"Bir pasaport daha çıkarmak sizin için zor olmasa gerek." Dedim Rua'yı göstererek. Elçinin de adını kısaltabiliyordum. O yüzden kısaltmaya karar vermiştim.
Fotoğrafı çekilirken huzursuzdu. Eve gibi birden kabullenemiyordu sanırım. Hala etrafa sorgulayıcı bakışlar atıyor, teknoloji ile tanışmaya çalışıyordu. Bir hafta sürecek yolculuğu bir buçuk saatte geldiğimiz için hala şokta da diyebilirdik.
"Kontrol etmem gereken bir şey var." Diyerek bilgisayarlardan birine oturdum. Hepimiz sunucu odasındaydık. Bilgisayarlara dolu oda, cennetim.
"Her seferinde sunucularımızı hacklemene gerek yok, istediğin şeyi söyle veririz." Dedi bilgisayar başında oturan bir adam hayıflanarak.
"Böylesi daha çok hoşuma gidiyor." Omuz silkerek yanıtladıktan sonra yaptığım işe döndüm. Bizimle birlikte Rena'dan dönen 16 kişi vardı. Hagan da bunların içindeydi elbette. Hepsiyle görüşmem lazımdı, çenelerini kapalı tutmaları lazımdı.
"Bana anlattığınız aletlerden biri bu değil mi?" diye sordu Eve heyecanla. Geldiğimizden beri gözü bilgisayarların üstündeydi. Odadaki herkes, ilk başta ikisini huzursuz karşılasa da zararsız olduklarını anlayınca rahatlamışlardı.
"Adı bilgisayar." Dedim. Rena dilinde karşılığı olmadığı için kendi dilimde söylemiştim.
"Ne dedin anlamadım ama havalı bir şeye benziyor." Dedi Eve, yüzü ışıl ışıldı.
"Henüz kullanamazsın. Kullanmak için burada kullanılan herhangi bir dilde okuma yazma bilmen gerekiyor."
"Öğrenirim."
"Kim öğretecek acaba?" diye mırıldandım.
Bizi sorgulayan adamlardan biri içeri girmişti. En baştaki muhataplarımdan biriydi.
"Bu ikisi, bahsettiğin insanlardan mı?" diye sordu.
"Hangi bahsettiğim?"
"Senin kurduğun takım."
"Evet."
"Ne yapabiliyorlar?"
"Neden test etmiyorsun? Ama karşıdaki kişi ölürse karışmam. Bir tanesi benden çok daha güçlü. Diğeri de sinirlenirse her şeyi ölümüne yakabilir. Ama öldürmez."
"Onları kontrol altında tutmak için ne söyledin?" Hee, sırlarımı da öyle söyleyiveririm genelde zaten.
"İkisi de bizi tanıyor. Diğer taraftayken tanışmıştık. Bu arada, nereye yerleşecek bu insanlar? Sonsuza kadar burada tutmayı düşünmüyorsunuz herhalde?"
"Verdiğin sayıya göre izole edilmiş bir yer kuruyoruz. Herhangi bir ülkeye bağlı olmayan bir adada. Ülkeler arası karışıklığı engellemek için."
"Anladım. Kırmızı gözlü olanlara dikkat edin, olay çıkarmaya en yatkın olanlar onlar." Ben bunu söyleyince Eve ve Rua'ya baktı. İkisi de kırmızı gözlüydü. "Hepsi aynı değil tabi." Dedim ekleyerek.
İşim bittiğinde bilgisayarın başından kalktım. Gelen çocukların bilgilerini almıştım. Gerisini aramayla hallederdim zaten. "Amerika'ya ne zaman gidiyoruz?"
"Akşam 6:45 de özel jetle gideceksiniz."
"O zamana kadar geri döneriz."
"Nereye gideceksiniz?"
"Birilerine etrafı gezdireyim diyorum. Hala aklı karışık ve şüphelerinden arınması lazım."
Rua'ya, burada büyü olmadığını iyice göstermem ve büyünün açığa çıkması dahilinde olabilecek tehlikeleri iyice anlatmam gerekti. Eve de uğramalıydım. Bilgisayarımı yanıma almam lazımdı. Annem ve babam işte, Efeken da okuldaydı. Akşama kadar eve kimse uğramazdı, hızlıca girip çıkabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rena (GirlxGirl)
FantasyGirl x Girl olacak arkadaşlar. Eski hesaptan rastgelen olursa nolur darlamayın gitti o hesap bu kitabın da yeri bende çok farklı o yüzden buraya aldım. Evet girlxgirl. İsterseniz tekrar söyleyeyim, girlxgirl. Bu konu hakkında tek bir şey duymamayım...