17-Dominic

3.7K 339 35
                                    

Jen subayın sorusuna cevap verdi. “John aşağıda, biraz beklerseniz kendisini alıp gelirim.”

Subay çevresine baktı. “Sanırım buradan bir yere gidebileceğimi düşünmüyorum. John ile görüşmek istiyorum.”

Dsyco adamın verdiği tepkileri gözlemliyordu. Bir yandan konuşurken, diğer yandan sağ elini açıp kapatıyor ve göz ucuyla eline bakıyordu.

“Ben sağlık uzmanı Dsyco’yum. Size başarılı geçen operasyon hakkında bilgi vermemi ister misiniz?”

Adam uzaylıya baktı ve başını salladı. Şokun etkisini henüz atlatmamıştı ama kendisini iyileştiren kişiye minnet duyduğundan, dinlemeyi uygun gördü.

Dsyco teknik konulara girmeden basitçe anlatmaya başladı. “DNA’larınızı kullanarak elinizi yeniden oluşturduğumuzu söylemiştim. Eskisi gibi olduğunu göreceksiniz. Asıl önemli konu Alzheimer geni taşıyor olmanızdı. Bunu erken tespit ettiğimiz için mutluyum.”

Asker o konuyu merak etmişti. Dünya’da Alzheimer’in bilinen bir tedavisi yoktu. Uzaylıların, insanlardan daha gelişmiş teknolojiye sahip oldukları için şükretti.

“Başınıza gelen olaya üzüldüğümü söylemeliyim. Komutanın anlattığına göre kasıtsız bir hareketmiş ve bundan kısmen komutan da sorumluymuş. Sizi iyileştirerek borcumuzu ödemek istedik.”

“Teşekkür ederim. Askerlerin geneli, bilmedikleri şeyleri tehdit olarak kabul ederler. Sizin hakkınızda kötü düşündüğüm için özür dilerim. Bende bu iyiliğinizi unutmayacağım.”

Farklı ırktan olan bu iki kişi iletişim kurdukça, benzer yönlerini keşfetmeye başladılar.

Jen uzun bir aradan sonra geldiğinde, yaver ile Dsyco’nun koyu bir sohbete giriştiğini gördü ve gülümsedi. Yanında getirdiği John, ürkek bakışlarla yavere bakıyordu. Askerin elinin iyileştirildiğini gördüğünde, kendini biraz daha iyi hissetti.

Yaver doktoru gördüğünde, önce hafif bir kızgınlık geçti yüzünden ama sonrasında gülümseyerek seslendi.

“Doktor John, sizin yüzünüzden elimden oldum ama artık daha sağlıklıyım. Öyle süt dökmüş kedi gibi durmayın da yaklaşın.”

John askerin sözleri üzerine yanına gitti. Jen’den edindiği bilgiye göre, askerin genetik hastalığı olan Erken Başlangıçlı Alzheimer tedavi edilmişti.

“Özür dilerim” dedi John, mahcup bir şekilde.  

“Özrünüz kabul edildi doktor. Uzaylı dostlarınız sayesinde daha iyiyim. Sizi görmek istedim, çünkü kasıtsız olarak beni yaraladığınız için üzgün olacağınızı ve generale durumu nasıl izah edeceğinizi düşüneceğinizi tahmin ettim. Ayrıca sizi gizlice izlediğim için bende üzgünüm.”

John bu sözler karşısında rahatladı. “Sizin de gördüğünüz gibi uzaylı dostlarımız yardımseverler ve bize teknolojik olarak destek veriyorlar. General bu durumu bir türlü anlayamıyor.”

Jen söze karışarak “eğer hazırsanız daha fazla dikkat çekmeden sizi aşağıya gönderelim. General öfkelenmiş olmalı.”

Her ikisi de bu yoruma güldüler. Aşağıya ışınlanırken, alt katlardaki ilk görüldükleri yere bırakmalarını istediler.

“Ben raporumu sunayım. Sizi zan altında bırakmayacak bir rapor yazacağım doktor” dedi Yaver.

John minnetle baktı. “Teşekkür ederim. Generale sizin aşağıda yolu şaşırmış olabileceğinizi söylemiştim. Bunu da dikkate alın lütfen.”

Her iki adam birbirlerine gülümseyip el sıkıştılar. Asker yeni elinin, tokalaşırken kendini garip hissettirdiğini düşündü.

*****************

John çalışma yerine döndüğünde bir karmaşa ile karşılaştı. Dominic çalışma istasyonunun ortasında durmuş, etrafa sinirli bakışlar atıyordu.

“İyi ki geldin John” dedi Helena.

“Neler oldu burada?”

“Dominic birden çalıştığımız yere atladı ve ortalığı dağıttı. Sakinleştirip indiremedik.”

John kedi, köpek ve papağan karışımı hayvana baktı. “Selam Dominic nasılsın?” dedi.

“Nasılsın?” diye tekrarladı Dominic.

“Seni çok ihmal ettim, özür dilerim.”

“Dilerim.”

“Seni incelememe izin verir misin? Bir sorunun var mı görmek istiyorum.”

“İstiyorum.”

Her cümlenin son kelimesini papağan gibi tekrarlayan hayvan, çevredekilerin sinirli gülüşmelerine sebep oldu.

“Şimdi sana doğru uzanacağım ve seni kucağıma alacağım. Sakın korkma.”

“Korkma.”

John temkinli adımlarla yaklaştı ve yavaşça elini Dominic’e uzattı. Hayvan geri çekilmedi. Kucağına almak için bir eli ile altından kavradı.

Kucağına çekerken eline bir sertlik geldi. (Düşündüğünüz şey değil (:   ) Eliyle karnını yokladığında endişelenmesine yol açacak derecede ön teşhis yapmıştı.

“Dominic hasta” dedi çevresindekilere. “Acilen muayene ettirmeliyim” dedikten sonra kucağında Dominic ile uzaklaştı.

Veterinerlerin olduğu bölüme gidip görevli ile görüşmek istedi.

“Merhaba ben Antonio Garcia. Size nasıl yardımcı olabilirim Doktor John?” diye soran görevli, John’u şaşırtmıştı.

“Beni tanıyor musunuz? Kusura bakmayın sizi hatırlayamadım.”

“Sizi tanımayan kimse yok ki. Burada bir efsanesiniz.”

John mahcup bir biçimde gülümsedi. “Acil bir durum var” dedikten sonra Dominic’i işaret etti. “Sanırım karın bölgesinde bir kist var. Kontrol eder misiniz?”

Garcia hayvanı tutan John’a kısa bir bakış attıktan sonra, muayene için içeri geçmesini söyledi. Dominic’i masaya bırakan John, başından ayrılmadan, sakin kalması için tüylerini okşamaya başladı.

Hayvanın muayenesini bitiren veteriner, John’a bilgi vermeye başladı. “Bunu nasıl fark ettiniz anlayamadım. Siz yerini söylemesiniz, benim bile gözümden kaçabilirdi.”

“Sadece şanslıydım. Ne olduğunu söyleyebilir misiniz?”

“Öncelikle biyopsi yapılması gerek. Bu gece burada kalsın, yarın size sonucu bildiririm” dedi veteriner.

John Dominic’e bakıp gülümseyerek  “sakın ol canım. Seni burada bırakacağım, seni iyileştirmek isteyenlere zorluk çıkarma” dedi.

Çıkarmam” dedi Dominic.

John’un gülümsemesi yüzünde dondu. Dominic, tekrar etmek yerine sanki cevap vermişti.

-DEVAM EDECEK-

Sizce Koza’nın en etkileyici bölümü hangi bölümdü. Lütfen yorumlarınıza yazar mısınız?

Diğer kitaplarım Zihin Efendileri ve Üçüncü Göz’ü okumak isterseniz profilimden ulaşabilirsiniz.

KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin