KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)

24-Annelik içgüdüsü

Tırtılların sinirlerini bozması sonucunda, John gelecek planlarını tekrar gözden geçirmeye karar verdi. İnsanlık için yapacağı büyük keşfin elinde patladığını düşünüyordu, belki de Jen yanılmıştı.

Farklı bir buluş veya fikrin izi bile olmadığından, bu konuyu Jen ile konuşmak için elindeki iletişim aygıtı ile temas kurdu ve gemiye alındı.

Uzay gemisindeki tüm mürettebat John'u bir kahraman gibi karşıladı. Savaşta gösterdiği başarıdan dolayı uzaylıların saygısını kazanmıştı. Jen, köprüde karşıladığı John'u özel bir odaya alıp kapıyı kapattı.

"Tüm insanları kurtaracak büyük buluşum, meğerse Dünya'yı ele geçirme planları yapıyormuş."

Jen ne demek istediğini anlamadığı için daha açık konuşmasını istedi.

"Beni süper zeki yaptınız, bilinçaltıma moleküler biyoloji ve genetik bilimlerine yatkınlık yüklediniz, büyük bir buluş yapacağımı söylediniz. Şimdi de bu buluşun temeli olan tırtılların, telepati yeteneği olduğunu ve Dünya'yı ele geçireceklerini öğrendim."

"Bu bilgiyi nereden aldın John?"

Bu sorunun sakinliği karşısında doktor bir an duraksadı. "Nerth adında, telepati yeteneği olan bir deniz yaratığından aldım."

"Peki, bu canlıya ne kadar güveniyorsun? Tüm icadından vazgeçecek kadar mı?"

Can alıcı noktaya parmak basan Jen, karşısındaki adamın bu konu hakkında daha önce düşünmediğini anlamıştı. Jen amacını anlamasa da belki de yaratık bilerek John'u yanlış yönlendiriyor olabilirdi.

"Düşününce, bu bilginin o kadar da sağlam olmadığını fark ettim. Nerth bizim algılayamadığımız telepatik mesajlar aldığını söylemişti, biz de tereddütsüz kabullendik. Bizi yanlış yönlendirmesinde ne gibi bir kazancı olabilir?"

Jen bu sorunun cevabını, John'un kendisinin bulması gerektiğini söyledi ve Doktor'u düşünceleri ile baş başa bırakıp odadan çıktı. John hâlâ Nerth'in kendisini kandırması için ne gibi bir amacı olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"En iyisi yüzleşmek" diye düşünüp aşağıya ışınlanması için Jen'e rica etti. Uzaylı onu doğruca Serth'in akvaryumunun önüne ışınladı. Serth aniden önünde beliren John'u görünce şaşırdı ve geri kaçtı. Doktor'u tanıyınca telepatik mesaj gönderdi.

"Beni korkuttunuz doktor, sizin teknolojinizin bu kadar gelişmiş olduğunu bilmiyordum."

"Hayır, bizim teknolojimiz değil, uzaylı dostlarımın yardımı ile ışınlandım."

Serth daha önce uzaylıların bu katlarda dolaştığını görmüştü ama her hangi bir iletişim kurmamışlardı.

"Serth sana sormam gereken bir şey var ama nasıl dile getireceğimi bilemiyorum. Son görüşmemizi hatırlıyorsun değil mi?"

"Evet, doktor hatırlıyorum. Tırtılların planlarını öğrenmiştik."

"Aslında tam olarak sormak istediğimde bu, sen tırtıllardan böyle bir mesaj almadın değil mi?"

"Ben almadım ama Nerth aldığını söyledi ve ben ona inanıyorum."

John deniz yaratığının, eşine güvenmesinden ötürü ne derse desin fayda etmeyeceğini düşündü.

"Acaba Nerth yanlış anlamış olabilir mi? Ya da bir sebepten beni yanlış yönlendirmiş olamaz mı?"

Serth bu fikri reddeder gibi başını salladı, eşini çağırıp sormanın en doğru hareket olacağını düşünüp doktora mesaj olarak iletti. Nerth cama yaklaştığında son sefer yüzünde oluşan gülümsemenin aynısını taşıyordu.

"Merhaba doktor, gerekli önlemleri aldınız mı? Son görüştüğümüzde buradan kızgın ayrılmıştınız."

"Nerth senin beni yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum ama senin bundan çıkarın nedir işte onu bulamıyorum."

Doktor'un açık sözlülüğü karşısında Serth biraz sinirlenmişti ama Nerth yüzündeki sahte gülümsemeyi bozmadan cevap verdi.

"Neden sizi yanlış yönlendirdiğimi düşünüyorsunuz?"

"Tırtılların Dünya'yı ele geçireceklerini söylediklerine inanmak saçma geliyor, üstelik uzaylı dostlarım benim tırtılları kullanarak bütün insanlığı kurtaracağıma inanıyor. Sen ise bu planların ortadan kalkmasını ister gibisin."

Nerth " dünyanıza ne olacağı beni ilgilendirmiyor. Benim ilgilendiğim tek şey yavrularım ve onları casus yapmak isteyen insanlardan koruma isteğim" dedi.

John neler olduğunu anlamıştı, annelik içgüdüsü ile hareket eden Nerth, insanların savaşı kaybetmesi durumunda çocuklarını casus olarak kullanamayacaklarını düşünmüştü. Hem intikamını alacaktı hem de yavrularını koruyacaktı.

John istese de kızamazdı, kim bir anneyi yavrularını korumak istiyor diye suçlayabilirdi ki? Konunun açıklığa kavuşması ile olayı uzatmamaya karar verip oradan ayrıldı.

************

"Hank sana kaç defa söyledim, kılların deneylerimin üzerine düşüyor." Angela kendisinden dört kat iri olan Hank karşısında öfkeyle bağırıyordu. "Seni tüy yumağı, kıllarına hâkim olmazsan senin bu çalışma istasyonuna girişini yasaklatacağım."

Hank karşısındaki ufak kızı dikkate almayan bir izlenim vererek Helena'ya son raporları açıklıyordu. Küçük kızın ayağını yere vura vura konuşması sinek vızıltısı gibi geliyordu. Zaten araları hiçbir zaman iyi olmamıştı, bu durumdan dolayı görmezden gelmek, Hank için uygulanacak en iyi çözümdü.

"Helena son analizlerin gösterdiğine göre tırtıllarda aktivite artışı had safhada, gerçektende büyük bir olayın habercisi olmasından endişe ediyorum."

Hank bir goril olmasına rağmen, ortalama bir insandan daha zeki hâle getirilmiş bir mutanttı. Helena ona bir iş arkadaşı gibi davranıyor ve saygıyla yaklaşıyordu ama Angela onun her hareketine sinir oluyordu.

Biraz alıngan olması dışında iyi huylu bir canlıydı. John, gorili yardımcı olarak ekibine aldığında, beklediği gibi olumlu katkılar sağlamıştı.

"Bu arada John'un telepatik mesajlar aldığını söylediğini biliyorum ama neden bir başkası bu mesajları alamıyor onu anlamıyorum."

Hank'in bu sorusu karşısında Angela ve Helena birbirine baktı, cevabı John'un süper bir beyni olmasıydı ama Hank bunu henüz bilmiyordu. Kızlar bilmediklerini söyleyip olayı geçiştirdiler, Hank konuyu daha fazla uzatmayıp John'a sormaya karar verdi.

John yanlarına geldiğinde, sakin gözükmesi kızların dikkatini çekmişti. Hatta tırtılların yanına gidip "sizi yanlış anladığım ve güvenmediğim için özür dilerim" demesi iyice meraklanmalarına yol açmıştı.

Tırtıllardan gelen zihinsel resimde, kocaman bir KOZA gözüküyordu.

-DEVAM EDECEK-