10-İsyan

4.7K 443 52
                                    

Bu bölüm avatar443 e ithaf edildi.

Jen konuşma bittikten sonra kapıdaki kalkanı kaldırıp, ışınlandı. Geride kalan general ve John, sıkıntı ile birbirlerine baktılar.

“Sence doktor” diye söze başladı general. “Bu küçük DOSTUMUZUN söylediği her şeye inanmalı mıyız? Benim hala düşman uzaylı ırkı ile ilgili şüphelerim var.”

“General size daha önce söylemek istemedim ama ilk karşılaştığımda Jen’den korkmadım hatta güvendim. Bu konuda Helena ve Angela’nın da fikrini almamızda fayda var.  Biz bir takımız ve beraberce düşünürsek daha iyi sonuçlar alabiliriz.”

“Buna izin vermeden önce, uzaylılara karşı tutumlarını öğrensen iyi olur. Eğer uzaylılara karşı önyargıları varsa, bize destekten çok köstek olurlar” dedi general.

John çalışma arkadaşlarının yanına giderken tepkilerinin ne olacağı hakkında bir fikri olmadığını düşündü.

Çalışma istasyonuna yanaştığında Helena ve Angela’nın dikkatli bir şekilde çalışmalarına odaklandıklarını gördü. Helena’ya seslenmesine fırsat kalmadan alarm sirenleri çalmaya başladı.

“Gene neler oluyor Allah aşkına” diye söylenmeye başladı. Kızlar alarm sesiyle etraflarına bakınırken John’u gördüler. Çıkan yüksek seste birbirlerini duymakta zorlandıkları için yakınlaşıp birbirlerinin kulaklarına bağırmaya başladılar.

Tam John bir şey söylemek için kafasını çevirdiğinde aynı anda Helena’da çevirince gözleri buluştu. Dudakları birbirine değdiğinde John yıldırım çarpmış gibi zıpladı. Kısa bir özür mırıldandıktan sonra neler olduğunu anlamak için, koşuşan askerlerin yanlarına gitmek üzere ayrıldı.

Helena bu kadar utangaç bir yetişkin olur mu diye düşündü. Yüzündeki gülümseme kaybolmadan kafasını çevirdiğinde, Angela’nın çokbilmiş ifadesi ile karşılaştı. “Ne?” diye adlandırılabilecek bir mimik yaptı.

**********

General etrafa emirler yağdırıyor, olayı kontrol almaya çalışıyordu. Ekibinde çalışan bazı çürük elmaların, deneyleri serbest bıraktığını öğrendiğinde içinden lanetler yağdırdı. Bunu yapanları eline geçirdiğinde, kolunu boğazlarından sokup midelerini ağızlarından çıkaracağını söyleyerek kendini tatmin ediyordu.

Alarmın sesini biraz düşürttükten sonra duyulabileceğini kanaat getirdiği bir anons yaptı. “Deneylerden bazıları serbest bırakıldı. Sakın yaklaşmayın. Askerler durumu kontrol altına alacak.”

John anonsu duyduğunda alt katlarda gördüğü yaratıkları düşündü. Kim bilir görmediği daha kaç farklı deney ürünü vardı. Serth adındaki telepatik deniz yaratığı aklına geldi. Acaba o ve eşi de serbest kalmış mıydı?

General isyancıları (ona göre bu bir isyandı) bulabilmek için iş saatinde yerinde olmayanların araştırılması ve sorgu için kendisine gönderilmesi emrini verdi.

Kapatıldıkları odadan serbest bırakılan deneyler ortamda kargaşaya yol açıyordu. Kimi ufak kimi dev gibi garip yaratıklar askerlerle karşılaştıklarında kaçışıyorlardı. Bazı dev cüsseli aklı kıt hayvanlar, içgüdüleriyle hareket edip kendilerini yakalamaya çalışan askerlere saldırıyorlardı.

Askerler bayıltıcı silahlarla durumu kontrol altına almaya çalışıyorlar ama bazı deneylerin derilerinin kalın olmasından dolayı başaramıyorlardı.

John tüm bu kargaşa içinde, biraz önce kazayla olan ikinci öpücüğü ve ilkokul çocuğu gibi tepki verdiği düşünüyordu. İçinde anlatamadığı bir takım duygular yaşıyordu. Helena karşısında normalden farklı davranıyordu. “Bu ben değilim. Ben hormonlarına söz geçiremeyen bir ergen değilim” diye kendi kendine düşünüyordu ki birden yere devrildi.

KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin