50: Düzen 5 ⚔️

2.6K 333 119
                                    

Uzun bir süre dönmeyebilirdim. Yine de yanıma sadece sırt çantası almıştım. Bir nevi her şeyin beleş olduğu dünya turuna çıkacaktım, sırt çantası yeter de artardı. Az kalsın Rena'dan kalan fakir ruhum tutuşacaktı. Geçitten geçmeden önce üzerimizde çantalarımız yoktu. Haliyle bütün paralar Rena'da kalmıştı. Ama ceplerimizdeki paralar bizimle gelmişti. Turnuvaya girdiğimiz için üstümüze tabi ki para almamıştık, sadece fakir ruhumuzu doyursun diye yanımızda onar altın bulunduruyorduk. Çantamızda ise yüzlercesi vardı...

Altın fiyatlarının yükselişe geçeceğini düşündüğümden uygun bir zaman kolluyorduk. Fakirlik içimize işlediği için bundan kurtuluşumuz yoktu sanırım. Üstelik Kayla şehir lordunun verdiği bir altını kaybetmenin acısını hala yaşıyordu.

Çantayı takıp Asil'e seslendim. Zaten adamları yarım saattir aşağıda bekletiyordum. Daha Kayla'yı almaya gidecektik.

"Küçülüp kucağıma gel." Dedim Asil'e. Dediğimi yaptı, şu an yavru köpek gibi görünüyordu. Koskoca kurt soylusunu şu an chihuahua taşır gibi tek koluma almıştım. Ne olur ne olmaz, haritayı ortadan kaldırmıştım. Efekan ben yokken görüp kafasında bir şeyler kurabilirdi. Onun için de Ethan'a ihtiyacım vardı, kitabı unutturmalıydım.

Düzen'deki adamlar diğer kaybolan çocuklarla beraber eğitim alacağımız bir yere götüreceklerini söyleyerek ailelerimizle konuşmuşlardı. Başka türlü tekrar evden ayrılışımız sıkıntı olacaktı. Ailemin gözünde asıl şaşırtıcı olan benim bunu kabul etmiş olmamdı. Hikâye tam o anda inandırıcılığını yitirmişti aslında. Yine de Düzen çalışanları kendilerini 'Devlet çalışanı' olarak tanıttığından ikna etmek pek zor olmamıştı.

Çantayı bagaja koyup kucağımda Asil'le arka koltuğa bindim. Kaylalara kadar konuşmadan dışarıyı izledim. Evlerinin önüne gelince başımı kapıya çevirdim. Onunda sadece sırt çantası aldığını görünce şaşırmadım. Alışkındık, Rena da bile altı ay boyunca sadece sırtımızda çanta ile gezmiştik. Çantasını benimkinin yanına koyup arka koltuğa oturdu.

"Suriye." Dedi kıkırdayarak. Yine aklıma gelmişti.

"Onu almaya gitmek zorunda mıyız acaba?"

"Bırak onu almaya gitmeyi, ilk onu almazsak başımıza yıkar burayı."

"Aklıma yeni bir sorun geldi." Dedim kafamı geriye atarak. Zaten sorundan başka bir şey düşünemiyordum şu sıralar.

"Yine ne oldu?"

"Bu bizim gibi kitaba çekilmiş olanlar. Onların neredeyse tamamı döndü ve hepsi Rena'dan büyüden haberdarlar. Salağın biri çıkıp her şeyi anlatsa direk çuvallarız. İnsanlar sokağa dökülür. Üstelik aralarında suçlu olan olmasa bile bu dünyada da büyü kullanabildiklerini anladıkları takdirde bunu pek çok şey için kullanmaya başlayacaklar. Onların de her birini bulup mühürlemeliyim. Dünyadaki 7,5 milyar insana mühür büyüsü mü yapayım ben hepsi potansiyel tehdide dönüştü."

"Hagan da vardır değil mi?"

"Bak öldürmediğimiz insan nasıl da dolanacak ayaklarımıza. İşte bu yüzden öldürmenin gerekli olduğunu söylemiştim sana. O salak kesin bir şeyi ifşa edecek ya. Umalım da büyü gücü olmasın veya kollarını iyileştirecek bir yol bulmuş olmasın. Hatta direk olarak bir yerlerde ölüp gittiğini düşünelim."

"Neyse burada büyü yapılıyor yapılmasına ama Rena'daki gibi hızlı dolmuyor büyü gücü. Neredeyse 6 katı yavaş doluyor. Oradayken tüm gücümün dolması dört saatimi alırdı burada bir günde anca doluyor. Bileklik sisteminin burada daha çok işime yarayacağı aklıma gelmezdi." Diyerek konuyu değiştirdim.

Rena (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin