26-Nükleer fizikçi

3.2K 294 24
                                    

Bu kısa bölüm için özür dilerim. İş yoğunluğundan vakit bulup araştırmalarımı tamamlayamadım. Detaylı yazmak istediğim bölüm için zamana ihtiyacım oldu.Bir sonraki bölümde telafi edeceğim.

John kaçıp giden adamın Nükleer fizikçi olmasından rahatsızdı, faydalı işlerle uğraşıp insanlığın yararına çalışacağına, bomba yaptığını zevkle anlatıyordu. Gitmesi ile rahatlamıştı ama ilk defa görüştüğü birine göre hayli samimi yaklaşımına da şaşırmıştı.

Neden geldiğini anlatamadan kaçmak zorunda kalmıştı ama Seth'in tekrar geleceğine ilişkin içinde bir his oluşmuştu. Adamın pişkin olması ayrı bir sıkıntı iken bir de Helena'ya asılmış olması iyice sinirlerini zıplatmıştı.

Sakinleşmek için Dominic'i kucağına aldı, uzun tüylerini okşayarak rahatlamaya çalıştı. Bir yandan dertleşmek amacıyla konuşuyordu.

"Bu adam çok sıkıcı değil mi Dom. Sana Dom diyebilirim sanırım, artık beraber yaşayacağımıza göre sende bana John diyebilirsin."

"John" dedi Dominic.

"Aferin..." dedikten sonra hayvanı kaldırıp altına baktı. "oğlum" diye sözünü tamamladı. "Senin bir eşe ihtiyacın var ama sen teksin, senin adına üzülüyorum."

Dominic'te aynı dertten muzdarip gibi hüzünlü gözleriyle John'a baktı "üzülüyorum" dedi. Doktor, bu kelimeyi tekrar mı etti, yoksa aynı şekilde hissettiğini ifade etmek mi istedi anlayamamıştı.

"Senin için kedi veya köpek eş bulmamı ister misin?" derken bir yandan da "adımız çıkacak" diye endişeleniyordu.

Helena yanına geldiğinde John hâlâ hayvanla konuşuyordu, kız hafif bir öksürme ile geldiğini belli etti. John başını kaldırdığında günışığı gibi parlayan Helena'yı gördü ve gülümsedi. Helena'yı ne zaman görse dünyaya geldiği için şükrediyordu.

"Bakıyorum sevimsiz misafirin gitmiş" dedi kız, tiksintisini saklamadan. Adam sırıttı, "hislerimiz aynıymış, bende hoşlanmadım o adamdan fakat neden tanışmaya geldiğini düşünmeden edemiyorum."

Kız kafa yormaya değmeyeceğini düşünüyor olsa gerek, konuyu kapatmak için "Hank bu günlerde garip davranıyor, çok alıngan oldu. Çalışmadığı zamanlarda içine kapanıyor, benimle bile konuşmuyor" dedi.

John başında bu kadar sıkıntı varken bir de Hank ile uğraşamayacağını düşünüp geçiştirdi. "Bir ara erkek erkeğe konuşurum."

Helena'nın gülümsemesi ile tüm sıkıntılarını unuttu. General'in ilgisini çekecek bir çalışma göstermesi gerekiyordu, bunun için süper beyni ile tüm olasılıkları tarıyordu ama tırtılları şimdilik açığa çıkarmak istemiyordu.

İpek üzerine devam ettirdiği deneylerde uzaylılara karşı bir avantaj sağlayamayacağını açıkça görmüştü. Bu yüzden yeni bir şeyler vermeliydi, General tatmin olmazsa tüm gelecekleri tehlikeye girecekti. General çok şakacı bir adamdı ama bu konuda şaka yapmadığını hepsi biliyordu.

Yaver bile bu sıralar General'in çok baskı altında olduğunu ve üst yönetimden gelen baskılara dayanamayıp bütçe kesintisine başlayacağını söylüyordu.

Aklına gelen fikirleri Helena ile tartışmaya başladı, kızın zekâsı kendisinin ki yanında çok sönük kalıyordu ama değişik bir bakış açısına ihtiyacı vardı. Angela'nın da aralarına katılmaları ile bir yerlere varmaya başlamışlardı.

Deneylerdeki en büyük sorun, ipek gibi narin bir materyalin yüksek ısı karşısında zayıf kalmasıydı. Eğer ipeğin ısıyı absorbe ederek, moleküller arasındaki hareketliği arttırmasını ve zincirin kırılmadan kalmasını sağlayabilselerdi sorun çözülebilirdi.

Nükleer fizik konusunda yardıma ihtiyacı olabilecekleri sonucuna vardılar. Atomu en iyi anlayan ve onu kullanmayı bilen insanlar Nükleer fizikçilerdi. Bir tane Nükleer fizikçi tanıyor olmaları tesadüf olabilir miydi?

-DEVAM EDECEK-

Devamlı bölüm eklenen kitaplarım:

1.      Zihin Efendileri

2.      Koza: Dünya'nın İstilası

3.      Üçüncü Göz

4.      Bir Günlük Hükümdar

5.      Bilinçlerin Kaygısı

KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin