56: Düzen 11 ⚔️

3K 372 405
                                    

Arada sırada böyle Kayla'dan yazmayı düşünüyoruuum

Selamın aleyküüüüm

>>>>>>>>>>

Kayla'dan

Ekin'i tanıdığımdan beri ilk defa bulunduğumuz bir duruma karşı 'normal' bir tepki veriyordu. Temkinliydi. Bu durumda kim olsa öyle davranacağı için normal demiştim. Ekin ilk defa normal davranıyordu. Bunun sebebi muhtemelen karşımızdakilere dair hiçbir şey bilmeyişimizdi.

"Yanımdan sakın ayrılma." Dedi bana dönerek. Hala bir çözüm yolu bulamadığını gözlerine bakarak anlayabiliyordum. Ne kadar temkinli de olsa yine de sakindi. Bakışları, konuşması, duruşu... Endişeden tek bir eser yoktu üstünde. Sanki plansız bir şekilde girsek bile istediğimiz her şeyi elde edeceğimize dair bir güveni vardı. Ekin'de en sevdiğim şey bu güveniydi. Önce kendine, sonra ise bana olan güveni.

"Adamlar görüş alanıma girer girmez tanımla yapmam gerekiyor ama bizi görünce tabi ki elleri armut toplamayacak. Eve ve Daniel onların dikkatini dağıtın."

"Elleri armut toplamayacak derken ne demek istedin Ekin?" diye sordu Eve.

"Yani biz büyü yaparken boş durmayıp karşılık verecekler." Ekin'in açıklama zahmetine girmeyeceğini bildiğim için onun yerine ben açıklamıştım.

"Tek yapmam gereken dikkatlerini dağıtmak mı?"

"Evet, öyle. Güçlerini bilmediğim için nasıl bir plan geliştirirsem geliştireyim gerçekleşmeyecek. Önce güçlerini öğrenmem gerekiyor. Planlar anlık oluşacak, kulağınız bende olsun."

Bir fabrika gibi bir şeyin önüne gelmiştik. İçeriden hiç ses gelmiyordu. Sezgilerim çoğu zaman beni yanıltmazdı ve ben işin için bir bokluk olduğunu seziyordum. Hoş bunu anlamak için sezgilere ihtiyacım yoktu 2 kilometre öteden bile anlaşılıyordu.

Ekin'de sezmiş olacak ki durdu.

"Ne olur ne olmaz, hazırlıklı olun. Daniel ve Eve bizden iki adım önce girin."

Fabrika sessiz ve karanlıktı. Ekin haritadan defalarca kontrol etmişti, içeride olduklarına emindi. Ya kesin bir bok çıkacaktı. Yeter artık, tehlikesiz sessiz sakin bir hayat yaşayamayacak mıydık biz? Hoş bendeki de soruydu. Aynen Ekin'le aşırı sakin bir hayat yaşamak çok mümkündü zaten.

Kılıcımın tekini çıkarıp baskın elime aldım. Gerekirse ikincisini de çıkarırdım, şu an sadece Ekin'i korumam gerekiyordu.

"Ekin." Dedi Eve fısıldayarak.

"Ne var?" Ortam aşırı gergindi.

"Götünden büyü uydurup güneşi falan doğduramaz mısın? Çok gerildim karanlıkta."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ekin'den büyüyle bir ışık yapmasını isteyebilirdi ama güneşi doğdurmasını istemişti? Ekin'i tam olarak ne sanıyordu bu kız?

"Biraz daha konuşursan güneşi senin götüne sokarım."

Eve susarak ilerlemeye devam etmişti. Ekin yaparım diyorsa yapardı çünkü. Birden bütün ışıklar yanmıştı. Yanan ışıklar gözümü alırken refleks olarak kendimi Ekin'in önüne siper ettim.

"Hay sikeyim." Diyen mırıldanışını duydum. Çok fazla küfretmeye başlamıştı ama sorun değildi.

"Anlaşılan 2 değil 22 kişi varmış." Diyen Daniel'di. Ben 20 kişi saymıştım, hala benden daha iyiydi. Daniel'e büyük bir fark attığım gün ölümü ellerimden olacaktı. Kesin kararlıydım. Belki de ölümüne maç talep ederdim. Sonunda da onu öldürebilirdim. Evet, bu fikir güzeldi.

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin