28-Yarışma izni

3.3K 292 47
                                    

John, gorilin insanlar tarafından kabul görmeme sebeplerinin farklı olduğuna inanıyordu.  Normal eğitilmiş bir goril olsaydı, insanlar ona sempatiyle bakacaklardı. Hatta sevimli bile bulabilirlerdi ama Hank'in insana yakın davranışları ve gelişmiş zekâsıyla, diğerleri tarafından tehdit olarak görüldüğünü düşünüyordu.

Moleküler biyoloji alanındaki çalışmaları ile meslektaşları tarafından kabul görmesi sebebiyle, bu fikir daha çok inandırıcı geliyordu. Onu bir hayvan gibi değil, bir birey olarak görüyorlardı. İlk zamanlarda Hank'ı tanımadan önce, kendisinin de çekindiğini hatırladı.

Onu tanıdıkça bir birey olarak kabul etmiş, saygılı davranışları ve zekâsıyla kısa zamanda kanı kaynamıştı. Şimdi kendisinden yardım isteyen bu bireyi destekleme zamanıydı.

Birkaç aşamalı bir planı vardı, öncelikle Helena ve General'le konuşup onlarında onayını almalıydı. Kafasındakileri Hank'e açtığında umutsuz gorilin gözlerinde heyecan kıvılcımları gördü, planın işe yarayacağına inancı arttı.

İlk olarak Helena'yı bulup düşündüklerini aktardı ve beraberce General'e gidip ikna etmek için desteğini istedi. Kız her zamanki gibi John'un zekâsına ve sorumluluk duygusuna övgü yağdırdıktan sonra tam destek vereceğini söyledi.

General'le görüşmek için odasına gidip kapıdaki görevliden içeri girmeleri için izin vermesini beklediler. Asker içeriden onay aldıktan sonra kapıyı açıp geçmeleri için kenara çekildi.

"Merhaba General, nasılsınız efendim?"

John'un bu sevimli tavrından şüphelenen General somurtarak, "gene ne haltlar karıştırıyorsun kahraman" dedi. "Yanında bu güzel hanımı da getirdiğine göre, benden isteyeceğin şey önemli olmalı."

General'in iltifatı karşısında hafifçe kızaran Helena söze karıştı, "Sizin engin bilginize danışmaya geldik General."

General kel kafasında elini gezdirdikten sonra keyifle gülümsedi. "Görüyor musun doktor, kadınlar bu yüzden erkeklerin çoğunluğunu parmaklarında oynatıyor."

John, gülümsemesi ile her erkeğin yüreğini hoplatacak bu güzel kızın, sadece kendisini seçtiğini hatırlayıp mutlu oldu.

"Sizin için ne yapabilirim Miss Sunshine?"

 "Efendim sizden bir yarışma için izin almak istiyoruz, bu yarışma ile bölümler arasında işbirliğinin artacağına inanıyoruz."

Kızın söyledikleri General'in aklına yatmıştı, zaten bu aralar bütçe kesintileri yüzünden çalışanların moralleri bozulmuştu. Eğer yarışmayı eğlenceli ve heyecanlı bir etkinlik olarak sunarlarsa moraller yükselebilirdi.

"Olabilir" diyerek balıklama atlamadığını belirterek devam etti, "Format nasıl olacak?"

John sıranın kendisine geldiğini düşünerek açıklamaya başladı. General dinledikçe kafasını sallıyor, fikrin uygunluğunu takdir ediyordu. Sonunda gerekli işlemleri onaylayacağını ve bir an önce başlanması gerektiğini söyleyip misafirlerini gönderdi.

John ve Helena biraz uzaklaştıktan sonra sevinçle birbirlerine sarıldılar. "Çok iyiydin hayatım" dedi Helena.

"Asıl sen olmasan izin alamayacağıma eminim" diye karşılık verdi doktor. "Şimdi gerekli duyuruları ve yarışma konularını hazırlamaya başlayalım."

"Peki, sende yarışmaya katılacak mısın?"

"Bunun adil olmayacağını düşünüyorum."

"Beyimiz kendine çok güveniyor anlaşılan, biraz alçakgönüllü olsan diyorum."

"Yanlış anlama bir tanem, o anlamda düşünmedim. İnsanlara zekâmın aniden geliştiğini nasıl anlatabilirim, ayrıca General'in henüz öğrenmemesi gerektiğini düşünüyorum."

Helena erkeğe bakarak gülümsedi, "ağzın iyi laf yapıyor, bakalım başka işlere de yarıyor mu?" diye sorduktan sonra öpmek için uzandı.

Ayrıldıklarında John'un kızaran yanaklarına bakarak, "koca adamsın, hâlâ utanıyorsun" dedi.

"General sana iltifat ettiğinde, seninde kızardığını görmediğimi sanma" diye cevap verdi.

Angela'nın yanına geldiklerinde Seth'in bir yandan verileri incelediğini, diğer yandan küçük kızın soruları karşısında terlediğini gördüler.

 Seth, gelenleri görünce ayağa fırladı, "bu küçük hanımla tanıştıktan sonra, Hank gözüme daha sevimli görünmeye başladı" dedi.

Angela ayağını yere sertçe vurarak, kollarını çaprazlayıp göğsünde birleştirildi. "Hiç eğlenceli değilsiniz bayım, bende sizin sohbetinizden zevk almadığımı belirtmeliyim."

Seth –lütfen beni kurtarın– bakışı attıktan sonra, verileri incelemeye döndü.  Helena açıklamayı yapması için sözü John' a bıraktı.

"Size güzel bir haberimiz var" dediğinde Angela ve Seth dikkatle Doktor'a baktılar. "General'den izin alarak bir yarışma düzenlemeye karar verdik. Bölümler arasında kaynaşmayı sağlayacağını umuyoruz."

Angela sevinçle ellerini çırptı, "su kovasındaki elmaları ağzımızla yakalama oyunu da olacak mı?"

"O koca ağzınla en büyük elmayı yakalayacağına eminim" diye mırıldanan Seth, kızın duymayacağını ummuştu.

"Yarışmanın hem eğlenceli hem de entelektüel olmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız."

Seth'in rengi birden attı, John'un omzu üzerinden, arkasındaki birine odaklanmıştı. "Müsaadenizle, şimdilik kendi yerime dönmeliyim, yine geleceğim" diyerek hızla uzaklaştı.

John gülümseyerek "yine Hank'i gördü sanırım" dedi ve arkasını döndü. Fakat Hank yoktu ve arkasında sadece askerler bulunuyordu. Fizikçiyi korkutan kişinin kim olduğunu anlamak için bakındı ama bulamadı.

Omuzlarını silkip önüne döndü, sonra aklına gelen fikirle tekrar askerlere baktı. Hank'in yanına giderken askerlerin Seth'i dikkatle gözlediğini fark etmişti. Bu durumu sonra değerlendirmek için aklının bir köşesine yazdı.

Cebindeki iletişim cihazından gelen titreşimleri hissettiğinde, Jen'in bağlantı kurmak istediğini anlayıp tuvalete gidiyormuş gibi ayrıldı.

Kimsenin kendisini izlemediğine emin olduktan sonra cihazı çıkarıp konuştu. "Ben John, neler oluyor?"

Jen'in heyecanlı sesi kulaklarında çınladı. "Acil yardımın gerekli John, mürettebatıma bir şeyler oluyor, aniden bayılıp düşüyorlar. Seni gemiye alabilir miyim?"

"Elbette" diyen John, ışınlanmayı beklerken neler olduğunu merak ediyordu.

-DEVAM EDECEK-

Not: Yarışma için fikirlerinizi bekliyorum. Bir sürü üstün zekalı insanları nasıl bir yarışmaya sokabilirim. Yorumlarınızı bekliyorum.

KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin