Serth’in söylediği cümle John’un canını sıkmıştı. Deneylerin amaçlarının askeri olduğunu en başından biliyordu ama Dominic gibi tatlı bir hayvanı casus olması için değiştirmeye çalışmak; işte bu zoruna gitmişti.
General’in karşısına dikilip yaptığı şeyi durdurmasını isteyecekti. Hatta bu konuda geri adım atmamaya kararlıydı. Serth’in beynine yolladığı sözler, kendine gelmesini sağladı.
“Doktor siz de biliyorsunuz ki General bu konuda kimseyi dinlemeyecektir. Kendinizi de riske atmayın lütfen.”
John çaresizliğe düşmüştü, General’e direnecek gücü kendisinde bulamıyordu. Az önce ki gaza gelmiş halinden eser kalmamıştı.
Helena bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış gibi John’un koluna dokundu. Doktor yenilmiş bir savaşçı edasıyla sevdiği kadına baktı. O’nu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Dominic’i hepsi çok seviyordu, özellikle Angela.
“Ne yaptıklarını biliyor musun?” diye Serth’e sordu.
“Beynine cerrahi bir müdahale yapılmış ama yan etkileri vücudunda kanser hücreleri oluşturmuş. Daha ileri giderlerse ne olacağını bilemem.”
Merak içindeki Helena, “kime ne yapmışlar John?” diye sordu.
Kadını meraklandırmamak için “Dominic hasta canım, veterinere götürdüm. Serth’de bana, deneylerin yan etkisi olduğunu söyledi”.
Hank bile gözünü yavrulardan ayırmış, ikilinin konuşmalarını dinlemeye başladı. Serth ve eşi sessizce yosunların arasına çekilip yavruları ile ilgilenmeye başladılar.
Diğerleri asansörle yukarı çıkıp, Dominic’i kontrol etmeye karar verdiler. John yeni öğrendiği bilgilerle, veterinere daha fazla ayrıntı verebileceğini düşünüyordu. Önce veritabanında araştırma yapıp, muhteşem zekâsıyla bir çözüm bulabileceğini umuyordu.
İki bayandan izin isteyip bilgisayarının başına geçti, diğerleri de veterinere doğru devam ettiler. Araştırmaya nereden başlaması gerektiğini biliyordu ama yetki seviyesini aşması gerekecekti.
Siteleri dolaşıp hack metodlarını araştırdı. Öğrendiklerini kavraması fazla zamanını almamıştı. Dünya’nın en zeki insanı olmasının faydalarını sonuna kadar sömürecekti.
Hack metodlarını öğrendikten sonra kendi bulduğu fikirleri harmanlayıp kısa zamanda sisteme sızıp izini belli etmeyecek kadar işi çözmüştü.
Tüm bu işlemleri yarım saatten az zamanda halletmiş ve sistemde aradığı bilgilere ulaşmıştı. Dominic’e yapılmak istenen değişikliklerle ilgili öğrendikleri, John’u dehşete düşürmüştü.
Beyninin bir kısmını alıp devreler ekleyerek, yarı-robotik hale getirilmek isteniyordu. Daha önce bir Türk bilim adamı olan Alper Bozkurt, bu konuda benzer çalışmayı hamamböcekleri üzerinde başarıyla uygulamıştı.
Biyo-robotik hale getirilmek istenen Dominic ise daha karmaşık bir beyne sahip olduğundan yan etkiler gelişmiş ve vücudu bu duruma olumsuz tepkiler vermişti.
Dominic’i kontrol eden Garcia’dan daha detaylı bilgi alıp kendi bulgularını aktarmak için kızların ardından veterinerin yanına gitti.
Dominic sabahki haline göre daha bitkin görünüyordu. Garcia’nın yüzüne baktığında, adamın kafasını olumsuz anlamda salladığını gördü. John diğerlerinin duymasını istemediğine hükmedip, baş başa konuşmak üzere odasına yöneldi.
“Doktor sabahtan bu yana yaptığım araştırmalar Dominic’in kötü huylu kansere yakalandığını doğruladı. Beynine yapılan cerrahi müdahaleyi çok iyi gizlemişler ama gözün göremediğini cihazlar algılıyor.”
John veterinerin söylediği “kötü huylu” kelimelerine takılmıştı. Diğer söylediklerine dikkat etmeden beynini zorluyor ve kanserli hayvanlarla ilgili neler bildiğini düşünüyordu.
Öncelikle habis tümör olan hayvanlarda kanser, insanlarınkinden daha hızlı ilerliyordu. Kemoterapide kullanılan ilaçlar insanlarda kullanılan ilaçlarla aynıydı. Tedaviye hemen başlanırsa sonucu geciktirme şansı olabilirdi.
“Doktor daldınız, ne düşünüyorsunuz” diyen Garcia’ya bakan John, “Dominic’i hemen kanser için tedaviye almalısınız” dedi.
“Buna General’in izin vermesi gerekiyor. Prosedürü biliyorsunuz doktor.”
John aşağıda yaşadığı kızgınlığın tekrar kendisini ele geçirdiğini hissetti. Biyo-robotik araştırmalarda kullanmak için Dominic’i seçmelerinin sebebini öğrenmek amacıyla, sistemi bir kez daha hacklemeliydi.
Aklına aniden gelen fikirle gülümsedi. Karşısındaki adam John’un bu ani değişimine anlam verememişti.
Helena’nın yanına giderek aklına gelen fikri kulağına fısıldadı. Helena’da sevinmiş ve John’un boynuna sarılıp yanağına bir öpücük kondurmuştu.
Ergen gençler gibi kızaran John bir an önce fikrini gerçekleştirmek için Dominic’i kucağına alıp, odasına doğru gitmeye başladı.
Garcia’nın itirazlarını duymazdan gelerek acele adımlarla diğerlerini geride bırakıp odasına ulaştı.
Gizlediği yerden iletişim cihazını alıp “Jen, beni duyuyor musun? Beni gemiye alır mısın?” dedi.
Jen’in cevabı hiç de beklediği gibi değildi.
“John burası şu an uygun değil. Atmosfer dışındayız. Düşmanın öncüleri Dünya’ya ulaştı.”
-DEVAM EDECEK-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)
Science FictionDost uzaylılar ve düşman uzaylılar arasında kalan bir doktor. Tırtıllar üzerinde deney yaparken gizli bir askeri tesise davet edilir. Muhteşem güzellikte bir asistanı ve genetiği değiştirilmiş hayvanlarla yaşantısı kendisini harikalar diyarında hiss...