John kadının birdenbire kaybolmasına anlam verememişti. Deja vu hissi yaşadığı gibi halüsinasyon da görmüş olabilirdi. Kızların kadını görmemiş olması, onun hiç var olmadığı anlamına gelmezdi. Bu iş canını sıkmaya başlamıştı. Bunca derdinin arasında bir de hayallerle mi uğraşacaktı.
Bir süredir Jen'i görmediği aklına gelince hem bu durumu konuşmak hem de yaklaşan düşmanlar hakkında bilgi almak istedi. Jen'in kendisini gemiye almasını bekledikten bedeni güvertede belirdi. Kendisini karşılayan uzaylı dostlarını selamladı.
Mürettebat John'u seviyor ve saygı duyuyordu. Dünyalılardan daha üstün bir teknolojiye sahip olmalarına rağmen iki defa John'un yardımına ihtiyaç duymuşlardı. Onu kendilerinden biri gibi görüyorlardı.
Jen odasında John'u ağırlarken, her zamankinden daha durgun gözüküyordu. Küçük boyuna rağmen devasa yüklerin altında eziliyor gibiydi. Önünde bekleyen sorunlarla yüzleşirken John'un desteğinin büyük faydasını görüyordu.
"Hoş geldin John, senin varlığın yükümü azaltıyor."
"Hoş bulduk Jen, ben de senin yanında olunca rahatlıyorum. Dostlarımın arasında bile bir yabancı gibiyim."
"Helena ile atıştınız mı?"
"O da var tabi ama daha çok benim heyecanlandığım durumlarda, çevredekilerden aynı tepkileri alamadığımda canım sıkılıyor."
Jen anlayışlı bir tavırla başını salladı. John'un üstün zekâsının sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini daha önce düşünmüştü. Fakat her hangi bir şikâyet gelmeyince her şeyin yolunda olduğuna inanmıştı.Şimdi karşısında duran adam yalnızlığı ile baş başa kalmış, çaresizliği yüzünde taşıyarak bekliyordu. Evren bile John'un yalnızlığına çare bulamamıştı. Çevresinde kendisini saran bir kozanın içinde insanlığın geleceğini kurtarmaya çalışıyordu.
"Sorunlarını çözmek isterdim ama bizim de büyük sorunlarımız var. Düşmanlar yaklaşıyor, daha da kötüsü Dromonits'ler belki de çoktan aramızdalar."
"Onlardan çekindiğinizi biliyorum ama yargısız infaz yapacak kadar basit düşündüklerini sanmıyorum."
"Haklı olabilirsin fakat efsanelerde ne kadar acımasız olduklarını okuduğumdan beri, huzurlu bir gece geçirmedim."
Jen'in huzursuzluğu daha büyüktü. Bütün ırkının yok olması tehlikesine karşı yapabileceği bir şey olmadığını hissediyordu. John bu konuda nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu ki aklına aşağıda karşılaştığı kadın geldi.
"Konuyu dağıtmak için söylemiyorum ama tuhaf bir deja vu hissi yaşadım."
Başından geçenleri Jen'e anlattıkça, uzaylının yüzünde endişe izleri belirmeye başlamıştı. John'un gördüğünü söylediği kişinin aniden kaybolması, iki defa tekrarlanan olaylar Jen için başka anlamlar ifade ediyordu.
"Bunlar düşmanın aramızda olduğunun işaretleri olabilir. Zihinleri bulandırmak ve kılık değiştirmek onların taktikleridir. Belki de gördüğün kadın düşmanlarımızdan biri olabilir. Seni etkileyerek kafanı karıştırmak istiyor olabilir."
Jen'in yorumu John'a mantıklı gelmişti. Kadınla yaşadığı olayın ardından kafası karışmış ve soluğu burada almıştı.
"Peki bu olaylar tekrarlanacak mı?"
"Muhtemelen tekrarlanacaktır John. Senin telepati yeteneğin onlar için sorun olacak."
"Fakat benim telepati yeteneğim yok ki. Sadece tırtıllardan gelen mesajları algılayabiliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)
Science FictionDost uzaylılar ve düşman uzaylılar arasında kalan bir doktor. Tırtıllar üzerinde deney yaparken gizli bir askeri tesise davet edilir. Muhteşem güzellikte bir asistanı ve genetiği değiştirilmiş hayvanlarla yaşantısı kendisini harikalar diyarında hiss...