

"Çok bir fark yok sanırım. O üç elementi aynı anda kullanabiliyor farklı olarak da dört element kullanıyor. Ama dayanıklılığı senden fazladır. Ve senden daha çok şey biliyordur. Zaten bu turnuvada bizim sınıfın ilk üçü mezun oldu. Sınıfta 13 kişi kaldık."

Bu işimi kolaylaştırırdı.

Turnuvalar bittikten sonra doğruca müdürün yanına gittim.

"Müdür. Beni mezun et." Dedim odasındaki koltuğa oturarak. Müdürle aynı yerde askerlik yapmışız gibi konuşmak hoşuma gidiyordu.

"Daha öğrenmen gereken çok şey var, ne mezuniyeti?" diye cevap verdi.

"Öğrendiklerim bana yeter. Kayla'yla beni mezun et."

"Olmaz. Daha iki ay buradasınız."

"Müdür. Bizi. Mezun. Et. Sal. Bizi." Dedim her kelimede duraksayarak.

"Bir şartla mezun olursunuz."

Hay şartınıza sıçayım şu şartla yaparım, bu şartla yaparım. Yeter.

"Neymiş?"

"Dokur şehrindeki akademiye gidip bir ay eğitim vereceksiniz."

"Müdür şaka mı yapıyorsun?"

"Oranın müdürü benim arkadaşım. Çok yetenekli iki öğrencim olduğunu duyunca yardım istedi. Yeterli eğitmenleri yok. Ayrıca öğrencilerinin hepsi halktan. Bunu mezuniyet sınavınız olarak düşünebilirsin."

"Şu sıfata bak Allah aşkına benden öğretmen olur mu? Hem bak benim daha öğrenmem gereken çok şey var ya hani. Olmaz o yüzden."

Bütün hücrelerimle bunu onaylamıyorum. İmkânsız.

"20 günlük eğitmenlik için 100 altın veriyoruz. Kişi başı."

"Gidiyoruz. Kesinlikle bizden iyisini bulamazlar."

Burada kalıp iki ay daha eğitim görmek mi yoksa oraya gidip bir ay dişimi sıkıp 200 altın kazanmak mı? El kadar çocuğa sorsam bile ikinci şıkkı seçer.

"Bu arada uzaktaki arkadaşınızla nasıl konuşuyorsunuz? Telepati? Güvercin uçurma?" dedim soran bakışlarımı müdüre atarak. Sonra lazım olacak çünkü.

"Buna büyü küresi denir." Denir masanın üzerindeki küreyi göstererek. "Uzaktaki insanlarla konuşmanı sağlar."

Oh, telefon da bulduğuma göre artık rahatım. Ya da değilim? Eve'in sürekli beni arayıp rahatsız edeceği düşüncesi geçti aklımdan.

"Ne zaman gidelim peki?"

"En erken ne zaman olursa. İşiniz bittikten sonra gelin sizi mezun edeyim."

"Tabi edeceksin. Boşuna mı gidiyorum oraya kadar."

"Dokur şehri nerede biliyor musun?"

"Biliyorum güneydoğuda. At arabası ile tahmini 5 gün sürer gitmesi diye düşünüyorum."

"Eğer oraya kadar yürüyerek giderseniz fazladan 20 altın veririm."

"Neden yürüyelim?"

"Yolda giderken büyü çalışma fırsatınız olur. Ayrıca oraya giderken geçmeniz gereken 3 şehir var farklı yerler görmek güzel olur."

"Ben büyücüyüm koruma değil. Nerede bende o dayanıklılık? Yolun yarısında bayılır kalırım."

"30 altın."

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin