17 ☘️

2.6K 371 74
                                    

10 kişi uyanmış yeter sjdfkldgdf

>>>>>>>>>

Açıkçası günlerimin bu kadar zor geçeceği başlarken aklımın ucundan geçmiyordu. Kayla ile olan ortak ders haricinde diğer günler kendimi odaya atar atmaz bayılacak duruma geliyordum.

Birinci ayın sonuna geldiğimizde benim yazılı sınavlarım tepede iken uygulamaları sınavlarda yerlerdeydim. Bu yıldırım mereti bütün büyü gücümü tüketiyordu. Bu süre içinde okuldan sonra müdürden özel ders alıyor, aynı anda 5 farklı elementi öğrenmeye çalışıyordum. Öğrenmekte bir problem yoktu, sorun öğrendikten sonra uygulamadaydı.

Birçok zehir çeşidi öğrenmiştim. Herkesten habersiz her gün belli bir miktar zehir alıyor farklı zehirlere karşı vücuduma direnç kazandırıyordum. Bir ara neredeyse ölecektim zor kurtardım.

Ay sonunda 2. Turnuvaların vakti gelmişti. Bizim sınıftan kimse yukarı çıkmadı, aşağı da düşmedi. Sonunda notlarımı yükseltip ortalamadan kurtulmuştum. Turnuvaya girecek adaylardan biriydim. Bu sırada Kayla da ilk sınıfa çıkmak için turnuvaya girecekti. 1 ayda kılıcın temellerini kavramıştı.

Kısacası alışmamız uzun sürmüştü. İkimizin de yeteneğine göre çoktan birinci sınıfa çıkabilirdik ama farklı nedenlerden dolayı bir süre bocalamıştık. Yani hayatımda bocalamayan ben, giriş sınavında millete caka satan ben uygulamalı sınavlarda bocalamıştım. Çünkü yıldırım sandığımdan daha çok tüketiyordu beni. Diğer elementleri de ekleyince bir ara acaba doğru yolda mıyım diye düşünmedim değil.

Şimdi ise okulun arka tarafındaki arenada bütün okul seyirci koltuklarına oturmuş, yüzünü önceki turnuvadan gördüğüm kral da locaya müdürün ve diğer öğretmenlerin yanına çökmüş turnuvayı izlemeye başlamıştı. Ben ise sıramın gelmesini bekliyordum.

Önce korumaların savaşları olacaktı. İzleyici koltuğunda yanımda Eve diğer yanımda Sua vardı. Koras Sua'nın yanında Luts'da Eve'in yanındaydı.

Kimsenin yer değiştirmemesi ile sonuçlanan birçok sınavdan sonra sonunda Kayla'nın sırası gelmişti. Kayla'nın ne kadar geliştiğini görmek için dikkatimi arenaya çevirdim. Sırtımı dikleştirip oturmaya başladım.

İlk başta kılıçların birbirine vurma sesi yankılanıyordu. Ama diğer çocuğun aksine her vuruşta Kayla dişlerini sıkıyordu.

"Sorun ne?" diyerek sesli düşündüm.

"Anlamadın mı?" diye sordu Luts.

"Sorun ne?" diye tekrarladım cevap vermesi için.

"Diğer çocuğun kılıcına güçlendirme büyüsü yapılmış. Yani çocuğun gücü artı güçlendirme büyüsü muhtemelen iki kat zarar verir diye düşünmüşler. Ama Kayla kılıç darbelerini karşılayınca planları suya düşmüştür. Yine de her vuruşta iki kat güçle uğraşmak zorunda." Diye açıklama yaptı Luts.

"Şerefsizler." Dedim kendi dilimde. Anlamayarak bana baktılar umursamazlıktan gelmekle yetindim. Kayla'nın karşısındaki çocuk soyluydu.

"Sürekli yapılan bir şey mi bu?"

"Normalde cezası vardır ama yapan soylu olduğu için..." dedi ve devamını getirmesini istemediğimi göstererek elimi kaldırdım. Demek öyle?

En sonunda kılıçları aynı anda yere düştü. Kayla çocuğun kılıcını düşürmek için kendininkini de feda etmişti. Şimdi iş silahsız dövüşe geldiğine göre sonuç belliydi. Diye düşünüyordum ki Kayla'nın her yanının yara bere içinde olması, kesiklerinden oluk oluk kan akması aldığım sonucu gölgeliyordu. Çocuk Kayla'nın sağ kolunu da kırmıştı. Kayla'yla tanıştığımdan beri ilk defa bir kavgada böylesine yenildiğini görüyordum.

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin