Kıskançlık

2.8K 102 143
                                    

Yeni bir kurguyla karşınızdayım! Kıskançlık sahnelerini uzun zamandır düşünüyordum. Bakalım siz beğenecek misiniz? Dünkü saçma sapan sahnelerle dolu ve tek sahnemizin olmadığı bölümden sonra iyi gelir umarım. Kocaman öpücükleeeer!🖤

Medya; Barış.

Bölüm Şarkıları,

Yüksek Sadakat - belki üstümüzden bir kuş geçer
Duncan Laurence - arcade

**
Zengin tayfası cafeye doğru ilerlerken,genç kız kulaklıklarını takmış,müziğin sesini sonuna kadar açmıştı. Koridorda yürüyen genç çocuğu gören Talya onu baştan aşağı beğeniyle süzmüştü. Bakışlarını gören Harika imalı bakışları ile konuştu.

"Hoş çocukmuş gerçekten," demesiyle Berk kafasını telefonundan kaldırıp birkaç adım önündeki çocuğa baktı ve gözlerini devirdi. Boş muhabbetlere ne çok bayılıyordu kızlar. "Değil mi ya?"

Ardından seslendi.

"Pardon,bakar mısınız?"

Sakince arkasına döndü genç adam,üzerinde okul üniforması vardı.

"Buyrun?"

Oldukça sakin ama bir o kadar da soğuktu. Talya üzerini işaret edip sevimli olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle konuştu.

"Bu okuldan değilsiniz sanırım?"

Gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Üniforma apaçık ortaya seriyordu zaten,muhabbet etmek için daha basit konular bulunabilirdi,değil mi?

"Hayır,değilim," diye kestirip attı,bir yandan onu kurtaracak bir şeyler aramak için etrafına bakındı. Aslında çekip gidebilirdi ama kabalık yapmak istememişti. Berk hala umursamazca telefonuyla ilgileniyordu. Ta ki Barış'ı kurtaracak iki cümle ard arda söylenene dek.

"Barış,kahveler hazır!"

Kadir abisinin sesinden hemen sonra duymuştu kızın huysuz sesini.

"Barış hadi! Alt tarafı iki kahve getireceksin ya!" Gözleri parlarken gitmesi gerektiği hakkında kısa bir cümle söyleyerek yanlarından ayrıldı.

Talya'nın ve Harika'nın kaşları çatılırken,Berk telefonundan kafasını kaldırarak kahveleri alan çocuğu süzdü. Uzun boyu,dağınık saçlarıyla gerçekten hoştu,peki Aybike'yi nereden tanıyordu? Birkaç adım attı,hemen sonrasında görmüştü daha az önce soğuk yapan çocuğun gülen yüzünü. İçinde fokurdamaya başlayan his hiç hoşuna gitmemişti. Sadece Barış denen çocuk değil,Aybike de gülümsemişti. Karşı karşıya oturuyorlardı. Her zamanki masalarına oturdu ama her zaman oturduğu tekli sandalyeyi değil,koltuğu tercih etmişti bu kez. Siparişini verirken bile gözü sürekli onlardaydı.

"Bir an kahve ağacı oldun sanmıştım."

"Ha,ha ve ha. Çok komik huysuz şirin."

Kahvesinden bir yudum alırken sevimlice omuz silkti. Yanına aldığı çikolatadan bir ısırık aldığında önündeki defteri kapatmıştı.

"Eee hangi rüzgar attı seni buralara?"

"Okulunuzu merak ettim de,öylesine. Hem sizi de görürüm dedim de... bu tiplerle her gün derse mi giriyorsunuz cidden?"

Aybike kıkırdadı, Barış da gülerken cevabını bekledi.

"Onlar da bize katlanıyor. Hem sen nerden tanıyorsun ki o tipleri?"

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin