Özet: Krnaajlar yok edildikten sonra kolektif dağılmak istemez. Ognimler dünyayı terk ederler. Kolektif dağılmadan önce insanlar için gerekli düzenlemeleri yapar. Sonunda dağılmayı kabul eden kolektif tüm insanları serbest bırakır.
*** Yeni Bölüm ***
Kolektif dağıldıktan sonra, insanlar bir süre başıboş dolaştılar. Dünyadaki yıkım herkesi şok etmişti. Ölenlerin parçalanmış, ezilmiş bedenleri dört bir yanı sarmıştı. Görevliler emir almaya alışkın olduklarından, kimse emir almadan bir şey yapmıyordu. John olayları kontrol altına alabilmek için önce ABD Başkanı ile görüştü.
Her yere acil durum çadırları kurulması ve emir komuta zincirinin harekete geçirilmesi gerektiğini belirtti. Hükümet yavaş da olsa harekete geçmeye başlamıştı. Emirler üstten alta doğru yayıldı ve hasar tespitlerine geçildi. Ölüler toplandı, yaralılar hastaneye sevk edildi.
John ölen milyonlarca insan için üzüntü duyuyordu. Ailesinin sağ sağlim olduğunu gördükten sonra içi rahatlamıştı ama diğer insanları da düşünmeliydi. Üstelik hâlâ insanoğlunun kaderi kesinleşmemişti. Dromonitsler uzun bir yoldan gelmişti ve insanların dünyada yaşamayı hak edip etmeyeceğine karar vereceklerdi. Kendilerini tanrı zanneden bu ırka karşı bir şeyler yapma ihtiyacı duydu.
Jules'a ulaşmak istedi ama artık Ognimler olmadığı için ışınlanma şansı yoktu. Jules'un kendisine ulaşmasını sağlamalıydı. Aklına gelen tek çare telepati denemesiydi. Jules'un bu yeteneğini daha iyi kullandığını biliyordu. Bu yüzden ona zihninden ulaşmaya çalıştı.
"Jules? Jules? Benim baban."
"Evet... baba."
"Görüşmemiz lazım."
"Tamam."
Bu kısacık görüşme bile John'u yormuştu. Bir sandalyeye otururken, Jules karşısında belirdi. Dromonitslerin ışınlama sistemleri daha hızlı olmalıydı.
"Selam."
"Selam Jules." John oğlunun yanından ayrılırken sert sözler söylemişti. Şimdi pişmandı ama söz ağızdan bir kere çıkmıştı.
"Benimle ne görüşmek istiyorsun baba? Sana baba diyebilir miyim? Eğer hâlâ aileden sayılıyorsam."
Jules kırılmıştı ve bunu belli etmekten çekinmiyordu.
"Evet Jules, diyebilirsin. Bu konuda üzgünüm oğlum. Bazen senin birkaç aydır dünyada olduğunu unutuyorum."
"Görünüşüm seni yanıltıyor demek ki."
"Sadece görünüşün değil Jules, davranışların da yanıltıyor. Sen insanlar yerine Dromonitsleri seçtin."
"Hayır baba, onlar beni seçti. Ben sadece kaderimi kabullendim."
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu adam merakla.
"Ben daha anne karnındayken kaderim belliydi. Sadece bana biçilen rolü oynuyorum."
"Sana efendi diye hitap etmelerine ne diyorsun?"
"Onlarla gezegenlerine dönüp liderleri olacağım. Fakat bu benim seçimim olmayacak."
John'un gözleri dolmuştu. Başından beri oğlunu suçlamıştı ama sonuçta o da kendi rolünü oynayan birisiydi. Ayağa kalkıp oğluna sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim oğlum. Umarım beni affedersin."
Jules da hüzünlenmişti. Babasına sıkıca sarılarak karşılık verdi. Aniden kendilerini Dromonits gemisinde buldular. Kendilerini habersizce ışınlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)
Science FictionDost uzaylılar ve düşman uzaylılar arasında kalan bir doktor. Tırtıllar üzerinde deney yaparken gizli bir askeri tesise davet edilir. Muhteşem güzellikte bir asistanı ve genetiği değiştirilmiş hayvanlarla yaşantısı kendisini harikalar diyarında hiss...