Herkes uyandıysa devam ediyos
>>>>>>>>>>>>>>>>
Daha sonra dağılıp derslerimize gittik. Sıkıcı alıştırmaların ortasında başka bir büyücü sınıfından öğrenci gelip müdürün beni çağırdığını söyledi. Sonunda sıkıntımı geçirecek olan şey ortaya çıkmıştı.
Akademi binasının içinde müdürün odasına doğru giderken içimde hiçbir kaygı yoktu. Korku desen zerre kadar yoktu. Kapıyı açıp içeri girdim. Bizim sınıfa sınav yapan diğer eğitmen oradaydı. Demek müdür halktan biriydi.
"Sen giriş sınavındaki kızsın. Adının tanıdık geldiğine şaşmamak gerek." Dedi gülümseyerek.
"Müdürün soylu olduğunu düşünmüştüm." Dedim pat diye. Duvarlardaki raflar dışında klasik müdür odasına benziyordu. Koltuğa oturup müdüre döndüm. Okulda müdürün odasını çok sık ziyaret ettiğimden müdür odalarında rahat olmayı alışkanlık hale getirmiştim.
"Buraya neden geldiğini biliyor musun?"
"Bilmem, öğle arasındaki soylu yüzünden mi?"
"Aranızda bir münakaşa olmuş."
"Aslında tamamen tek taraflıydı. Bana vurdu bende karşılık vermedim." Askerliği birlikte yapmışız gibi rahat bir şekilde müdürle konuşuyordum. Kendisinin de bu şekilde konuşmamdan rahatsızmış gibi bir hali yoktu.
"Kurallara uyarak iyi yapmışsın."
"Kendisine ne olacak acaba?" diye sordum.
"Bunu merak ettiğin için sana vurmasına izin verdin değil mi?" diye gülümseyerek sordu. İçten olan gülümseme kaybolmuş yerine başka bir gülümseye gelmişti. Doğrudan bana bakıyordu. "Biliyor." Diye bağırdı içimdeki ses. Biliyordu, düşündüğüm şeyi biliyordu.
"Ah, hadi ama. Sırf bir şeyleri merak ettiğim için kendime vurduracak değilim." Dedim gülümseyerek karşılık vererek. İstifimi bozmaya gerek yoktu. Eğer birazcık aklı varsa zaten ne yapmaya çalıştığımı anlayabilirdi.
"Söz konusu dahi bir öğrenci ise mümkün olabileceğini düşündüm. Demek öyle değilmiş." Dedi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan.
"Dahiler kendilerine çok değer verir bilmiyor muydunuz, bir soyludan bahsediyoruz beni oracıkta öldürebilirdi?" diye sordum aynı şekilde. Birbirimizi kışkırtarak konuşmaya devam ediyorduk. Kafamda konuşmanın nasıl ilerleyeceğine dair binlerce senaryo uydurabilir, verecek cevaplarımı düşünebilirim. Nereye kadar gideceğini merak ediyorum.
"Biraz kışkırttın diye kimsenin seni öldürmeyeceği çok açık değil mi?" Yine gülümsemesinden taviz vermedi. Pekâlâ, bu oyunu seninle oynayacağım.
"Gözlerindeki nefreti gördüğümde beni öldüreceklerini sanmıştım halbuki. Öyle değilmiş demek."
"Senden nefret etmeleri için bir sebep vermiş olmalısın."
"Peki, olayı anlatayım, biz üç kişi halktan kimseler olarak masada oturuyorduk. Sonra soylu arkadaş geldi, masaya oturmak istedi, bende buyur otur dedim. Bizimle aynı masaya oturmayacağını gitmemizi söyledi, bende masanın sekiz kişilik olduğunu istiyorsa oturmasını söyledim. Gururunu falan mı zedeledim acaba. Yazık oldu." Dedim gülümsememi abartarak.
"Kendisinin dediğine göre ondan bir farkın olmadığını söylemişsin."
"Farkımız mı olmalı?"
İfadesini değiştirdi. Artık gülümsemiyordu.
"Bu akademiye neden geldin?"
"Büyü öğrenmek için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rena (GirlxGirl)
FantasyGirl x Girl olacak arkadaşlar. Eski hesaptan rastgelen olursa nolur darlamayın gitti o hesap bu kitabın da yeri bende çok farklı o yüzden buraya aldım. Evet girlxgirl. İsterseniz tekrar söyleyeyim, girlxgirl. Bu konu hakkında tek bir şey duymamayım...