Bu bölüm zhonyan a ithaf edildi.
John arkadaşlarının güvenliğini sağladıktan sonra, aşağıdaki karmaşa bitene kadar uzay gemisinde kalmaya karar verdi. Uzaylıları ikna etmişti, bu sayede Jen dönene kadar güvendeydiler. İsminin Pladd olduğunu öğrendiği ikinci komutana bazı sorular sorması gerekiyordu.
“Pladd, geçen seferki görüşmemizde benim deneylerime yardımcı olacağınızı söylemiştiniz. Bu tam olarak nasıl olacak?”
“Bu konuda konuşma yetkim yok John. Komutan döndüğünde ona sorarsın. Sizin güvenliğinizi sağladık ama bizim güvenliğimizi kim sağlayacak?” diye soran Pladd’ın gösterdiği yöne baktığında, Angela’yı gördü.
Bir uzaylının ağzını açmış dikkatli bir şekilde inceliyordu. Oradan kumanda paneline geçip tuşların üzerinde elini gezdirmeye başladı. Uzaylılar birbirlerine endişe ile bakıyorlardı.
“Angela hemen buraya gel. Kumanda paneline sakın elini sürme” dedi John.
Angela istemeden de olsa John’un dediğini yapınca, tüm uzaylılar bir kez daha nefeslerini sesli olarak dışarı verdiler.
Helena küçük kızı uzaylılardan uzak tutmak için teknik sorularla oyalamaya çalışıyorken, gözleri ile John’u izliyordu.
Adamın kafasındaki sorular yüzünden sürekli volta atması, uzaylıları da geriyordu. Aniden güvertenin kenarında Jen belirdi. John hiç duraksamadan uzaylının yanına gitti.
“Jen, nerede kaldın? Aşağıda isyan var. Biri deneyleri serbest bırakmış. Yardım edeceksin değil mi?”
Jen adamın heyecanlı konuşmalarını sakince dinledikten sonra “insanların işlerine karışmak istemeyiz. Generalin durumu kontrol altına almasını beklemek en iyi yol” dedi.
“Gözlem raporu verin” dedi Jen. Kendisine uzatılan ekranı aldı, birkaç sayfa çevirdi. Tatmin olmuş bir ifade ile John’a döndü.
“Aşağıda durum kontrol altına alınmış gibi gözüküyor. Birkaç denek hariç tümü eski yerlerine kapatılmış. Birkaç kişi tutuklanmış, sorgu odasında generalle birlikteler. Tehlike geçtiğine göre geri gitmek ister misiniz?”
John’un kafasında birçok soru işareti vardı ama bunları sorarken kızların yanında olmasını tercih etmiyordu. Yalnız kaldıklarında sormaya karar verdi. “Evet, aşağıya inmeliyiz. Generalin birkaç kişiyi vurmasını engellesem iyi olur” dedi şaka yollu.
Angela uzaylılardan ayrılmak istemiyor gibiydi. Somurtmuş ve kafasını öne eğmiş, altın sarısı saçlarının uçlarını çekiştiriyordu.
Jen’in işareti ile üçü birden kendilerini boş bir koridorda buldular. Generalin öfkeli sesi koridoru dolduruyordu.
John diğerlerine beklemelerini söyleyip, sese doğru ilerledi. Koridor ilerde sola ve sağa doğru ayrılıyordu. Sesin nereden geldiğini anlamak için yol ayrımında etrafına bakınınca, bir kapının önünde nöbet tutan iki askeri gördü.
Askerler John’un aniden kendilerine doğru yöneldiğini görünce, ellerini silahlarının üzerine koyup “lütfen geri dönün efendim” diye uyardılar.
John önce duraksadıysa da, kendisinde cesaret bulmuşçasına “lütfen generale, John Smith’in kendisi ile konuşmak istediğini ve küçük dostlarının yanından geldiğimi de ilave edin. Kendisi beni kabul edecektir.”
Asker önce şüphe ile baktı, sonra telsizini çıkarıp John’un söylediklerini iletti. Gelen cevabı dinledi, “emredersiniz” dedikten sonra John’a döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)
Science FictionDost uzaylılar ve düşman uzaylılar arasında kalan bir doktor. Tırtıllar üzerinde deney yaparken gizli bir askeri tesise davet edilir. Muhteşem güzellikte bir asistanı ve genetiği değiştirilmiş hayvanlarla yaşantısı kendisini harikalar diyarında hiss...