25 ☘️

2.5K 327 57
                                    

Afora ne demek istediğimi iyi bir şekilde anlamıştı. İçlerinde en çok korkanı oydu ama yenmeye en istekli olanı da oydu. Çünkü çok fazla kaybetmenin ne kadar acı verici olduğunu birinci elden tatmıştı. Bahsimi kesinlikle kazanacağı üzerine oynardım.

Afora başlar başlamaz saldırdı. Karşısındakine fırsat vermek istemiyordu. Yaralanmaktan korkuyordu, ölmekten korkuyordu. Bu yüzden Afora konusunda yanılmak istemiyordum. Çünkü korkaklığı onu bir adım ileriye taşıyordu.

Kendini korumayı da ihmal etmiyordu. Benim boşluk büyüm şekillendirme değil de zaten var olan ateş kalkanı büyüsünü öğretmiştim. Çünkü şu anda şekillendirmeyi yönetecek kadar gücünü kullanamıyordu.

Nedense Afora'yı izlerken "Ah büyü ne güzel şey." Dedim. Saldırıyor bile olsa buradan bakınca o kadar güzel görünüyordu ki hayranlığımı gizleyemiyordum. Afora'nın büyü gücü sınırına gelmişti. Son demlerini yaşıyordu. Son gücüyle büyük bir ateş topu oluşturdu. Ve fırlattı. Beklendiği gibi karşı taraf kendini koruyordu ama Afora'nın amacı ateş topunun vurması değildi. Ateş topunun arkasına saklanarak rakibine yaklaşabildiği kadar yaklaşmaktı. Rakibi erkekti ve güç açısından Afora onunla boş ölçüşemezdi. Ama ne kadar güçlü olursa olsun ani bir saldırıyla dengesini kaybedebilirdi. Ateş topunun arkasına saklanan Afora rakibinin gözünden kaçan birkaç saniyeyi fırsata çevirerek arkasına geçti. Baldırına tekme atarak dengesini kaybettirdikten sonra çelme takıp yere düşürdü. Büyü turnuvalarının sadece büyülerden oluştuğunu kimse iddia etmemişti. Bu benim onlara söylediğim bir sözdü. Fırsat bulursanız yakın dövüşe girin demiştim. Letos ve Afora için. Onlar bir sene deneyimli oldukları için dövüş sanatlarına yatkınlıkları vardı.

Çocuk yere düştükten sonra maç zaten bitmişti. Afora'nın tek yapması gereken bilincini kaybedene kadar yumruklamaktı. Çocuk böyle bir atak beklemediği için tabi ki hazırlıksız yakalanmıştı. Afora onu yumruklamaya başlayana kadar ne olduğunun farkına vardığını bile sanmıyorum. Afora'nın kazanmasıyla maç bitti ikisi de revire götürüldü.

Yatez'in maçı tuhaf bir şekilde berabere bitmişti. İkisi de aynı anda bilincini kaybetmişti. Çünkü ikisinin de büyü gücü tükendiğinde yakın dövüşe girmişlerdi. Bir beraberlik, bir yenildi, bir zafer. Kesinlikle kazanmamız için kalan iki kişinin de kazanması gerekiyordu ama beraberlik olduğu için başka bir beraberlik doğmuştu. Diğer ikisinin berabere bitmesi lazımdı ya da birinin kaybedip birinin kazanması lazımdı. Böylece sonuca varmak için farklı bir yol deneyeceklerdi. Puan sistemine göre bakarsak eğer liderleri hala maçtaysa ve Letos'un kazandığı durumda karşı tarafın da lideri kazanırsa puan durumunda hiçbir değişiklik olmayacak. Mükemmel beraberlik. Kalan iki çocuğa baktım. Diğer yarışanları da tartınca en güçlü gözükene baktım. Sıra Letos'daydı ve rakibi muhtemelen lider değildi. Beraberlik şansı hala var.

Bir dakika. Öyle bir şey olursa eğitmenler arası turnuva talep edebilirler yine. Benimle uğraşamayacaklarını göstermek için iyi bir şans olmaz mı bu? İkinci seçenek olması lazım. Kesinlikle.

"Tavsiye vermek için yanlarına gidebilir miyim?" diye sordum seslice.

"Elbette." Diye yanıtladı müdür.

Arenaya inip sıralarını bekleyen ikisinin dibinde bittim.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Letos.

"İki tane beraberlik mi, bir zafer bir yenilgi mi?" diye sordum.

"Ha?" diye yanıtladı beni. Anlamasını beklemek benim hatamdı.

"İkinizinde kazanmasına ya da ikinizin de kaybetmesine izin vermiyorum. İkinizden biri berabere de kalamaz. Mutlaka biriniz kazanmalı biriniz kaybetmeli ya da ikinizde berabere kalmalısınız. Kazanabileceğinize dair güvenin var mı?"

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin