Ertesi gün bizim çocukların öğrendiği öğrencileri tek tek avladım. Avlamaktan ziyade hepsinin isimlerini öğrendikten sonra gizlice kanlarından birkaç damla alarak zihinlerine girdim. Zihinlerine girdiğimde karşı taraf bir şey hissetmediğinden bir hayli kolay olmuştu. Zor kısım kanlarından almaktı onu da bir şekilde halletmiştim.
Şimdi tek yapmam gereken müdürün üzerlerine yerleştirdiği büyüyü kaldırmaktı. Kütüphane yolu görünmüştü yine. Eğer bulamazsam yine bir yerlerimden boşluk büyüsü çıkarmak zorunda kalacaktım. İstemediğimden değil de her ikisi türlü de uğraşmak zorundaydım. Boşluk büyüsü oluşturacağım diye normal büyüye çalışamadığımdan programından bayağı bir geri kalmıştım.
Tahmin ettiğim gibi kütüphanede hiçbir kitap bulamamıştım. Odaya bile uğramadan doğruca çatıya çıkıp büyüyü oluşturmaya çalıştım. Tabi ki oluşturamadım. Oradan bakınca ha deyince boşluk büyüsü oluşturan biri gibi görünüyor olabilirdim ama olmayınca olmuyordu işte. Ben şimdi nasıl sileceğim bu büyüyü?
Odaya geri dönüp Kayla ve Asil'i alarak müdürün odasına doğru yola koyuldum. İki gün verdiğim süre dolmuştu. Planın dışına çıkmamak için inkâr edeceğimi bilsem bile gidip müdürü sıkıştırmam gerekiyordu.
Asil saklanırken biz de müdürün odasına girdik.
"Ziyaretimizin sebebi belli. Oğlumuz kızınızı beğenmiş Allah'ın emri..." diye söze başladıktan sonra durdum. "Konudan saptım bir saniye." Diyerek müdürü oyalamaya başlamıştım. Amacım müdürün karşısında çok rahat davranarak bir kanıtımın olduğunu farz etmesini sağlamaktı. Bizim müdüre ulaşamayınca da köşeye sıkışacaktı.
"Heh, ne diyordum? Geliş sebebimiz değil mi? Gördüğün üzere verdiğim iki gün doldu. Hala kabul etmeyecek misin?" dedim.
"Neyi?"
Oy, oy bu amcanın kafası hepten uçmuş. Bırak büyü yaptığını kabul etmeyi, büyünün yapıldığından bile haberi yokmuş gibi davranmaya başlamıştı.
"Emin misin bak, son kez soruyorum. Birisi şehir lordunun oğluna büyü yapmış. Yapan sen misin değil misin?"
"Öyle miymiş?" diye cevap verdiğinde kalkıp bir tane geçiresim gelmişti.
"Sen bilirsin. Şehir lordunun oğlunun sırtı çok kaşınmaya başlamış bu arada. Neredeydi? Hah şuralarda bir yerler." Dedim elimle Kayla'nın sırtında bir yeri göstererek. Büyüyü yerleştirdiği yerdi. Gösterdiğim yeri görünce soğuk terler dökmeye başladı.
"Madem bir şeyden haberin yok, ben gideyim artık. Suçsuz bir adamı suçlayacak değilim." Dedim odadan çıkarken.
Bu onu bir süre idare ederdi.
Kayla ve Asil'i odada bırakarak doğruca çatıya geri çıkıp yapacağım büyüyü düşünmeye başladım. Uydurduğum boşluk büyülerinde anti-büyü vardı. Acaba çok zorlarsam tekrar ortaya çıkarabilir miyim? Desenin hepsini tabi ki de hatırlıyorum. Yine bir eşyaya aynı büyüden yapsam birinin vücudundaki bütün büyü gücünü çekmez mi? Üzerine yerleştirilmiş büyü de dahil?
Bu teorimi gerçeğe çevirmek için önce büyüyü yapmam gerekiyordu. Ve onu koyabileceğim bir eşya lazımdı.
Odaya inip biraz para aldım. Şehre gidip takı satılan bir dükkândan bilezik aldım. Estetik hiçbir yanı olmayan rengârenk garip şekilli taşların ipe dizildiği bir bilezikti. Odaya uğramadan çatıya çıktım. Neden bilmiyorum çatılar beni rahatlatıyordu.
Bir deneyelim bakalım. Deseni hatırlayarak bütün beynimi bu işleme verdim. Bu sefer insanların üstüne yerleştirilmiş büyüleri çekse güzel olurdu diye düşündüm. İşe yaraması gerekiyordu. Elementlerin birleşiminden oluşan bir kalem ortaya çıktığında işe yaradığını anladım. Kalem bileziğin üstünde bir şeyler yeni bir desen çizmeye başladı. Kılıca çizdiğinden daha farklıydı. Rengarenk bilezik simsiyah olduğunda kalem kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rena (GirlxGirl)
FantasíaGirl x Girl olacak arkadaşlar. Eski hesaptan rastgelen olursa nolur darlamayın gitti o hesap bu kitabın da yeri bende çok farklı o yüzden buraya aldım. Evet girlxgirl. İsterseniz tekrar söyleyeyim, girlxgirl. Bu konu hakkında tek bir şey duymamayım...